•Yardım Et•

360 32 49
                                    


Bölüm 25

"Yardım et"

*Medyadaki müzik ile okumanızı tavsiye derim :)*

"Jin? Jin?!"

Seok Jin adının bağrıldığını duyduğunda başta başındaki ağrı yüzünden açmak istemedi gözlerini. Yoongi ona ardı ardına bağırırken Seok Jin yine Yoongi'nin kitabını bulamadığını bu yüzden uyandırmaya çalıştığını düşündü. Yoongi hala küçük olanın bedenini sarsarken Seok Jin mecburen açmıştı yavaşça gözlerini. Yoongi, Seok Jin'in gözlerini açtığını gördüğünde rahatlamış bir nefes verdi. Uyanmasını fırsat bilerek önce boynunu kontrol etti. Daha sonra tişortünü kaldırarak vücuda baktı ve ardından bacaklarını kontrol etti. Tamamen iyi olduğunu görünce gülümsedi bu insanoğlunun iyi olmasına karşı.

"Yoongi hyung?" dedi gerçekten karşında olduğunu teyit etmek istercesine. O kadar berbat görünüyordu ki Yoongi... Gözleri kıpkırmızı, göz altları ise mosmordu. Yüzünün çoğu yeri morarmış hatta birkaç yerinde kurumuş kanlar vardı. Üstündeki kıyafetlerin çoğu yeri yırtıktı ve yırtık olan yerlerden de beyaz tenindeki morluklar belli oluyordu.

"İyisin değil mi Jin?" Seok Jin yattığı yerden dikleşerek bacakları üstünde emekledi Yoongi'ye doğru. Canını yakmamaya özen göstererek parmaklarını morlukların üstünde gezdirdi. Yoongi ne kadar onun dokunuşlarına izin vermemek istesede Seok Jin'in dokunması ile tekrar nefes aldığını hissetti. Uzun sürenin ardından tekrar birisinin kendisi için endişelenmesi derin bir nefes çekmesine sebep oldu. Seok Jin'in dolmuş kahverengi gözlerini gördüğümde canının yanmasını umursamadan onu ensesinden kendine çekerek kafasını omzuna yaslanmasını sağladı. Ellini kaldırıp küçüğünün saçlarını okşadığında Seok Jin'in göz yaşları üstündeki yırtık pırtık olan tişortunu ıslatmıştı bile.

"Seok Jin hadi sakin ol ve nasıl yakalandığını anlat." dedi saçlarını okşamaya devam ederken. Seok Jin burnunu çekip kafasını Yoongi'nin omzundan kaldırıp yeni yeni aklına gelen şeylerle korkuyla gözleri açıldı.

"Taehyung hyung da burada mı? Onu gördün mü hyung?"

"Ne?" Yoongi'nin kaşları çatılırken korkuyla ayağa kalktı. "Taehyung senle birlikte miydi?" sesi yüksek çıktığında Seok Jin durup iyice düşündü neler olduğunu hatırlamak için.

"Biz.. Biz Jimin'in evine gittik. Daha sonra o bana bahçede beklememi ve bana gitmeden önce verdiği taşı tehlikeli bir an da kırmam gerektiği söyledi. Sana yemin ederim hyung gitmemesi için ona yalvardım ama beni dinlemedi. Aptal kafam onun öylece gitmesine izin verdim." Kafasına ardı ardına vururken gözünden akan yaşın haddi hesabı yoktu. Yoongi ellerini saçları arasına geçirip kapalı kaldıkları zindanın içinde volta atarken yapılacak bir şeyler düşünüyordu. "Sonra? Sonra ne oldu Seok Jin?" dedi aniden durup Seok Jin'in kafasına vurduğu ellerinden tutup dikkatli düşünmesini sağlarken.

"Etrafımı bir anda yüzü gözükmeyen iki tane adama benzeyen varlıklar sardı hyung. Çok korkunç gözüküyorlardı. Yüzleri yoktu ve büyük kara kanatları vardı. Hızlıca taşı yere atıp kırdığımda ise onlardan çoğalmıştı. Fakat taşı kırdığım zaman gelenler beni korumaya çalışıyor gibiydiler. Ne zaman ilk gelen o iki varlık bana zarar vermeye çalışsalar, sonradan gelenler bir şekilde kurtarıyorlardı beni. Onlardan gizlice Taehyung hyung'u bulmak için eve girdiğimde ise.." gözlerini kapattı. Görüntüler gözünün önünden gidiyor gibiydi. O anları hatırlamaya çalıştığında başına ağrı girdi.

"Eve girdiğinde ne oldu?" sesi titremişti Yoongi'nin. Seok Jin tekrar ağlamaya başladığında "Bilmiyorum.." dedi hıçkırıkları arasında. Taehyung'un başına bir şey gelmiş olma ihtimali ikisine de bir hançer gibi saplanmıştı. Yoongi'nin Seok Jin'i tutan elleri gevşeyip kucağına düşerken zaman durmuş gibiydi onu için. Küçüğü yaralı mıydı? O ölmüş müydü?

I Will Protect You▪TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin