"Kızım..""Allah aşkına aç kapıyı kızım !" boş gözlerle izlediğim kapıdan bir adım daha uzaklaşıp en sonunda hızla odanın kapıya en uzak köşesine çökmüştüm. Kulağıma dolan annemin sesi sinirlerimin iyice gerilmesine sebep oluyordu.
"Bejan.. Güzel kızım ne olur bir kere yüzünü göster bana." ağlamaklı sesine daha fazla tahammül edemiyordum. Ellerimi kulaklarıma sıkıca bastırdım.
Ağlamayı o gece o adam tarafından hayal kırıklığına uğratılınca bırakmıştım. Beni bu adama mahkum edem ailemi o gece silmiştim, bana benden başka kimseyi bırakmayan insanları aile olarak bağrıma mı basacaktım?
Beni boş kabuğa çeviren bu ateş onları yakmaya devam etsin, benden aldıklarının bedelini kızlarını kaybederek ödesinler istiyordum.
Üzerinden iki hafta geçmişti. Koskoca iki hafta boyunca ne odamdan çıkmış ne de Miran ağaya tek kelime etmiştim. Sabahları erkenden hazırlanıp çıkıyor gece de geç saatte uyumak için geliyordu. Gözü gözüme değse kendimden iğreniyordum. Onun varlığına bile tahammül edemiyordum..
O gece düştüğüm yerden saatlerce kalkamamıştım. Beni düşüren adam, odadan çıkıp acizliğimle baş başa bırakmıştı. Saatlerce girdiğim şoktan çıkamamıştım. Üzerimdeki eğreti gelinlik, yabancısı olduğum oda, aynadaki yansımam..
Dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladıktan sonra ne zaman gözlerimi yumduğumu hatırlamıyordum. Sabah gözlerimi yatakta açmıştım. Kimse yoktu, belli ki Miran ağa odaya uğrayıp tekrar çıkmıştı.
Aklım almıyordu, kendimi sürekli düğün öncesindeki Miran ağayla şimdiki Miran ağayı kıyaslarken buluyordum. Bunun adı sadece hayal kırıklığıydı.
Tüm hayallerim, ideallerim, heveslerim, inançlarım Mardin'de bir odaya hapsolmuştu..Gün içerisinde odadan dışarı adım atmıyordum, sadece akşam yemeği için çıkıp sofrada göstermelik görünüp, Mirza ağa soru sorarsa yanıtlayıp odama geçiyordum. Farkındaydım tüm ev ahalisinin huzuru kalmamıştı, olan biteni herkes anlamaya çalışıyor, kendi kafalarından teoriler uyduruyordu.
Annem ve evdekiler de hiçbirinin aramasına, mesajlarına dönmediğim için endişelenip soluğu Bargiran konağında almışlardı.
Annemin yalvaran sesi gittikçe daha çok sinirimi bozuyordu. O kapı açılmayacaktı, içlerindeki merakla yanıp tutuşmalarını istiyordum. Beni nasıl bir ateşe attıklarını tahmin etmeye çalışsınlar ama hiçbir zaman kesin olarak emin olmasınlar istiyordum.' Keçamın kurban olayım aç kapıyı'
'Bak herkes yanlış düşünüyor artık bu gelin kız değil miydi o yüzden mi böyle oldular diyorlar '
' Ne olur aç kapıyı ne olduğunu annene söyle'
bu cahilce milattan önceden kalma düşünceler, kınadığım gelenekler benim de karşıma çıkmıştı.
Sinirle ayağa kalkıp eşyalarımın olduğu çekmecelerin arasından kulaklığımı aldım.
Telefonumu elime alıp son ses bir şarkı açıp yatağıma uzandım. İsteklerimin hiçbir öneminin olmadığı bu coğrafyada sessiz direnişime devam edeceğim. Kadınları insan yerine koymayı öğreneceksiniz. Namusun iki bacak arasında olmadığını öğreneceksiniz!Sinir hali sonrasında hep uyku olarak kendimi göstermiştir, ya da bir şeylerden kaçarken sığınacak bir durak olarak görmüşümdür.
Daldığım uykudan kapının üst üste sertçe vurulmasıyla uyandım. Müzik susmuş, telefonun şarjı bitmiş, annem gitmişti.
Kapıyı kırarcasına çalabilecek tek kişi vardı o da Miran Bargiran'dı.
Yataktan kalkıp kapının kilidini çevirdim odanın içerisindeki koltuğa doğru ilerlerken içeri girdi.' Odanın kapısını kilitlemek nedir ?' davudi sesi yine yüksekti.
Ona cevap vermeden koltuğa ilerlemeye devam ediyordum ki koluma yapışan elini hissetmemle,
' Dokunma bana!' demem bir oldu.
Kolumdaki eli basıncını arttırınca dönüp gözlerine baktım.
Çenesi sıkmaktan kasılmış, gözleri sinirden alev almak üzere gibi duruyordu.
' Bana bak Bejan, iki haftadır ne bende ne ailemde ne de kendinde huzur bırakmadın. Ya bir an önce kendine gelirsin ya da..' lafını bitirmesine izin vermeden araya girdim;
'Ya da ne? Öldürür müsün beni ?' ondan korkmuyordum.
'Seni ölmekten beter ederim!'
'Daha ne yapacaksın söylesene!' sinirle parlayan gözlerinden gözlerimi çekmemiştim.
'Bejan!' dedi dişlerini sıkarak ve devam etti,
'Yeter artık beni zorlama' bu adam ne sanıyordu kendini böyle!
'Ya kendine çekidüzen verirsin ya da seni babanın evine geri gönderirim!' tuttuğu kolumu itekleyerek bırakıp odadan çıktı.
Babamın evi mi vardı, benim ne babam ne de evim kalmıştı.
Bir tehdit ilk defa işime gelmişti, beni rahat bıraktığı an herkesten her şeyden uzağa gideceğim. Ömrüm boyunca bu odada, bu konakta çürümek istemiyordum. Üzerimdeki ölü toprağını atmak için kendimi banyoya attım. Sıcak su tenime değdikçe gevşiyordum, ellerimi uzun saçlarıma atıp suyun altında bir süre bekledim. Bir süre önceki hayatımın güzelliği, rahatlığı nasıl bu kadar hızlı bozulabilmişti. Annem, babam, ailem beni nasıl bu kadar kolay gözden çıkarabilmişti. Bildiğim, gördüğüm aile kavramı bir anda yok olmuştu. Yalnızdım artık, yapayalnız..
Ben Ortadoğu'nun dayattığı kurallara yenilecek bir kadın olmayacağım, bir adama muhtaç, bir adamın esareti altında yaşamayacağım.
Bu durumdan sıyrılma zamanı geldi, Miran ağa ne kadar üzerime gelecekse bende onu o kadar yok sayacaktım. Üzerime bornozumu geçirip banyodan aceleyle çıktım.
Hazırlanıp hiçbir şey olmamış gibi aşağı inecek ve bana yakıştığı şekilde dik duracaktım.
Bornozumu üzerimden sıyırmamla odanın kapısının açılması bir oldu.
Odaya bir hışımla dalan Miran ağa donup kalmıştı. Bir anlık şokla donakalmıştım. Elimi bornozuma atıp hızlıca giyindim.
' Odanın içinde nasıl dolaşıyorsun sen?' gözlerindeki duyguda sinir dışında başka bir şey de vardı.
'Kilitlesek ayrı dert, kilitlemesek ayrı' bana doğru birkaç adım atıp iyice yakınımda durmuştu.
Ses çıkarmadan beni izliyordu, o kadar gerilmiştim ki aramızdaki çekim iyice rahatsız edici hale gelmişti.
' Kapısız yerden mi çıktın sen? İnsan bir kapıyı çalar!' gözlerinin içine bakmadan elimi bornozun kemerine atıp iyice sıkıyordum.
'Kendi odama, karımın yanına kapıyı çalıp mı gireceğim' gözlerindeki ışıltı fark edilmeyecek gibi değildi. Başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine sabitledim,
'Ya gelen başka biri olsaydı ?' sinirle dibime girmişti. Erkeksi kokusu ciğerlerime dolmaya başlamıştı bile.
'Kimse benim odama giremez!' sinirli ama bir o kadar da kendinden emin cevabından sonra bir adım geri atmıştım ki bedenimi tutup kendine yapıştırdı.
'Dokunma!' ellerinin arasından sıyrılmaya çalıştım fakat o kadar sert tutuyordu ki hareket edemiyordum.
'Karıma dokunmak en doğal hakkım.'
Evlendiğim günün gecesi tekrardan tüm zihnimi doldurmuştu.
'Senin karın değilim ben' sinirle ağzımdan çıkan cümleden sonra eli bornozumun kemerine gitmişti.
'Karımsın ve hep öyle kalacaksın!' kemeri iyice gevşetmişti. Bir yanım bağırıp öfkemi boşaltmamı istiyordu, diğer yanım da oyuna devam et ve hiç beklemediği bir anda kurtul diyordu.
'Karın olmadım' dedim gözlerinin içine bakarak. Bakışlarındaki arzu iyice arttı, bornozun önü açılmış elleri çıplak belimi okşamaya başlamıştı.
İçimdeki ve kasıklarımdaki ince sızı artmaya başlamıştı. Ne oluyordu bana böyle!
Gözlerini gözlerimden çekmeden ellerini sırtıma doğru yükseltti. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı nefesi dudaklarımı okşuyordu.
İki haftadır bütün dünyamı yakan, yıkan adam şimdi de tenimde yakıcı izler bırakıyordu.
İstemsizce başımı kaldırıp gözlerimi kapattım.
Gülerek nefes verip bedenimi kendine yapıştırdı. Bornozum sadece omuzlarımın üzerinde duruyordu.
'İstiyor musun?' nefesi boynumu okşayıp geçti. Ona doğru iyice bastırdım kendimi. Ellerini kalçalarıma indirip beni iyice kendine bastırmaya başlamıştı.
'Bu kadar erken mi teslim olacaksın kızım !'
iç sesim yine ruhumu deşiyordu. Bir an kendimi çekmeye çalışsamda dudakları boynumda çoktan izler bırakmaya başlamıştı.
İstemsizce inledim.
'Ne yapıyorsun sen adamı delirtmek mi niyetin!'
Kendimi geri çekmeye çalıştığım an, kalçamdaki elleri sıkılaştı, dudakları boynumun üzerinde sertçe gidip gelmeye başladı.
'Mi- Miran' sesim titrek çıkmıştı. Kafasını kaldırıp gözümün içine baktı. Gözlerindeki derin arzu bedenimdeki sızıyı iyice arttırıyordu. Gözlerimi kaçırdım.
'İki haftadır birbirimize çektirdiğimiz yetmedi mi? Beni kötü bir adam olmaya zorluyorsun, yapma. Karım olmanı istiyorum'
Elleri boynumla saçlarım arasında gidip gelmeye başlamıştı. Bir yanım inanmak istiyordu, ama diğer yanım da sevmediğim bir erkeğe kendimi teslim etmeme ısrarla karşı çıkıyordu. Hayatımın ikilemini yaşıyordum.
Aramızdaki çekim neydi böyle ? Aşk değilse, sevgi değilse ne ?
'Benim düğünden önce tanıdığım Miran ağa bu değildi. Beni hayal kırıklığına uğrattın!' gözlerim dolmuştu bile. Bu huyumdan nefret ediyordum. Gözümü kaçırdığım an çenemden tutup dudaklarını bastırdı dudaklarıma. Dudaklarımın üzerinde gidip gelen dudakları ona eşlik etmemi istiyordu. Biraz sonra durup konuştu,
'Seni bu kadar isterken' cümleleri arasında derin nefesler alıyordu,
'Aynı odada' biraz daha okşadı saçlarımı ve gözlerini bedenimden aşağı göğüslerime indirdi.
'Başka türlü nasıl dayanacaktım' tek eli göğsüme inmişti. Göğsümdeki baskıyı hissedince inlemiştim. Aramızdaki bu durumun aşk olmadan nasıl gerçekleştiğini aklım almıyordu. Ona tutunmak için sırtına attığım ellerimi tutup indirdi. Bornozu omuzlarımdan sıyırıp çıkardı. Utancımdan ellerimi kendime siper edecektim ki ellerimden tutup gömleğinin yakasında bıraktı. Titreyerek düğmeleri çözmeye başladım.
Bir anlık arzuyla yaptığım bu şeyin kötü olduğunun farkındaydım fakat kendime engel olamıyordum. Kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı.
Gömleğin tüm düğmelerini açtıktan sonra omuzlarından ittirip çıkarmıştım. Kokusu iyice burnuma doluyordu. Başımı göğsüne yaslayıp kokusunu doya doya içime çekmek istiyordum. Ellerimi tutup pantolon kemerine yönlendirdiğinde telaşla yüzüne baktım.
'Korkma, benim için ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyorsun' arzuyla parlayan gözlerinde başka bir anlam arıyordum. Belki biraz şefkat, belki biraz gerçek sevgi..
Ben kemeri açtıktan sonra pantolonunu kendi çıkartıp bir kenara attı ve ilk seferden daha sertçe dudağıma yapıştı. Elleri saçımda, sırtımda kalçalarımda geziniyordu. İnleyerek alt dudağıma dişlerini bastırdığında çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Hayatım boyunca bu anı bekliyormuşum gibi, bütün bedenim bu istekle yanıp tutuşuyordu.
Dudaklarını çekip nefesini boynuma bıraktığında konuştu,
'Benim ol' iki eli göğsüme ulaştı.
'Seni zorlamak istemiyorum ama çok istiyorum' tüm vücudum ellerinin altında şekillenip kıvranıyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi dokunuşlarına bırakmıştım.
'Yatağa geçmek ister misin?' sertliğini kasıklarımda hissediyordum. Ona evet demek bu şikayet ettiğim dünyada kalmak demekti. Bedenim ve beynim ayrı şeyler istiyordu.
Bu arzu her yerimi ele geçirmişti sanki. Bedenim onu istiyordu. Tüm iç seslerimden, beynimdeki düşüncelerden sıyrılıp kasıklarımı ona bastırdım ve gözlerinin içine baktım.
Gözlerinden sevinç parıltısının geçtiğini görmüştüm. Bir anda kendimi kucağında buldum. Yatağın üzerine sanki kırılgan bir şeyi taşır gibi taşıdı beni.
Üzerimden çekilip gözlerini bedenimde gezdirdiğinde ellerimi nereye koyacağımı bilemeden kendimi saklamaya çalıştım.
'Utanma benden' üzerimde yerini alıp ellerimi omuzlarına atmıştı.
Dudakları yüzümde, dudaklarımda, boynumda geziniyordu.
'Bağımlılık yapan bir kokun var' boynumun girintisine burnunu sokup derin bir nefes aldı. Elleri göğüslerimde geziniyordu. Sesi kalınlaşıp hırıltıya dönüşmüştü.
'Hazır mısın' ellerini göğüslerimden aşağı indirip kasıklarımda dolaştırmaya başladı, inleyerek başımı kaldırdım. Gözlerimi açmaya korkuyordum. Açarsam tüm büyü bozulacakmış gibi hissediyordum.
Elleri kasıklarımın aşağısına doğru indirdiğinde gözümü telaşla açtım, gözleri gözlerimde bekliyordu.
'Hazırsın' bu hisle baş edemiyordum. Nasıl bir şeydi ki böyle bu adamın dokunuşlarıyla mum gibi eriyordum. Üzerimdeki baskısını biraz daha hissetmiştim. Bacaklarımı aralayıp üzerimdeki yerini aldı. Sırtındaki ellerim gerginlikle yatağın üzerindeki örtüye yapışmıştı. Dudaklarını dudaklarıma yapıştırdığında,
'Kendini bana bırak' diye fısıldadı. Elleriyle bedenimi okşuyor dudaklarımı öpüyordu. Onu hissediyordum. Yavaşça kendini içime itti.
Hissettiğim acı ve zevk karışımı şey nefesimi kesmişti. Dudaklarını dudaklarıma yapıştırarak inlememi bastırdı.
'İyi misin' içimdeki fırtına dinmek yerine iyice artmıştı. Elleri bedenimin her yerinde dolaşıyor sadece bekliyordu.
Gözlerimi açtığımda yanaklarımdan aşağı inen birkaç damlayı yakaladı dudakları.
'İstersen durabilirim' kendini geri çekecekti ki omuzlarımdaki ellerimin baskısını arttırdım.
'Ha-hayır' dudaklarım dudaklarıyla örtündü tekrar. Arzusu dudaklarında, şefkati dokunuşlarındaydı. Yıldızların üzerine çıkmakla eşdeğer bir histi bu. Zirveye ulaştığımızda sarsılarak birbirimize sarıldık. Üzerimdeki ağırlığını geri çekerek yanıma uzandı. Gözlerimi kapattım. Açınca karşılaşacağım görüntüden korkuyordum. Elleri saçımda yüzümde dolaşıyordu.
'Gözlerini açmayacak mısın'
Utanıyordum. Parmakları dudaklarımın üzerinde gidip geliyordu. Tüm cesaretimi toplayıp ona döndüm. Tek elini başının altına almış beni izliyordu. Gözlerimi kaçırdım.
'Utanma benden, kocanım ben senin' içimdeki şeytan dürtmeye başlamıştı. Yeni mi geldi aklına koca olduğun. Ellerini üzerime atarak beni kendine çektiği gibi sıkıca sarıldı. Kasıklarımdaki sancıyla inledim.
'Canın çok mu acıyor?' başımı aşağı yukarı sallayıp göğsüne gömdüm. Elleri sırtımda gezinmeye başladı. Uzun bir süre ikimiz de konuşmadan bekledik. Aramızdaki derin sessizliği bölen iç sesimdi.
'Bana neden yaptın bunu?' bir an sırtımdaki eli durdu kendini geri çekti ve yüzüne bakmamı bekledi.
'Pişman mısın?' bu soruya verecek net bir cevabım yoktu.
'Ne yaşandıysa , ne olduysa bitti gitti. Sen Miran Bargiran'ın karısı ve bu konağın hanımısın artık. Sana saygısızlık eden bana saygısızlık etmiş olur. Bundan sonra ben senim sen de bensin. Seni canımdan çok sayacağım ve seveceğim.' kafamı kaldırıp gözlerindeki samimiyeti aradım. İşte orada gözbebeklerinde bekliyordu. Benim ruhum bunu kabul edecek miydi onu zaman gösterecekti.
'Uyumak ister misin?' sessizliği davudi sesiyle böldü.
'Yemeğe inmeyecek miyiz?' konakta yemek saati gelmişti.
'Dışarıda yiyelim' bu adam bu kadar kısa sürede değişmiş olamazdı. Şaşkınlıkla suratına baktım.
'Ne oldu?'
'Ne değişti bu kadar ?'
'Artık gerçek karı kocayız' kurumaya başlayan ve karışan saçlarımda geziniyordu eli. Beynimdeki düşünceleri, öfkeyi bir kenara itip ona gülümsedim. Bende böyle savaşmayı seçtim..Uzun yıllar sonra bu bölümü yazmak benim için de kolay olmadı sevgili okur, hayalimdeki küçük Bejan büyüdü artık tam bir kadın oldu..
Yorumlarınızı bekliyor olacağım,
Sevgiyle kalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bejan
Genel KurguDört gözle beklediğim minicik kızımı elime verdiler eğilip kulağına usulca fısıldadım; Bejan.. Adı gibi dertsiz olsun istedim. Halbuki doğar doğmaz öyle bir yük bıraktım ki o minicik bedenine babalığımdan utandım!Baba olmak bunu mu gerektirirdi? B...