JESSİCA
Gözlerimi kırpışıtırıp aydınlığa baktım. Gözlerim yanıyordu, karanlığa alışan zavallı gözlerim, bir daha aydınlık göremeyeceğini sanıyordu. Her şeyi hatırlıyordum, James'le aramızda geçen o konuşmayı, kılıç darbelerini, giderken çıkardığı ayak izleri bile kafama kazınmıştı. Adeta gitmek istemiyodu. Aynı şekilde Poseidon'un yardımını da istemiyordum.
Yenilmiştim ve bu kabulümdü. Kalbim acımıştı, canım yanmıştı, ilk defa sevmiştim ama bunlar herkesin yaşadığı şeylerdi. Onlar ölüyorduysa bende ölürdüm ve bundan şikayet duymazdım, çünkü ben buydum; ayaklar altına aldırmayacağım bir gururum, leke sürdürmeyeceğim bir onurum vardı. Beni hayatından silen adam beni yine hayata döndürmüştü ve ben bunu istemiyordum.
Diğer melezlerin bir şansı olur muydu? Aynen böyle? Sanmıyordum. Ben özel olmak istemiyorum, ben kendim olmak istiyordum.
Gözlerim belirli bir noktaya odaklandığında elimi hareket ettirdim ve Annabeth koşarak bana sarıldı. Ardından gözüm Trisa'ya kaymıştı, orda öylece dikiliyordu ama gözleri bir yere sabitlenmişti. Zeus'la bakışıyorlardı, ama sertçe. Sonra son bir bakış attı ve yanıma gelip sarıldı.
Açıkça söylemek gerekirse Poseidon'u görmek istiyor muydum? Hayır. Hazır değildim. Bana en büyük kazığı o atmıştı. Bunu unutamazdım, ancak gerçek babamın karşımda olduğu gerçeği her şeyi değiştiriyordu.
Arkamı döndüm ve Poseidon'la göz göze geldim. Gözlerimde bir yumuşama olduğunu hissediyordum, sert bakışlarımın yerini şevkat ve özlem dolu bakışlarım almıştı.
"Bir tanrıyla uzun süre göz göze gelmemek gerektiğini söylemediler mi sana?" dedi babam sertçe. Gözlerimi şaşkınca kırpıştırdım, ne beklemiştim? Özür dilemesini mi? Yumuşak bakışlarımın yerini yine sert bakışlarım aldı ama gözlerimi kaçırmadım. Tam tersine, tam gözlerinin içine odakladım.
Ne yapabilirdi ki kendi kızına? Belki küle dönüştürürdü ama bu bile canımı acıtmazdı. Ben en sevdiklerimden kazık yemiştim ve en ağırı buydu.
Yanımda Annabeth'in gerginliğini hissediyordum, annesinin karşısındaydı ve benim yüzümden onunla ilgilenemiyordu.
Ağlayacağımı anladığım sırada sertçe arkama döndüm ve kapıya yürümeye başladım.
"Teşekkür ederim ama buna gerek yoktu." diye mırıldandım duyabileceği bir sesle.
Belki saygısızlıktı yaptığım ama umursamadım. Çıkmak üzere kapıyı açtım ama açılmadı. Sinirle babama döndüm. Tam ağzımı açacağım sırada Zeus "Terbiyesiz!" diye kükredi ve Trisa bir tokat yedi. Gözlerim daha da irileşirken Trisa yanağının yana savrulmasına izin vermedi.
"Sen!" dedi sert bir sesle Zeus'a. Gökte bir şimşek çaktı.
"Kim!?" diye kükredi Zeus.
"Sen!" diye bağırdı Trisa tekrar Zeus'un yüzüne. "Sen beni hain olarak görüyorsun ama sence geçen yıl Hades neden seni serbest bıraktı? Ben onun varlığını ele geçirip Persephone'yi kaçırmasam seni bırakır mıydı sanıyorsun?" diye kükredi aynı Zeus gibi.
Zeus'un gözleri neredeyse ateş saçacaktı. Tanrılar aralarında fısıldaşmaya başladılar.
Zeus'un yüzü garip bir şekil aldı ve bütün yüzündeki bütün sert hatlar yumuşadı. Zeus pişman olmuştu. Zeus Trisa'ya bağırdığı için pişman olmuştu.
Annabeth ve Athena bakışmıyorlardı bile. Daha doğrusu Annabeth bakmıyordu, Athena direk ona bakıyordu. Kolumla Annabeth'i dürttüm ve Athena'yı gösterdim. Athena tahtından indi ve kenara geçip bir şeyler konuşmaya başladılar.
"Özür dilerim." dedi Poseidon.
Kafamı hızla o tarafa çevirdim, bir tanrı benden özür dilemişti. Poseidon benden özür dilemişti. BABAM BENDEN ÖZÜR DİLEMİŞTİ.
Cevap vermeden ona baktım.
"Seni bırakmam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama o an ikinizi birlikte korumak istedim."dedi. "Melez kokularınız yerinizi çok belli ediyordu, bende ikinizi birden kaybetmek istemedim."
"Ve beni kaybetmeyi seçtin." dedim sert bir sesle. "Daha bebektim ben." gözümden yaşlar akmaya başlamıştı, tanrıların gözünü üzerimde hissediyordum. "Ayrıca ikinci bir çocuk yaparken kafan neredeyi? Bunların olacağını düşünemedin mi? Seni Hades'e karşı ne kadar kolay satabileceğimi biliyorsundur, ama yapmadım. Çünkü bana ihanet eden bir arkadaşım vardı ve ben onu seviyordum. Eğer burda karşında bir kahraman olarak duruyorsam bu arkadaşlarımı ve kardeşimi çok sevdiğimdendir."
"Seni korumaya çalıştım!" diye bağırdı ve yanıma yürümeye başladı.
"Beni korumaya mı çalıştın?" diye bağırdım bende aynı onun gibi ve ona doğru bir adım attım. "Ben orda ölüyordum ve sen beni korumaya çalıştığını mı ima ediyorsun? Sen en sevdiğin insandan kazık yemek nedir bilir misin? Hah, tabiki bilmezsin; çünkü sen bir tanrısın ve seni üzeni küle dönüştürürsün. Hadi durma, beni de öldürsene. Bir kere yaptın zaten, daha fazla canım acımaz." bağırmaktan sesim kısılmaya başlamıştı ve mecburen sustum. İçimdeki deli cesareti kendini göstermişti ve artık kaçmayacaktı.
Madem yaşayacaktım, bunu bütün hücrelerimle yapacaktım.
"Baba kız sevgisi nedir bilir misin?" diye sordu Poseidon.
"Hiç babam olmadığı için bilmiyorum üzgünüm." dedim mırıltıyla. O an bana öyle bir bakış attıki kalbinin kırılma sesini duydum sandım.
"Üzgünüm."dedim sessizce. "Ama benden bu kadar." sonra da arkamı döndüm. Ancak yürüyemedim.
Arkamdan fısıldaşma sesleri geldi. Tanrılar, her ne oluyorsa fısıldaşmaya başlamışlardı ve Trisa ve Annabeth'in gülme sesleri kulağımı doldurdu.
Ayağımın etrafında bir güç halkası oluştu ve garip bir his oluşturdu. Bir anda etrafımda öyle bir güç halkası oluştu ki yer titredi. Sonra her şey normala döndü.
"Ne yaptın?" dedim Poseidon'a dönerek.
"Her tanrı gerçek bir yarı tanrı yaratabilir."dedi. "Ama bu yarı tanrılar diğerlerinden daha farklı olurlar."
"Ne konuda?" diye sordum.
"Güç."dedi. "Şu an bende olan güçlerin hepsi sende var, tabi küle dönüştürme dışında. Yani eğer ben tutsak düşersem ve bulunamazsam, yerime; tahtıma geçme hakkın var. Kısaca küçük bir tanrı sayılırsın." Gözlerimi büyüterek ona baktım. "Sana güveniyorum kızım." dedi ve gidip ona sarıldım.
"Teşekkür ederim."
Özel güçlerim vardı...
ÖZEL GÜÇLERİM VARDI...
Babam beni seviyordu...
Hikeyenin giriş kısmı kısmen bitti ve sıradaki bölüm kitabı yazmaya başladığımdan beri, yazmayı sabırsızlıkla istediğim bölüm olacak. Bu nedenlede uzun olacak ve bu yüzden bu hafta içinde gelemeye bilir, çünkü sınavlarım var ve ona vakit ayıramam. Belki pazara olur ama. Bu arada yeni bir hikaye daha yazıyorum ve bu sefer konusu tamamen bana ait. Profilimden bulup okuyabilirsiniz. Muhteşem oylarınız için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon Kızı
FantasyGözlerimi açtığımda tanımadığım bir ortamda, sedye gibi ama hasırdan yapılmış bir yatakta yattığımı fark ettim. Kafamı yataktan kaldırdım. Hasır olmasına rağmen yumuşacıktı ve kemiklerimi dinlendirmişti. O an aklımda tek bir düşünce vardı; ben kimdi...