otuz sekiz

1.4K 129 119
                                    


Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!

Önceden yastığa her başımı koyduğumda ileride yapacaklarımı planlar, öyle uykuya dalardım. Şimdi ise bir sonraki günün olaysız geçmesini umarak başımı yastığa koyuyordum. Yanımda sevdiğim insanlar olmasaydı da ayakta kalabileceğimi biliyordum ama tökezlersem dengemi sağlayabilmem için yanımda birilerinin olduğunu bilmek beni mutlu ediyordu.

Elim Taehyung'un avucunun içinde, birlikte okula yürüyorduk. Sabah telefonum çaldığında, ekranda yazan ismin Taehyung olmasına o kadar sevinmiştim ki, telefonu açmak yerine sadece sırıtarak bakmakla yetinmiştim. Telefona salak salak bakmakla uğraştığım için telefon çalmayı bırakmış, benim geri aramam gerekmişti.

''Ne düşünüyorsun?'' Kafamı ona çevirerek dudaklarımı büzdüm ve umursamazca omuz silktim. ''Önemli bir şey değil.''

Taehyung'a dün okulda olanları anlatmamıştım çünkü anlatmaya cesaretim yoktu. Tekrardan sinirlenebilir, üzülebilir ve daha kötüsü kriz geçirebilirdi, bunu istemiyordum.

Okula girdiğimizde fısıltılar başladığında daha büyük şok geçireceğini bildiğimden, dün eve geldiğimde Hoseok'u aramış ve sabah okulun girişinde bizi beklemesini istemiştim. En azından yakın bir arkadaşı olayları anlatırsa daha iyi olur diye düşünmüştüm. Seulgi'ye karşı tavrı ne olacaktı ya da Namjoon ile araları düzelecek miydi, bilmiyordum.

Elini sıktım. ''İlk derse girmeyeceğiz.'' Taehyung sorarcasına bana baktığında bakışlarımı kaçırdım.

Ondan sinirlenmemesini ya da kafasına takmamasını isteyemezdim çünkü konu çocukluk arkadaşlarıydı. Sırf bir arkadaşı yüzünden diğer arkadaşından olmuştu ve bu durumda iki mağdur oluyordu. Namjoon ve Taehyung. Taehyung, Namjoon'un neden kendisinden nefret ettiğini bilmiyordu. Namjoon ise Seulgi'nin dediklerinden dolayı Taehyung'tan nefret etmişti.

Okulun önünde gördüğüm kişiye derin bir nefes aldım. Hoseok'a el sallayarak yanımıza gelmesini işaret ettiğimde hızlı adımlarla bize doğru yürümeye başlamıştı.

Taehyung, bize doğru yürüyen Hoseok'a bakarak ''Olaysız bir gün olmayacak, değil mi?'' diye mırıldanmıştı. Bir şey demedim.

Hoseok yanımıza geldiği gibi Taehyung'un üstüne atlamış, sıkıca sarılmıştı. Taehyung'un elini Hoseok'un sarılmasına karşılık verebilmesi için bıraktım.

Olanlardan sonra kimsenin Taehyung'un odasına girilmesine izin verilmediği için Hoseok ya da Yoongi, Taehyung'u görmeye gelmemişlerdi. Ben Bay Kim sayesinde odasına girebilmiştim ve bunun için ona çok fazla kez teşekkür etmiştim. En sonunda adam benden bıkmıştı, her konuşmaya çalıştığımda benden kaçıyordu.

Taehyung'un yanında Bayan Park konusunu açmak istemiyordum, o da zaten o gün olanlarla ilgili hiçbir şey söylemiyordu. Bay Kim'in de bana Bayan Park ile ilgili bir haber vermemesinden her şeyin istediğimiz gibi gittiğini düşünüyordum. Taehyung, Jimin'i gördüğünde ne yapacaktı, bilmiyordum. Kavga mı edecekti? Sanmıyordum. Görmezden gelebilirdi. Jimin'in nasıl davranacağını merak ediyordum doğrusu.

Taehyung, Hoseok'un omuzlarına ellerini koyarak ittiğinde gözlerini kocaman açmıştı. ''Dostum sakin olur musun? Az kalsın boğuyordun beni.'' diye sızlandığında güldüm.

Hoseok gözlerini devirdi. ''Nasıl sakin olabilirim? En yakın arkadaşım hastanede yatıyor ve ben onu üç gün görmüyorum, diğer iki arkadaşım arasında-'' Gözlerimi kocaman açarak, sözlerine devam etmemesi için kafamı iki yana salladım. Ona dün sakince anlatmasını söylemiştim ve bir dakika bile dayanamamış, hemen konudan bahsetmeye başlamıştı.

read in love, vsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin