50

157 26 33
                                    

tam 885 kelimelik bu uzuun bölümün hatırına sizden bolca yorum bekliyorum ❤



Dün olanlardan beri kafam çok karışıktı.. Normaldi tabi hiç tanımadığım bir adam bana benimle evlenmek istediğini söylemişti.

  Aramalı mıydım?

  Hayır.

  Arayacaksam ne zaman aramalıydım? Şimdi?

  Of.. 

  Yatakta bağdaş kurmuş otururken aklıma telefonumu dünden beri elime almadığım geldi. Adam odadan çıktıktan sonra ben de çıkmıştım ve Shuhua'nın arkamdan bağırmasına kulak asmadan çantamı alıp eve dönmüştüm. Yoongi ortalıkta yoktu. Kesin o öptüğü kızlaydı..

  Bacaklarımı yataktan sarkıttım ve odamdan çıkarak dün nereye koyduğumu hatırlamadığım çantamı aramaya başladım.

  Oradaydı, mutfak kapısının yanındaki şifonyerin üstünde. Telefonumu uçak modundan çıkardıktan sonra tam elli cevapsız arama ve onlarca mesaj olduğunu görmüştüm. Aramaların otuzdan fazlası Yoongi'dendi, kalanlar ise Lisa ve Shuhua'dan. Mesajların hepsini Yoongi göndermişti, nerede olduğumu merak ettiğini ve nasıl olduğumu soruyordu.

  Sanki çok umurundaydı.

  Telefonumu şifonyerin üzerinde bırakıp giriş kapısının yanındaki boy aynasının önünde durduğumda tam anlamıyla perişan gözüktüğümü fark ettim. Dün temizlemeden yattığım makyajım bozulmuştu ve tıpkı yediği çileği yanaklarına bulaştırmış panda gibi görünüyordum. Yapılı saçlarım yastığa sürtündüğü için kırılmıştı ve elektrik çarpmış gibi görünüyordu. 

  Ve benim hiç kendimi düzeltecek halim yoktu. Sonuçta evdeyim, kim görecek ki?

  Boş vererek salona ilerledim. Kendimi en sevdiğim yumuşak puf koltuğuma bıraktığımda birden gözüme duvarda duran çerçevelenmiş fotoğraf çarptı.

  Yoongi ile öpüşürken çekilmiş fotoğrafımız. Onu oraya asalı bir hafta falan olmuştu ve şu an ise onu indirmek istiyordum.

  Tanrım. Ayağa kalkmak için fazla üşengecim.

  Koltukta iyice yayıldığımda henüz bu rahatlığın tadını yeterince çıkaramadan zil sesi kulaklarımı doldurmuştu. Oflayarak koltuktan kalktım ve odadan çıkmak için adımımı atarken ani bir hamle yapıp ilk önce Yoongi ile olan fotoğraf çerçevemizi asılı olduğu yerden çıkararak öylece yere bıraktım. Tiz bir ses yayılmıştı odaya, cam ve çerçevenin kırılma sesi.

  Oh olsun.

  Bir kez daha çalan zil sesiyle dış kapıya doğru koştum ve kapıyı açtım.

"Merhaba Jisoo."

  Oydu. Adını hatırlayamadığım adam.

  Kapıda gerileyerek yüzüne baktım. "Sen.. Ne işin var burada? Evimi nasıl buldun?"

  Gülümsedi ve cevap verdi. "Sakin ol, sapık değilim. Dün gece seni taksiye bindirdikten sonra ben de evime gittim. Tesadüf işte, evlerimiz çok yakın bu yüzden gittiğim yolda önümde hep senin bindiğin taksi vardı. Burada indiğini görünce evinin burası olduğunu düşündüm."

  Boş surat ifademle adama bakmaya devam ediyordum. Ve sonra aklıma iğrenç göründüğüm geldi. Hızla arkamı döndüm ama sorulardan kurtulamamıştım. "Bir sorun mu var?"

"Hayır yok!" Kapıyı çat diye yüzüne kapadıktan sonra hızla banyoya koştum.

  Yüzüm iğrençti! 

trouble! series: delayed distress  [les panic] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin