Suyun üstüne düşmeden kendime küçük bir sörf tahtası yarattım ve üzerinde ayağa kalktım. James'i suyun içinde ararken suratım çarpan sert hava dalgasıyla uçup suya düştüm. Ani şoku atlatıp dik poza girdim ve suyu kontrol ederek kendimi yukarıya çıkardım. James havada durmuş bana garip bir şekilde gülümsüyordu.
Olimpos'un tarafından gelen kılıç sesleri meraklanmama neden olsada o tarafa bakma isteğimi engelledim ve bir parça suyu James'in üzerine attım. Kolayca hamlemden kurtuldu.
"Ne yaptın sen kendine?" Dedim gergin sesimle.
"Yatse'nin verdiği içecekten Annabeth'in içtiği doğru ama bu hepsini içtiği anlamına gelmez." Dedi sinsice. Aniden yüzüme attığı hava ile geriye savruldum uzun bir mesafede hızla geri geri gittim. Sırtımı sertçe iskeleye vurup suya düştüm. Sıkı sıkı tuttuğum mızrağımı sol elime geçirip sağ elimle kendimi iskeleden yukarı çektim. İskeleye oturup iki saniye nefes aldıktan sonra titreyen bacaklarımla dikeldim. Zorla ayağa kalkınca kafamı da yukarı kaldırdım. James sırıtarak karşıdan geliyordu. Elimde, kendimden bir parçaymış gibi tuttuğum mızrağımı havaya kaldırdım. Olaylar ne ara bu kadar hızlı gelişti bilmiyorum ama kendimi bir duvarın kenarında mızrağımı James'in yüzüne savururken buldum. Hamleme karşılık kılıcını kaldırıp hamlemi savurdu. Aynı şey 3 kere tekrar etti, mızrağımı iki elimle tutup yatay hale getirdim ve James'e doğru ilerlettim o da kılıcıyla beni durdurdu. James'e sert bir tekme atınca dizini büküp yere düştü ardından hızla kılıcını bacağımın olduğu yere itti. Bacağımı sıyıran kılıcı içimde derin bir yara açtı. Acıyla inleyip mızrağımın sivri ucunu yere doğrultup sapladım. Sağa dönen James vücuduna darbe almadı ama mızrağım tişörtünün ucunu hakimiyetine aldı. Hareket alanı kalmayan James bir anda kendini sağa çevirdi ve tişörtü yırtıldı. Karşımda üstsüz bir şekilde dikeldi biraz ileriye fırlayan kılıcına baktı.
"Yazık." Diye mırıldandı ve koşup karnıma bir tekme indirdi. Acıyla inleyip mızrağım elimden savrulmadan önce mızrağımın sapını kafasına geçirdim. James'e bakamadan yere düştüm ve kafamı vurdum. Yavaşça dikelince ağzıma gelen kanı yere tükürdüm. Gözünün altı moraran James oturduğu yerden bana baktı.
"Güçsüzsün." Dedi sakince. "Seni ben güçlendiriyorum. Sayemde her gün daha da güçlendin."
"Ben hep güçlüydüm." Dedim kısılan sesimle. "Sense daima bana o kılıcı saplayan kişi olarak kalacaksın."
"Bunu başaran tek kişi olarak kalacağım. Seni yıkan tek kişi olacağım." Dedi emin sesine alaycı sırıtışını ekleyerek.
"Hayır, beni yarı tanrı yapan o beceriksiz melez olarak kalacaksın."
Durdu. Savaşmamız gerekirdi, ama bunu yapmıyorduk. Sorunlarımızı çözmeye çalışıyorduk.
"Kim olduğunu bile bilmiyorsun." Dedi bana yerde sürünüp yaklaşırken.
"Peki ya sen?" Dedim tıslayan sesimle. Kedi pozisyonuna geldim ve kendimi onun üzerine atlamaya hazırladım. "Ailenin kim olduğunu unutabileceğini mi sanıyorsun James Marin? Babanın sana neler yaptığını unutabileceğini mi sanıyorsun? Babanın kim olduğunu asla unutamazsın, ve asla kendi kanından olan birini hiçe sayamazsın."
Kaskatı kesilen suratı kasılmaya başladı. Öfkelenmişti ve öfkesinden kuduruyordu, bunu fark etmemek için salak olmak gerekirdi.
"Baban anneni öldürmek için elinden geleni yaptı, senin ellerini piyanoya sıkıştırıp her türlü işkenceyi yaptı. Bu çocuk sen değil misin James Marin? Eaton Heed senin baban değil mi? Yıllarca davası süren ancak her seferinde kefaletle çıkan?" Tıslayarak James'e yaklaştım. Gözlerinden ateş fışkırıyordu.
"Seni kurtarabilirdim." Dedim. "Bana şans verseydin seni kurtarmak için elimden geleni yapardım, sana her şeyi unutturabilirdim, geçmişinden kurtarabilirdim. Ama. Sen beni geçmişine ekledin James, seni öldürmek için can atan insanların içine."
"Kes sesini." Diye hırladı.
"Canın acıyor." Dedim. "Kim olduğunu bilmem canını acıtıyor. Çünkü beni önemsiyorsun, seni daima o arkadaşım olarak hatırlamamı istiyorsun. Ama olmayacak." Tişörtümü kaldırıp karnımdaki 6 kılıç izini gösterdim. "Günümüzde sadece yaratılan eserler dikkat çekerken..." Durup devam ettim. "Sanatçıyı kim önemser?"
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum kısa olduğu için özür dileriim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon Kızı
FantasiGözlerimi açtığımda tanımadığım bir ortamda, sedye gibi ama hasırdan yapılmış bir yatakta yattığımı fark ettim. Kafamı yataktan kaldırdım. Hasır olmasına rağmen yumuşacıktı ve kemiklerimi dinlendirmişti. O an aklımda tek bir düşünce vardı; ben kimdi...