Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar!
Bakışlarımı gözlerini kocaman açmış Chaeyoung'tan çekip Bay Kim'e diktim. Bugün yanına gelmemi istediğinde Chaeyoung'u da getireceğimi bilmiyordum. Şimdi ise Bay Kim, bana anlattığı her şeyi eksiksiz Chaeyoung'a anlatmıştı.
Jimin'in evine girebilmek için şüphe tekmeyecek tek kişi Chaeyoung'tu. Buna karşı çıkmalıydım, arkadaşımı kendisini ilgilendirmeyen bir konu yüzünden tehlikeye atmak istemiyordum. Chaeyoung'a yapmamasını söylemek için ona döndüm.
''Yapacağım.'' Şok olmuş bir şekilde ona baktım. Ne demişti o? Yapabilirim mi demişti? Kafamı iki yana salladım. ''Kendini tehlikeye atmanı istemiyorum. Yapmayacaksın.''
Chaeyoung kaşlarını çatarak ''Bir şey olacağını sanmıyorum.'' dediğinde ofladım. Bay Kim'e baktı. ''Sadece odasına gireceğim ve anlattığınız gibi gördüğüm bir kol düğmesini bulacağım.''
Bay Kim kafasını onaylarcasına salladığında itiraz eder bir ses çıkardım. Ciddi ciddi bunu tartışıyor olamazdık. Bay Kim'e dün Bayan Park'ın beni aradığında söylediği her şeyi anlatmıştım. Bay Kim'in şaşırmasını ya da sinirlenmesini beklemiştim ama aksine gülmüştü. O kadının yanında bulunan herkes bir zaman sonra deliriyordu galiba.
''Jimin'i şimdi arayabilir misin?'' Bileğindeki saate bir bakış attı. ''Geç olduğu için dışarıda buluşmak istemeyecektir. Evinde kalıp, kalamayacağını sor.''
Bay Kim'e bakarken kafamı iki yana sallıyordum. Jimin'in şüpheleneceği bir şey olacağını sanmıyordum. Chaeyoung önemli bir olay olduğunda tamamiyle ciddi bir hale bürünüyor, tanıdığım Chaeyoung'tan başka birine dönüşüyordu.
Chaeyoung kafasını onaylarcasına salladıktan sonra telefonunu çıkarttı. Telefonu hoparlöre aldığında ayakta durmayı bırakıp yanına oturdum. Birkaç çalıştan sonra Jimin'in boğuk sesini duymuştum. ''Chaeyoung?''
Chaeyoung'un dudakları titremeye başlamış, ağlama moduna girmişti ve benim sinirden gülesim vardı. Yaptığımız şeylere inanamıyordum. Arkadaşımı bu işi bulaştırdığım için kendimi öldürmek istiyordum.
üChaeyoung sesini titreterek ''J-Jimin b-ben iyi değilim.'' dediğinde ağzım açık kaldı. Eğer beni arayıp, bu ses tonuyla konuşmuş olsaydı kesinlikle bir şey olduğunu düşünürdüm.
Hışırtı sesleri ve bir kapının kapanma sesi geldiğinde Chaeyoung'a daha çok yaklaştım. ''Neredesin? Gelip seni almamı ister misin?'' Jimin'in sesi endişeli gelmişti.
''Sahilde tek başıma oturuyorum.'' Chaeyoung burnunu çekti. ''Ben eve gitmek istemiyorum. Size gelebilir miyim?'' diye sorduğunda yerimde dikleştim. Jimin'in Chaeyoung'u reddetmeyeceğinden emindim. Yaptığı tek iyi şey Chaeyoung'tan hoşlanmaktı.
''Gelebilirsin Chae. Sormana bile gerek yok.'' İçten içe Jimin'in kabul etmemesini istiyor olmam beni kötü biri mi yapardı? Bayan Park'ın içeri tıkılmasını her ne kadar istesem de Chaeyoung'un başına bir şey gelmesini istemiyordum.
Chaeyoung kendi başına gelebileceğini söyledikten sonra telefonu kapatmıştı. Tedirgin bir şekilde Chaeyoung'a baktığımda gülümsemiş, yanağımdan sulu bir öpücük kondurmuştu. Bu beni rahatlatmamıştı ama yine de gülümsemesine karşılık verdim.
Chaeyoung bana sıkıca sarıldıktan sonra Bay Kim'e selam vererek odadan çıkmıştı. Kaşlarımı çatarak Bay Kim'e baktım. ''Arkadaşımın başına bir şey gelebileceğini bilmiyor musunuz? Bana Chaeyoung'u yanımda getirmemi söylediğinizde bunu isteyeceğinizi bilmiyordum.''
Bir şey demeden bana dik dik baktığında kötü bir şey söylememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Umarım hiçbir sorun olmazdı. Chaeyoung'un başına bir şey gelirse ne yapacağımı bilmiyordum.