ヘ37-2ヘ

295 25 8
                                    

Gene yoğun bir bölüm o yüzden aklınıza takılan olursa sorun arkadaşlar, elimden geldiğince cevaplıyorum.

"Atalay için hazırlanan plan bize anlatıldığında ikimizin de ilk tepkisi reddetmek oldu çünkü bunu ne sen kaldırabilirdin ne de annen. Adam olaya duygusal baktığımızı ve açık açık aptal olmamamız gerektiğini söyleyip bizi azarladığında tekrar düşünmek zorunda kaldık." Leyla durakladığında sessizce onun devam etmesini bekledim. Üst üste yutkunup gergince ellerini ovuşturuyordu. Gözleri kaçamakça yüzümde gezindiğinde onu rahatlacak bir mimik yapmak istemiştim ama kendimde hala  kaslarıma hükmedecek gücü bulamıyordum.

En sonunda "Saye," diye başlayıp tek nefeste bitirdiğinde zaman sanki döngüye girmiş gibi kendini tekrar edip duruyor ve cümleyi beynimde aralıksız tekrar ettiriyordu. "Atalay'ın ölmesi gerekiyordu."

Sesler su altından duyuluyormuş gibi kulağıma dolmaya başlamıştı. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırdım. O andan sonra ruhumu vücudumdan dışarı itmiştim. Boş bir beden olarak dinlersem daha az canım yanardı.

"B-biz her ne kadar istemesek de en doğrusu buydu Saye. Eğer biz öldürmezsek onlar öldürecekti. Hem sadece onu değil belki s-seni ve anneni de..." Leyla'nın sesi sona doğru kısalmış ve en sonunda duyulmaz olmuştu. Dolu dolu gözleriyle bana baktığında benim ölümümün düşüncesinin onu bu hale getirdiğini anlamıştım ama dediğim gibi boş bir beden olarak tepki veremiyordum. En büyük savunma mekanizmam yıllar sonra tekrardan devreye girmişti.

Tedirginlikle bana baksa da en sonunda sanki hala kendisini ölüm fikrinden atamamış gibi elini elime uzatıp tutmuştu. Avucunun içine hapsettiği elimin sıcaklığı onu ısıttığında gerginlikten dimdik duran omuzları aşağıya doğru düşmüştü. Elimi bırakmadan birkaç dakika daha öyle kaldı ve sandalyesini bana doğru iyice yaklaştırarak fısıldayarak konuşmaya devam etti. Zaten konuşmanın en başından beri düşük tonda olan sesi şimdi iyice azalmıştı.

"Atalay'ı arkadaşlarıyla kafa dağıtmaya gittiğini zannediyordunuz o sıralar. Bu bizim işimize çok yaramıştı. Atalay'ı tatilde veya yol sırasında gelirken öldürmeyi planladılar. Bu sırada da adam diğer evrak işlerinin hepsini halledecekti. En sonunda arabanın yolda gelirken kaza yapmasına karar verdiler. Arabayı patlatacaklardı ve abinin ya-yanan vücudunu teşhis edemeyecektiniz. Onun yerine sahte DNA testiyle abin olduğu dair teşhis konulacaktı ki zaten öyle de oldu." Annem bakmak istemişti o bedene her ne kadar doktorlar bedenin tanınmayacak halde olduğunu söylese bile görmek istemişti. Benim cesaretim yoktu onu görmeye. Onu eğer öyle görürsem hafızamda ki ona dair en son  fotoğraf bu olacaktı ama ben istememiştim. Abimin gitmeden önceki yanıma gelip zorla sarıldığı ve eşek gibi sırıttığı o anın son olmasını istemiştim. Annem dizleri titreye titreye içeri girmiş bende kapının yanında öyle bekleyip içerden annemin oğlum diye diye ağlamalarını dinlemiştim. İçimde durmadan harlanan bir ateş vardı. Yana yana söner, kül olur dedikçe diğer katmanlarıma sıçrayıp daha çok yayılıyordu. Annemin her sesi de üzerine rüzgar oluyordu.

"Bunlar hallolurken Atalay'ın bundan sonra nerede yaşayacağı, bundan sonraki hayatına kim olarak devam edeceği gibi şeyler hazırlanıyordu ama maksimum güvenlik için bilgileri sadece adam ve olayla ilgilenen kişiler biliyordu. Zaten bana hiçbir şey söylemediler hem benim hem Atalay'ın güvenliği için. Düşün oda dakilerin adlarını bile bilmiyordum. Benim görevim mükemmel bir oyunculuk sergilemekti. Ölüm haberini alınca şok olacak, cenazede ağlayacak ve size başsağlığı dileklerimi dileyip Türkiye'ye geri dönecektim. Toplantılar için geri döndüğümde de normal hayata devam edecektim. Mezarı ziyaret edecek göz yaşı dökecek, çiçekler koyacaktım. Size uğrayıp annenin hal hatrını sorup, çocuklarla ara ara görüşmeye devam edecektim. Kısacası normal olacaktım. Atalay'dan haber alana kadar ki bu beş yılda sürebilirdi beş ayda onu aramayacak, bu adamlara ulaşmaya çalışmayacaktım."

Bize Denk Gelmez ミtexting gxgミHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin