Gemi Kanada limanına yanaşırken ileriden Percy el sallayıp bana doğru gelmeye başladı.
Gemiyi limana yaklaştırıp indim ve gemiyi bağladım. İçeriden çantamı alıp Percy'nin yanına gittim.
"Hoşgeldin." Dedi bana ve sarıldı.
"Hoşbuldum." Dedim bende ve kollarımı boynuna doladım.
"Parayı getirdin mi?" Dedi ayrılınca.
"Evet, ama niye bu kadar önemli."
"Burada sığınak gibi bir yer var. Mitolojik yaratıklar düşmanlarından saklanıyor genelde."
"Orada mı saklandın?" Dedim şaşkınca.
"Ben değil, diğer melezler."
"Hiç melez bulamadığını söylemiştin." Dedim gülerek.
"Hayır hiç melez bulamadım demedim. Kampa getirilecek hiç melez yok dedim." Dedi.
"Melez olduklarına inanmıyorlar değil mi?" Dedim.
Kafa salladı.
"Şu an 4 melez buldum ama burada 1 tane daha olması lazım."dedi.
"Tamam. O zaman kalan melezi arayalım ve onu bulup bu yerden gidelim."
"Anlaştık. Yanlız bil diye söylüyorum. Arabayla yol 4 saat sürüyor."
"Ne!?"dedim şaşkınca. "4 mü?"
"Tamam sakin ol." Dedi gülerek. "Şaka yaptım. Yarım saatlik yol. Yani bizim sorumlu olduğumuz kısım zaten küçük bir yer. En uzun mesafe 40 dakika zaten. Kuzey doğu kısmı güvenli bölge. Kısaca girmemize gerek yok. Aynı şekilde bir melezin girmesine de gerek yok."
"Güvenli bölge dediğin?"
"Of kızım iyi misin? Kısaca oraya baktım ve kimse yok. Şakadan anla biraz."
"Tamam ya." Dedim.
Beraber yürümeye başladık.
"Al şu çantayı taşı." Dedim çantayı uzatarak.
"Niye?" Dedi çantaya bakarak.
"Yoruldum çünkü." Dedim ve çantayı eline verdim.
Çantayı alıp omzuna astı.
"Öncelikle," dedi ve durup nefes aldı. "Batıdaki şehir festivaline gidiyoruz."
"Orda bulamazsak sonra nereye?"
"Bu bir seçenek değil." Dedi.
"O niyeymiş?" Dedim ayağımla sırtına vurup hafifçe ittirdim. "Önümde yürüme, ya da hızlı yürü."
Güldü ve yanıma geldi. "Saat öğleni geçti, ve bu küçük sahil şehrinde herkes öğlen, özellikle de böyle bir havada dışarı çıkmak ister. Festivalde en güzel fırsat."
"Belki asosyel bir melez arıyoruzdur." Dedim.
Ben gayet ciddi şekilde olsamda Percy bu soruma güldü.
"Hiç bir melez asosyel değildir. Sadeca yanlız takılırlar."
"Ama takılırlar." Dedim gülerek.
Gülerek onayladı ve elimi tutup beni sağ sokağa çekiştirdi.
"Elimi tutma." Dedim. "Cidden çok utanç verici. Ben kamp lideriyim." Dedim.
Kahkaha attı ama elimi bırakmadı.
"Burayı nasıl o kadar iyi biliyorsun?" Dedim.
"Daha önce burada yaşamıştım." Dedi.
"Annemle mi?" Dedim. "Yani, annemizle mi?"
"Poseidon da vardı." Dedi sessizce dönüp tepkime baktı.
Percy'nin ne kadar şanslı biri olduğunu düşünmeden edemedim.
"Üzgünüm." Dedi. "Bunu söylemem aptalcaydı."
"Senin suçun değil ki." Dedim. "Neyse boşver. Nerede yaşamıştınız?" Buradan biraz ileride istersen sonra gösteririm ama önce melezi bulalım."
"Olur." Dedim.
"Bende Kanada'da yaşamıştım." Dedim. "Üvey ailemle. Ama bu tarafta değil. Ülkenin en kuzeyinde. 5-6 yaşında küçük çocuktum ama ne kadar soğuk olduğunu çok net hatırlıyorum. Küçük bi evimiz vardı. Kalorifer olmasına rağmen evin içindeki 2 soba hep yanardı ve Mary bana hep 3 tane hırka giydirirdi. Kafamda daime bere ve kar pantolonu olurdu. Gece bile onlarla uyurdum. Jan de bazı geceler hava çok daha soğuk olduğu zamanlar gelip beni yatağımdan alır Mary ile kendisinin arasına yatırırdı. Sabah kalkınca aşırı terlemiş olurdum ve Mary önce beni sıcacık bir banyoya sokar sonra da sobanın üstüne astığı sıcacık kıyafetleri giydirirdi. Kısaca evin içinde penguen gibi gezerdim. O eve taşındığımızda 4 yaşından küçüktüm ve beni kat kat giydirdikleri için 6 yaşına kadar yalpalayarak yürümüştüm ve koşamıyordum. Sonra şu an kaldığımız eve taşındık."
Percy dikkatle dinledi. "Jan ve Mary üvey ailenmi?" Gibi bir soru sormasını bekledim ama sormadı. Cidden zekiydi. Hikayem bittiğinde güldü.
"Penguen ha?"
Bende güldüm. "Bu iş bittikten sonra Sunders'ları ziyarete gitmek istiyorum. Gelmek ister misin?"
"Olabilir." Dedi.
"Hatta belki onların yanında biraz kalırız. Orada okula bile gidebiliriz. Çok iyi insanlardır. Hatta belki kampa dönmem bile. Artık görev olacağını bile sanmıyorum. Yani uzun süre olmaz. Olsa da bana ihtiyaç olmaz, bir sürü melez gelmiş olacak. Eski hayatıma geri dönebilirim. Yeni arkadaşlar edinirim. Hatta belki-"
"Bi dakika." Dedi Percy ve aniden durdu.
Şuan bomboş olan geniş sokağın yan sokağına doğru baktı Percy.
Bende dikkattle sesleri dinledim. Bir böğürme duyuldu. Artından pat pat pat. Birbirimize baktık.
Ardından sokağın kenarına geçip diğer sokağa baktık. Ve 3 minator hızla sokağın diğer tarafında gözden kayboldu.
İkimiz birden hızla koşmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poseidon Kızı
FantasíaGözlerimi açtığımda tanımadığım bir ortamda, sedye gibi ama hasırdan yapılmış bir yatakta yattığımı fark ettim. Kafamı yataktan kaldırdım. Hasır olmasına rağmen yumuşacıktı ve kemiklerimi dinlendirmişti. O an aklımda tek bir düşünce vardı; ben kimdi...