Vee o lanet gün başlamıştı. Üstüme hemen hirşeyer geçirdim ve hediyeleri alıp ev den çıktım. Okula gelince ikisine de hediyelerini verdim ve çok mutlu oldular.
Tabi onların mutlu olması beni de mutlu etmedi değil. Neyse okul normal den biraz daha farklıydı. Farklı dediğim berbattı. İste saat 3 gibi okul bitti ve evime geldim ödevimi yaptım ve saat 4 gibi Amybeth aradı:
Amybeth: Alo Bella şey dicektim bizim zamanımız yok Marcus,Timothée ve Jaeden ı bulursan onları partiye gelmeleri için ikna eder misin?
Bella: ohh umm... peki tamam elimden geleni yaparım.
Amybeth: ohh gerçekten mi? Sen olmasan napardım bilemiyorum. Teşekkürler.
Dedi ve telefonu kapadım ilk önce Timothée yi aradım ve açıkçası ikna etmek zor olmadı daha sonra da Marcus u aradım ve kavga ettik diye bilirim onun gelmiceğinden eminim. Jaeden i aradığımda ise telefonu meşkue düşüyordu ona 5 tane mesaj yolladım ama hiç birine de bakmadı. Peki trip uzayacak gibi.
Daha sonra dolabımın önüne geçtim ve deri bir nefes alarak dolabımı açarak içerisine baktım. Bir kaç konbin yapmaya çalıştım. Biliyorum Amybeth e gitmeliydim ama Marcus la kavgam baya uzun sürmüştü ve partiye az kalmıştı bu yüzden de kendi giysimi kendim seçmeye başladım.
Yaptığım ve böyle gittiğim kombin buydu bu en sevdiğim pantalon. Biliyorum biliyorum şimdi bana diceksiniz bu nasıl kombin diye ama kimse kusura bakmasın saat 9 da millet için süslenip püslenecek de değilim.
Ve Amybeth in yolladığı konuma doğru gitmeye başladım. Geldiğimde bütün okul burdaydı resmen içeri girdiğimde sarhoşlar,öpüşenler yada diyer şeyleri yapanlar vardı ortam resmen bunlardan oluşuyordu insanlar ellerinde bir bira ile dans edip öpüşüyorlardı. Kenarda kendi aralarında dans eden bizimkileri görünce onların yanına gittim ortam beni fazla geriyordu dediğim gibi kalabalık yerleri sevmiyorum.
Amybeth bana biraz kızdıktan sonra dans etmeye başladı. Kenarda stresden ne yapacağını bilemeyen beni gördü ve elimden tutup kenardan çıkardı beni. Bana dans etmem için ısrar ediyordu. Ayağımı biraz oynattiktan sonra kalabalığın içerisinde beni yanlız bıraktı. Dışarıda yağmur yağıyordu. Ben gerilip stresden ter döküp ölürken belim de bir el hissettim. Daha sonra aşağıya doğru iniyordu ki arkamı dönüp çocuğa sert bir şekilde ne yaptığını sordum. Çocuk o kadar sarhoştu ki üzerime kusu verdi.
Herkes bize bakıyor adam ise gülüyordu ağlamamak için zor durdum Timothée bile bana bakıyordu. İlk defa bütün gözler benim üzerimdeydi. Direk ordan çıktım ah bide giderken ne göreyim Marcus reis de gelmiş. Bana ne olduğunu sormasına vakit vermeden yanından ayrıldım.
Sadece yürüyordum ağlıyordum da bir iki damla eve giderken ayağım kaydı ve çamurun üzerine düştüm. Lanet olsun bu nasıl gün böyle annemi arıcaktım ki şarj a taktığımı düşündüğüm telefonu açtıktan iki saniye sonra kapandı. Daha sonra yağmurda su tabancasıyla oynayan bir çoçuk geldi ve sanki ıslanmıyor muşum gibi yüzüme suyu sıkıp kaçtı.
Artık bir iki damla sele dönüşmüştü. Bu nasıl bir gün böyle?! Başıma gelmeyen kalmadı. İlk önce en sevdiğim arkadaşımdan trip yemek, taciz edilmek, en sevdiğim pantalonumun üzerine kusulması, bütün okulun önünde küçük düşmek ve bunlar yetmiyormuş gibi de yağmurlu havada kayıp çamura düşüp üzerimi iyice bir batırmak, telefonumun şarjı olmaması ha bide yüzüme su sıkan çocuk. Bir daha partiye gidersem ne olayım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bu Mu?
FanfictionSevgidiğim biri var söylemeli miyim? ya beni sevmiyorsa... ya başkasını seviyorsa. Ya benim onu sevdiğimi öğrendiğinde benimle dalga geçerse. Çok kararsızım napıcağım ben, napmalıyım? Aklımda bin tane soru işareti var. Hangisine cevap bulmalıyım? H...