8.Bölüm(BABA)

142 16 12
                                    

Arkadaşlar her zamanki gibi yine söylüyorum lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.😘😘
Yazım yanlışları olursa kusura bakmayın kontrol etmeye vaktim olmadı canlarım.

⭐️⭐️
"Oradan kurtulmak istediğini biliyorum. Akıllı olursan sana yardım ederim. Seni aramamı bekle."

Defalarca okumama rağmen bir kere daha okudum kim neden bana yardım etmek istesin ki. Tanıdığım kimse yoktu bu evdekilerden de defalarca yardım istememe rağmen beni hemen reddetmişlerdi. Elimde siyah kutuyla gerileyip yatağımın üzerine oturdum. Telefonu elime aldığımda kalbim gümbür gümbür atıyordu. Acaba gerçekten kurtulabilir miydim. Hiç umudum kalmadı diye düşünürken bu siyah kutu bana umut olmuştu ama hemen de umutlanmak istemiyordum. Telefonu alıp yastığımın altına koyudum içimde çok başka bir heyecan vardı. Kutuyu da başucumdaki komidinin çekmecesine koydum ve duş almak için yeniden ayaklandım. Giymek için kırık beyaz üzerinde pembe şeritleri olan bir eşofman takımı aldım. Eşofmanın üstü göbekten lastikliydi göbeğim hafiften açık kalıyordu ama bu çok hoşuma gitmişti.Çekmeceden de beyaz dantelli bir iç çamaşırı ile beyaz ve pembe karışımı bir çorap alıp dolabın kapağını kapattım. Aldığım kıyafetleri yatağın üzerine bırakıp banyoya yöneldim. Kimse odama girmediği için kapıyı kilitleme gereği duymamıştım. Üzerimdekileri hızlıca çıkartıp kirli sepetine attım. Neden bilmiyorum ama kurtulma şansımın olmasına rağmen sevinemiyordum. İçimde büyümeye yüz tutan bir sıkıntı vardı. Küvetin tıpasını takıp dolması için suyu açtım. Aynanın karşısına geçip kendime bakmaya başladım. Kızıl saçlarım mavi gözlerim beyaz tenim oldukça uyum içerisindeydi. Birden Merih belirdi gözlerimin önünde nedense birden kendimi ona yakıştırmamıştım. O beyaz teninin aksine koyu siyah saçlara sahipti. Yüzünün güzelliğini ela gözleri tamamlıyordu. Neredeyse hiç kusuru yoktu. Onun o bakışları yıkılmaz duruşu  uzun boyu güçlü kolları o mükemmel kaslı vücudu-
Ne yapıyorum ben ya resmen düşüncelerimle adamın ırzına geçtim. Saçma sapan düşüncelerimi aklımdan atıp tekrar küvete yöneldim. Kenarda duran duş jellerinden kendim sevdiğim çiçek kokularını küvete boşaltım ve açık olan suyu kapattım. İyice köpürmüş olan suyun içine girip bedenimi rahatlaması için küvetin içine saldım.

Aradan neredeyse yarım saat geçmişti. Sıcak su vücuduma çok iyi gelmişti. Gevşemiş ve rahatlamış hissediyordum. Küvetin tıpasını çıkartıp suyun gitmesine izin verdim. Saçlarımı üçüncü kez şampuanla yıkayıp güzelce duruladıktan sonra saçlarımın fazlalık suyunu alıp çıktım küvetten. Kapının arkasına asılı olan bornozu üzerime geçirip dolaptan küçük bir havlu alıp saçlarımı sardım. Odama geçip yatağın üzerine oturdum. Hala ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Ağır adımlarla kalkıp üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutma gereği duymadan güzelce örüp bıraktım ıslanmış havlularımı banyoya bırakıp cama yöneldim. Dışarı çıkmayı çok özlemiştim. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Kollarımı göğsümde birleştirip kızıllaşmış gökyüzünü izlemeye başladım. Kafam çok karışıktı. Derince oflayıp kafamı bahçeye çevirdiğimde Merih'in bahçe kapısından giren arabasını görmemle dumura uğradım sanki. Niye şimdi erken gelmişti ki her zaman geç gelirdi. Kafam bu kadar karışıkken onu görmek bana iyi gelmeye bilirdi. En iyisi odamdan hiç çıkmamaktı. Yatağa doğru yürüdüm tam çarşafları kaldırıp yorganı açtım ve içine girdim. Uykunun beni kollarına alması fazla uzun sürmedi.

Boğazımın kuruduğunu hissetmemle gözlerimi araladım. Odamın içi karanlıktı demekki daha sabah olmamıştı. Boğazım su içme isteğiyle yanıyordu. Keşke uyumadan kendime su alsaydım diye geçirdim içimden. Yavaşça doğruldum yataktan. Komidinin üzerimdeki dijital saate baktığımda saatin gecenin üçü olduğunu gördüm herkes uyumuştur diyerek Yavaş hareketlerle yataktan doğruldum. Komidinin lambasını açtım. Terlemiştim. Üzerimdeki eşofmanın üzerini üstümden sıyırıp yere attım. Sadece yarım atletimle kalmıştım ve sorun değildi çünkü Zaten herkes yatmıştı. Gidip su içmem gerekiyordu. Aynı yavaşlıkla odadan çıkıp aşağıya indim tam da tahmin ettiğim gibi kimse yoktu ortalıkta. Adımlarımı mutfağa yöneltip uykulu gözlerimi ovuşturarak yürümeye başladım. Mutfağa girip bir kocaman bardak aldım ve suyu doldurup içtim. Boğazıma bir bardak yetmemiş olacak ki hala ihtiyaçla yanıyordu. İkinci bardağımı da içtikten Sonra bardağı tezgaha bıraktım. Tam arkamı döneceğim sırada belimden karnıma dolanan kollarla korkuyla sıçrayıp çığlık attım. Bir el ağzıma kapanırken diğeri karnımın üzerine baskı yaparak sabit durmamı sağlamıştı. Arkamdaki kişiyi göremiyordum ve ölesiye korkuyordum. Onun tutuşları arasında debelenip kurtulmaya çalışınca duyduğum tanıdık sesle kalbim sanki göğsümü delmek ister gibi daha hızlı atmaya başladı.

VEDİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin