Sabah erkenden kalkmış ve makyaj masama oturmuştum. Normalde okula giderken yüzüme hiçbir şey sürmezdim ama dün Taehyung'un bana yazdığı mesajlardan sonra bugün okula güzel gitmek istiyordum.
Yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra maşa ile saçlarımı abartılı olmayacak şekilde dalgalandırdım. Üzerimi giyindikten sonra sırt çantama bugün olan derslerimin kitaplarını koyduktan sonra hazırdım.
Odamdan çıkıp aşağı indiğimde anneme seslenmiştim ama cevap gelmediğinden mutfağa girdim. Babam dün erkenden işe gideceğini söylediğinden evde yoktu ama annemin olmamasına şaşırmıştım. Masanın üzerinde duran kağıdı gördüğümde ilerleyip elime aldım.
Mağaza'da bir karışıklık çıkmış o yüzden erkenden çıktım tatlım. Kahvaltıyı okulda yaparsın.
Annem bir giyim mağazasında müdürdü, babam ise bir organizasyon şirketinde çalışıyordu ve çoğu zaman ikisi de evde olmazdı.
Kağıdı masaya bıraktıktan sonra mutfaktan çıktım. Hava sıcak olduğundan dolayı ceket falan almama gerek yoktu bu yüzden direk evden çıktım.
Okula yürümeye başladığımda telefonuma gelen mesaj sesiyle hızla gelen mesajın üstüne tıkladım ama hayal kırıklığına uğramıştım çünkü mesaj Taehyung'tan değildi. Banka'nın attığı mesajı okumadan sildim ve yürümeye devam ettim.
Okuldan içeri gireceğim sırada Chaeyoung'un arabadan indiğini gördüğümden durdum. Chaeyoung'ta beni gördüğünde hızla yanıma gelmiş, beraber okuldan içeri girmiştik.
''Bu sefer saçlarında pipetler yok?'' diye sorup kıkırdadığında somurttum.
''Bir daha saçlarıma pipet değmeyecek! Maşa ile yaptım'' dediğimde tekrardan kıkırdamıştı. Chaeyoung bugün kendime özendiğimi farketmemişti. Bu demek oluyor ki belli olmuyordu ya da Chaeyoung dikkat etmemişti.
Birinin sırtıma atlamasıyla öne doğru sendelemiştim ama Chaeyoung'un tutmasıyla düşmekten son anda kurtulmuştum.
Tam arkamı dönüp küfür edecekken Lisa'yı görmemle omzuna bir yumruk attım. ''Hayvan! Az daha düşüyordum'' diye bağırdımda bana yapmacık bir üzüntüyle baktı.
Beni biraz dikkatli incelediğini gördüğümde bir şey diyecek gibi olmuştu ama sonra ikimizinde koluna girerek yürümeye başladı. Hem ne diyeceğini merak etmiştim hem de bana neden öyle baktığını ama bir şey sormadım.
Birlikte sınıfa girdiğimizde gözüm ilk Taehyung'un sırasına kaydı. Oradaydı. Sırama ilerlerken bir yandan da onu kesiyordum ki kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Ama göz göze gelmemiz ile benim dizimi sıraya çarpmam aynı anda olmuştu ve göz temasımız kesilmişti.
Acıyla dizimi tuttuğumda Lisa'nın kahkaha attığını duymuştum. Ona kaşlarımı çatarak bakarken bir yandan da ağrıyan dizimi ovuyordum.
Kafamı Taehyung'a çevirdiğimde bana sırıtarak baktığını gördüğümde istemsizce gülümsemiştim. Onu gülümsetebileceksem her zaman sıraya dizimi çarpabilirdim.
Bakışlarımı ondan çekip sırama oturduğumda Lisa'da yanıma oturmuştu. Lisa dibime girerek ''Bugün bir randevun mu var?'' diye sorduğunda ona döndüm.
''Hayır. Neden sordun?'' dediğimde omuz silkmiş ve önüne dönmüştü.
Onlara Taehyung'tan bahsetmediğim için kendimi suçlu hissediyordum. Lisa'nın bir şeyler anlamaya başladığını düşünüyordum çünkü ne zaman Taehyung'a kaçamak bakışlar atsam Lisa ile göz göze geliyordum.
Neden bana bir şey sormadığını bilmiyordum ve bir şey sormaması şu anlık işime geldiğinden umursamıyordum. Zamanı gelince anlatacaktım zaten.