Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
Diğer bölümlere göre daha çok oy ve yorum gelir diye düşünüyor, mutlu oluyorum.
3 ay sonra
''Hoseok ve Namjoon mezun oluyor, tamam. Biz niye gidiyoruz onların mezuniyet balosuna?'' diye bıkkın bir şekilde sordu Taehyung, kravatını bağlarken.
Sorusuna bir cevap verememiştim çünkü onun takım giymiş olduğunu gördüğümden beri sadece iç çekiyor, hayran gözlerle onu süzüyordum.
''Jisoo.'' Taehyung'un bana seslenmesiyle kafamı iki yana sallayarak kendime geldim ve gülümseyerek ona baktım.
Kaşlarını kaldırmış, sırıtarak bana bakıyordu. Ona hayran hayran bakarken beni yakaladığı için mutluydu, görebiliyordum. Hayatımda her şey yoluna girmeye başlamıştı. Seulgi hariç. Bugün yakın arkadaşları mezun olduğu için onun da geleceğini biliyordum ve birazcık, çok azıcık mutsuzdum. Taehyung ile dans etmek istemez diye düşünüyordum.
Taehyung dönemi birincilikle bitirirken, ben üçüncülükle bitirmiştim. Tahmin edebilirsiniz ki ikinci Lisa olmuştu, onu geçememiştim. Seulgi'nin elinden üçüncülüğü aldığım için okulda, onu gördüğüm her yerde sırıtarak ona bakıyor, sinirden köpürmesine neden oluyordum. Böyle böyle üç ay geçmişti ve Taehyung ile aramda hiçbir sorun yoktu, aksine daha çok bağlanmıştım ona.
Namjoon ve Jimin ile araları eskisi kadar iyi değildi ama ara sıra hep birlikte buluşup, bir şeyler yapıyorduk. Bugün Lisa bize katılamıyordu çünkü Jackson'ın mezuniyeti de bugüne denk gelmişti. Chaeyoung ile Jimin ise ayrı bir dertti. Ne oldukları konusunda hiçbir fikrimiz yoktu, birlikte takılıyorlardı ama sevgili olup olmadıklarını sorduğumuzda bizi geçiştiriyorlardı. Chaeyoung mutlu olduğu sürece aralarında ne olduğunu bilmeme gerek yoktu.
Taehyung elimi tuttuğunda ona baktım. ''Ne düşünüyorsun?'' Omuz silktim. ''Seulgi'yi bugün gördüğümde sakin kalıp, kalamayacağımı.''
Taehyung sahte bir kızgınlıkla bana baktığında sırıttım. Okulda Seulgi her Taehyung'u yalnız yakalamaya çalışmasında başarılı olamıyordu çünkü engel olmakta oldukça yetenekliydim. Derslerde arada sırada onunla uğraştığım için de Taehyung ile konuşmaya yani yalnız konuşmaya çalışmıyordu.
Taehyung elimi bırakıp, belime götürdüğünde yüzümdeki gülümseme silinmiş, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atlatmıştı. Giydiğim elbisenin sırtı açık olduğu için, parmaklarının tenimde hareket edişini çok net, oldukça net hissedebiliyordum. ''Mutlusun değil mi?''
Mutlu muydum? Kesinlikle. Elimi kaldırarak yanağına koyduğumda, başını hafifçe eğerek elime yaslanmıştı, gülümsedim. ''Çok mutluyum Taehyung.'' Gözlerim dudaklarına kaydığında yutkundum. Yüzümü yüzüne yaklaştırırken, gözlerimi kapatmıştım.
Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda, sırtımda duran eli belime dolanmış ve hızla beni kendine çekmişti. Dudaklarını aralayarak alt dudağımı yakaladığında titredim. Ellerimi saçlarının arasından geçirerek daha çok kendime çektiğimde üst dudağım ile ilgilenmeye başlamıştı. Nefesim kesiliyordu. Nefesimin kesilmesi için dudaklarımızın birleşmesine gerek yoktu, Taehyung'un bana bakması yeterli oluyordu. Ama bu, bu mükemmeldi.
Taehyung nefes nefese benden ayrıldığında, çok uzaklaşmamıştı. ''Sen beni delirteceksin.'' Dudaklarını dudaklarıma bastırıyor, anında geri çekiliyordu ve ben daha fazlasını istiyordum. Taehyung tekrardan dudaklarını dudaklarımdan ayırmaya yeltendiğinde izin vermedim.
Ben dudakları ile ilgilenirken, Taehyung'un elleri sırtımdaki fermuar ile meşguldü. ''Şey pardon, Hoseok size bakmamı istedi.''
Taehyung'tan ayrılarak, kapıya döndüm ve hiç görmek istemediğim o kişi ile göz göze geldim. Seulgi. Taehyung'un önüne geçerek dudaklarımı yaladım ve sırıttım. ''Baktın ve meşgul olduğumuzu gördün, çıkman gerekmiyor mu?''