otuz üç

1.7K 153 77
                                    


İyi okumalar!

''Cevap 13 mü?'' Chaeyoung'a acıyarak baktım ama kafasını eğik, önündeki matematik sorusuna odaklandığından nasıl baktığımı göremiyordu. Bir cevap vermediğimi farkettiğinde, kafasını kaldırmış ve bana bakmıştı.

''Şıklarda 13 var mı?'' dediğimde Chaeyoung kitaba bir bakış atmış ve kafasını hayır anlamında sallamıştı.

Dudaklarını büzerek ''Ama nasıl ya! Anlattığın yöntemi kullandım ve sonuç 13 çıkmıştı, bence soru yanlış.'' dedikten sonra, kitabı kaldırmış ve soruyu gözüme sokmuştu. Formülü doğru bir şekilde yazmış ama x yerine yazması gereken sayıyı, y kısmına yazmıştı.

Kitabı kapatıp, hafifçe kafasına vurduğumda bağırmış ve kütüphanedeki herkesin bize kaşlarını çatarak bakmasına neden olmuştu.

''Sana matematik öğretmesi için Lisa'yı çağırmaya ne dersin? Ben dayanamıyorum.'' Bayılıyormuş gibi bir hareket yaptığımda koluma yumruk atmıştı. Güldüm. Çok sevimliydi.

Gülüşüm, dün olanlar aklıma geldiğinde solmuştu. Taehyung içeri girdiği için babasına hiçbir şey diyememiştim ve daha fazla iyi bir yüz ifadesiyle oturamayacağımı bildiğimden kalkmam gerektiğini söylemiş ve oradan ayrılmıştık.

Bay Kim'in dediklerinden anladığım şey Bay Park'ın Taehyung'un annesini öldürmüş olduğuydu. Bayan Kim'in nasıl öldüğünü bilmiyordum, Taehyung sadece öldüğünden bahsetmişti. Bay Kim ile tekrardan buluşmam gerekiyordu. Eğer anladıklarım doğru ise Taehyung'un o kadından uzak durması gerekiyordu. Jimin biliyor muydu acaba? Eğer biliyorsa, onu çok fena yapacaktım.

Chaeyoung ''Jisoo? İyi misin?'' diye sorduğunda ona baktım.

Kafamı onaylarcasına salladığımda tekrardan önünde test kitabına gömülmüştü. Yakında sınavlar başlayacaktı ve Chaeyoung benim ders çalıştırmamı istemişti. Bugün okula gelmek istemiyordum ama herkesin endişeleneceğini ve ne olduğunu soracağını bildiğimden gelmiştim. Yalan söylemek istemiyordum.

Taehyung, Hoseok ile bir işi olduğunu söylediği için dersler haricinde onu çok fazla görememiştim. Aklımda o kadar karışıktı ki ne işleri olduğunu sormamış, sadece kafamı onaylar anlamda sallamakla yetinmiştim. Öğle arasındaydık ve kafeteryada yemek yedikten sonra direkt buraya gelmiştik, daha doğrusu Chaeyoung beni sürüklemişti.

Oflayarak test kitabını kapattığında ona bakarak gözlerimi devirdim. Sınavlarda kopya çekerek geçecekti galiba. ''Az önce sorduğun soruya gelirsek, seninle konuşmak istediğim bir konu vardı. O yüzden Lisa yerine senin ders anlatmanı istedim.''

Dudaklarını büzdü. ''Yoksa ne isteyeceğim be senden matematik çalıştırmanı? Matematik dehası Lisa varken, sende kimsin?''

Ona dil çıkardım. Bana doğru eğildiğinde, yüzünde ciddi bir ifade vardı. Az önce dalga geçen Chaeyoun nereye gitmişti? Çevremdeki herkes değişikti, bu kadar kolay duygu değişimi yaşamaları beni korkutuyordu.

''Dün Jimin ile konuştum.'' Bir tepki vermemeye çalıştım çünkü yüzümü inceliyordu. Kızmamı beklemiş olmalıydı ama kızmış sayılmazdım, sadece endişeliydim.

''Özür diledi ve her şeyi baştan anlattı. Onu affetmedim ama özür dilediği için sevindim. Özür dilemeseydi ondan nefret edebilirdim.'' Bakışlarını kaçırdı. ''Annesi ile aralarının nasıl olduğundan bahsetti, sana da anlatmış.''

Kaşlarım havalandı. ''Ne düşünüyorsun peki?'' diye sordum. Dirseklerini masaya koyduktan sonra çenesini avucuna yaslamış ve bana bakmıştı. ''Annesi hakkında düşündüğüm tek şey, nefret edilesi bir kadın olduğu.''

read in love, vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin