PK~8

6.1K 284 7
                                    

Multimedia Jessica :D Karakterlerke ilgili tavsiye veririseniz çok sevinirim. Okuduğunuz için saolun.

Bir düzeltme yapmaya karar verdim. James ve Jessica 13 yaşında olarak biliniyordu ama yaşları 15. Hikayeyi ona göre yazacağım. Annabeth de 13 buçuk gibi bir şey oluyor.

Annabeth

Hayatım kısa bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı.

Babam...Athena...8 yaşında evden kaçmış olmam...kamp.

Ve o an durdum. Napıyordum ben? Kamp, yuvam yıkılmak üzereyken acıklı bir sahneye bağlamış ve ölüme çoktan inanmış gibi hayatımı mı düşünüyordum?

"Bu sen değilsin."diye mırıldandım kendime. "Senin yüzünden gemidekilerin başı derde girmiş olabilir. Onları sen kurtarabilirsin." kendimi düşünmeye zorladım. 2 dakika geçmeden yere yapışmış olurdum.

Düşün...Düşün...Düşün...

Buldum.

Hızla üzerimdeki geniş tişörtü çıkardım. Hayatımda ilk defa atlet giymiş olmama şükrettim. Tişörtü dişlerimin arasına sıkıştırdıktan sonra saçımdaki 2 topayı çıkardım ve hızla tişörtün kol altlarından geçirdim. Daha sonra tokaları bileklerime doladım. Yaptığım mini paraşutün işe yaramasını ummaktan başka şansım yoktu. Düşüşümü tam engellemeyecekte olsa yavaşlatmasını umuyordum.

Teorim gerçekleşmeye başladı. Alçaldıkça yavaşlıyordum ama tamamen yavaşlayıp yere yumuşak bi şekilde basmama ihtimal yoktu. Yere çakılmama çok az kalmıştı.

4

3

2

1

"AĞĞ." paraşutüm elimden fırlayıp gitti ve kafamı taşa çarptım onun dışında beklediğimden daha yumuşak bir iniş olduğu kesindi. Yere omuz attığımı saymazsak.

Tişörtümü üzerime geçirmek için yanına koştum ama çamura batmıştı. "Lanet olsun." Belki yıkayacak bir yer bulurum ümidiyle koluma taktım. Kenara fırlamış olan, kemerimde taşıdığım hançeri ve ipi elime aldım. Ne diye taşıyordum ki ben bunu?

Yinede ikisini de kemerime sıkıştırdım ve napacağımı düşünmeye başladım. Ufukta denizi görüyordum yani o taraftan gelmiş olmalıydım. Çaresizce o tarafa yürümeye başladım.

---

Jessica

O kadar çağresiz hissettim ki kendimi, yere oturup ağlamaya başladım.

James ise soğukkanlı bir şekilde etrafa bakıyordu.

"Jess, yemek yiyelim sonra ko-"

"NE YEMEĞİNDEN BAHSEDİYORSUN SEN HA? ANNABETH CHASE BİZİ KORUMAK İÇİN ŞU AN KENDİNİ FEDA ETTİ. ŞU ANDA ÖLM-" sinirden elim ayağıma dolaştı. Yemekte nerden çıkmıştı şimdi?

"O KELİMEYİ SAKIN SÖYLEME." diye bağırdı James. "O kelimeyi sakın söyleme. Hepsi benim suçum." diye mırıldandı sessizce. Ve arkasına dönüp kamarasına girdi.

"Ahh! bir bu eksikti." dedim ve yanımdaki sandalyeye hızla tekme attım. Sonra da koşarak James'in peşinden gittim.

Kapıyı tıklatarak içeri girdim.

Yatağına uzanmış tavana bakıyordu.

"James, hiç biri senin suçun değildi? Senin suçun olacak hiçbir şey yapmadın."

Cevap gelmedi.

"Bağırdığım için özür dilerim. Sinirlerime hakim olamama hastalığım var. Çok çabuk sinir krizi geçiririm. Çok özür dilerim. Seni kırmak istemiyorum çünkü tek arkadaşım sayılırsın. Kampa gelmeden önce hiç arkadaşım yoktu. Ama sen bana yardım ettin ve hâlâ yanımdasın. Sana güveniyorum James lütfen..." gözümden yaşların akmasına izin verdim. "Lütfen sende beni bırakma. Yine kaybeden olmak istemiyorum."

"Bende özür dilerim Jessica. Seni kırmak istemedim ama bana güvenme. Kimseye güvenme Jess. Ben ne olursa olsun Ares'in oğluyum. Güven olmaz." 32 diş sırıtınca bende istemsizce gülümsedim. "Kardeşini bulacağız, Olimpos'a haber vereceğiz ve savaş çıkmadan,işler karışmadan bitecek. Anlaştık mı?"

"Anlaştık."dedi dış sesim oysa iç sesim 'işler daha ne kadar karışabilirdiki' yi düşünüyordu. Yine tartışmamak adına sustum ve birlikte kalkıp yemek yemeğe gittik. Belkide haklıydı, kafamı dağıttıktan sonra düşünebilirdim.

Poseidon KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin