PK~17

3K 195 6
                                    

"Hermes Kulubesindekilerle konuştum. Yeni melezin onlarla kalmasına izin veriyorlar." dedim Kherion'un odasına girerek.

"Tamam, melezi, kontrol edilmesi açısından su perileriyle beraber sağlık evine gönderdim. Biliyorsun bu durumlarda kimseye güvenilmiyor." dedi bana cevap olarak.

Haklıydı. Ben James'e güvenmiştim de nolmuştu?

Onaylarcasına bir ses çıkardım.

"Jessica biliyorum zor günler yaşadın ama melezleri tersleme." dedi Kheiron. "Onlar seninle arkadaş olup kendilerini korumak istiyorlar."

"Melezleri terslemiyorum." dedim. "Sadece... Uzak duruyorum, yakınlık sağlamıyorum."

"Tamam." dedi Kheiron.

Tam kapıdan çıkacakken aklıma gelen fikirle geri Kheiron'a döndüm.

"Gelen melezin adı neydi?"

"Percy." dedi. "Niye sordun?"

"Merak ettim." sonra da kapıyı açıp dışarı çıktım.

"Çok solgunsun." dedi Ian sırıtarak. "Dün seni yendiğim için mi?"

"Hiçte bile." diyerek savunmaya geçtim. "Olay olmasaydı ben yenerdim."

"Ama yenemedin." dedi alay kokan bir sesle.

"Sen de yenemedin." dedim ve dil çıkardım.

"Bak bak." dedi Ian. "Baya cesaretlenmişsin sen. Unutma kafanın tam tepesine bir yıldırım indirebilirim.

"Unutma." dedim. "Bende bir tsunami yaratıp seni içine çekebilirim."

Dediğime güldükten sonra yürümeye başladık. Kantinin önünde durunca kendime bir karışık tost aldım. Yanında da portakal suyu.

"Şu yeni gelen meleze dövüşmeyi öğretmem lazım. Görüşürüz." dedim Ian'a ve yokuşu çıkmaya başladım.

***

Yaklaşık yarım saattir anlattığım hareketi öğrenemeyen Percy sinirlerimi hoplatmıştı.

"Bak şimdi." dedim sakin olmaya çalışarak. "Sağlaksan kılıcı sağ elinde tutacaksın. Sol elini üstüne kapatacaksın. Vurmaya çalışırken de elini aşağı doğru yan kaydırıp savuracaksın. Aynen böyle." Kılıcı tutup anlattığım hareketi yaptım.

Percy'de denedi ama beceremeyince oflayıp yere oturdu. Vücudu titremeye başlayınca eğilip "İyi misin?" diye sordum.

Kızarmış gözleriyle bana baktı. "İyi gibi mi görünüyorum?"

Derince ofladı sonra da bana döndü.

"Daha dün evimde mutluydum, şimdiyse kim olduğunu bile bilmediğim bir tanrının oğlu olduğumu öğrendim. Başıma gelmeyen kalmadı. Bak halime ne kadar beceriksizim. Kimin oğluyum ben? Abuk sabuk bir tanrının oğlu olduğum kesin. Kendine bak Poseidon'un kızısın ve başarılısın. İlk günden göreve çıkmışsın. Ben bir ömür beklesem beceremem."

Onu yatıştırmak için ağzımı açacağım sırada bana izin vermeden ayağa kalktı ve hışımla üzerindeki zırhları çekip attı. Sonrada yokuş aşağı koşmaya başladı.

Sinirle ofladım. Derdimin James'i bulmak olması gerekirken uğraştığım konular sinirimi bozuyordu.

Kulübeme girdim ve hızla duş alıp üzerime rastgele kot pantolonla tişört giydim. Saçlarımı kuruması için açık bıraktıktan sonra çalışma masama oturdum ve James'in son bir haftada gittiği yerlere baktım. Başıma gelen olaydan sonra Poseidon'un izniyle James'i takip etmesi için su perilerini görevlendirmiştim.

En son kayıtlara göre Karanlık Mağarası'na ziyarete gitmişti. Daha sonra çıkış yapmamıştı.

Kaşlarımı çattım. Bir haftadır mağarada ne yapıyordu? Bir anda beynimden şimşekler çaktı. Karanlık Mağarası canavarlardan kaçan melezlerin sığındığı mağaraydı. Diğer ucu Melez Kampı'na açılıyordu.

Hızla sandalyemi ittirip dışarı çıktım ve kapıyı çarparcasına kapatıp Kheiron'un evine koşmaya başladım.

James Melez Kampı'ndaydı.

Poseidon KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin