Son zamanlarda aldığım tüm içten güzel yorumlar için teşekkür ederim inanılmaz desteksiniz. Okuyanlara da ayrı teşekkürler.
Dizlerimde yeterli gücü bulabilsem bu masadan, konuştukça beni yırtan, söken Leyla'dan giderdim. Yüzleşme fikri saçmaydı. Mantıklı davranmak benlik bir hareket değildi. Benim en mantıklı hareketim her zaman kaçmak olmuştu şimdi de öyle yapmalı kaçmalıydım ama dizlerimde kalkacak gücü bulamıyordum. Bulsam bile bacaklarıma o hareketi yapacak komutu verebileceğimi zannetmiyorum.
Karşımda zararsız gibi oturup titreyen dudaklarıyla beni izleyen kadına baktım. O titreyen dudakları her açılışında kendimle bile konuşmadığım her olaya değmiş, değdiği yetmemiş gibi düşürüp kırmıştı.
Nereden başlayacaktım? Söyleyecekleri bitmiş gibi durmuyordu. Dinlemeye devam edecekmiydim? Daha fazlasını kaldırabilirmiydim? Sondan başa doğru gitmeliydim belki de.
Anlattığı o gece bilinçaltımda saklı duruyordu hala. Açmaya yeterli cesareti bulamadığım diğer klasörlerin yanında yatıyordu ama o anlattıkça sanki hatırlıyor gibiydim. Şey gibiydi küçükken çekilen bir fotoğrafınızı gördüğünüzde o anı hatırladığınızı iddia etmeniz gibi.
Düşünüyorum da şimdi acaba kaç kişiye daha böyle açmıştım kendimi, kendimi unutarak. Leyla'ya anlattıklarım hissettiklerimin azı bile değil ama kendimi açığa çıkmış gibi hissediyorum. Kafatasım ortadan ikiye çatlayıp kırılmış da tüm benliğim ortada kalmış gibi.
"O geceyi hatırlamak sana acı vermiş olmalı." dedim konuyu kendi yaramdan uzak tutmak için. Leyla sanki ne yaptığımı anlamış gibi bir an gözleri kısılmış sonra geri normale dönüp başını olumsuzca sallamıştı.
"O geceden sonrasını hatırlamak daha acı veriyor." dediğinde başımı salladım ama ne dediğini anlamıyordum. Sanki bunu da biliyormuş gibi bakan Leyla konuşmaya devam etmişti. "Senin hareketlerinin altını doldurmuştum artık bir nebze de olsa. İnsanlara bakmayan gözlerinin, kıpırdamadan duran dudaklarının nedenini biliyor olmak ve hiçbir şey yapamamak beni daha çok kırıyordu."
"Peki sonra ne oldu? Ben seni gerçekten hatırlamıyorum. O zamanlar varla yok arası bende."
"O geceden sonra Atalay'ı daha çok sıkıştırmaya başlamıştım. Bir gün yem attım buna. Saye bana çoğunu anlattı dedim sarhoş olduğu bir gece. O da hadi ya anlattı mı deyip hemen yeme atladı. Ve senin hikayenin devamını anlattı bana. Babandan önce zaten -eski- arkadaşlarınla yaşanan olaylar yüzünden kimseye güvenemez hale geldiğini ve babanın ölümüyle de iyice kapandığını. En çok da ondan uzaklaşmanı anlattı. Seni anladığını ama seni nasıl özlediğini anlatırdı. Abinle yatıp kalkan biriymişsin."
Avuç içlerim kasılıyordu gene. Bu, vücudumun ağlayacaksın diyen öncü habercisiydi. O zamanlar abimden kopmak isteyerek yaptığım bir hareket değildi. Farkında olmadan onu da en uzağıma itmiştim. Kaybetmemi englleyeceğini sanmıştım ama pişmanlıklarımdan belki en büyüğü olmuştu zaman geçtikçe.
"O gece Atalay sadece seni değil kendini de döktü bana. Babası için hiçbir şey yapamıyor halde olmak onu delirtiyordu bunu biliyorsun. O gece ağladı, yakardı, herşeye olan öfkesini kustu. Bence uzun zamandır tutmaktan kaçındığı yası tuttu. Sonraki günlerde Atalay daha ayık gezmeye başlamıştı hatırlarsan eğer. Eve gelmiyor işte sabahlıyordu. O sizden uzak kaldıkça bende senden uzak kalıyordum. Seni görmek için bahanelerim tükeniyordu yavaş yavaş. Proje bitim tarihi yaklaşıyordu ve okul da bizi sıkı tutuyordu o yüzden iyice azalmıştı seni gördüğüm zamanlar. Hafta da bir kere şanslıysam iki kere seni görüyordum o da uzaktan Atalay'ı beklerken falan. Bir iki ay böyle geçtikten sonra Atalay bendeki değişikliği farketmişti. Sürekli sizin eve gelmek istiyor dışarıda takılmak istemiyordum. Eve geldiğimiz zamanda seni görmek için saçma sapan şeyler yaptığımdan Atalay'a çaktırmıştım sanırım. O zaman içime bir korku düşmüştü. Zaten seni daha doğru düzgün sevememişken ya Atalay'dan ters köşe yeyip iyice uzak kalırsam diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bize Denk Gelmez ミtexting gxgミ
Roman pour AdolescentsBize denk gelmez be bize denk gelmez