19

242 36 21
                                    

  Roseanne ile olan konuşmamızdan bu yana tam bir hafta geçmişti, bu süre boyunca dediği gibi onu aramamıştım fakat kalbinin halen daha kırık olduğunu biliyordum. Düşündüm aynı şeyi o bana yapsaydı nasıl hissederdim diye. Yüzüne bile bakmazdım bir daha. Roseanne ise insaflı davranmıştı. 

"Jisoo!" Tanıdık gelen ses ile sırtımı yasladığım sandalyede doğruldum. "Roseanne?"

"Konuşacaklarımız var."

  Şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak ona yanımdaki boş sandalyeyi gösterdim. "Tabi, tabi. Otursana."

  Çantasını masaya bıraktı. "Direkt konuya gireceğim, buraya seni affettiğimi söylemek için falan gelmedim. Hamileyim."

"Ne?"

  Açık kaldığının yeni farkına vardığım ağzımı kapatarak yutkundum. Hamile? Roseanne hamile mi? "Ne-ne diyorsun?"

"Hamileyim. Dün test yaptım ve sonuç, üç haftalık hamileyim."

  Beynim allak bullak olmuştu. Kelimelerimi toparlayamıyordum. "Ne hamileliği?"

  Yüzüne, sadece başka birinin beynini karıştırmaya çalıştığı o nadir anlardaki ifadeyi takmıştı. "Yoongi'den hamileyim Jisoo."

  Algılayamıyordum, ne demek istiyordu anlamıyordum. "Eee ama sen bu kadar şok olduysan, kim bilir Yoongi'm ne kadar şaşıracak."

  Şokla suratına bakmaya devam ettim, Roseanne bu kadar ileri gidemezdi, bu kadar acımasız olamazdı. 

  Fakat bu onun umurunda olmadı. Yaptığından haz alan bir ifadeyle sandalyesinden kalktı ve beş dakika önce masaya bıraktığı çantayı geri koluna taktı. "Aaa, ama üzülme bak kız olursa adını Jisoo koyarız söz veriyorum."

  Ve beni titreyen halimle baş başa bırakarak Express'den dışarı çıktı.

  Ve beni titreyen halimle baş başa bırakarak Express'den dışarı çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


trouble! series: delayed distress  [les panic] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin