Ji Won eve geldiğimiz gibi uzun saçlarımdan tutarak beni bir eşya gibi kocaman odanın bir köşesine fırlatmıştı. "Ne demek evlenmeyeceğim? Oyun mu sanıyorsun bu işi?"
"Duydun işte seninle evlenmeyeceğim bana bunları yaşatamazsın!"
O adam.. Resmen bir şeytana dönüşmüştü son bir haftada. Beni bu lanet eve hapsetmişti ve dışarı çıkmamı yasaklamıştı. Hiçbir şey yapamıyordum, ne birini arayabiliyordum ne de balkona çıkabiliyordum.
Bir haftadır bu gece ilk kez dışarı çıkmıştım, beraber bir davete gitmiştik ve.. Orada ne zaman evleneceğimizi soran insanlara daha erken olduğunu söylemiştim.
Eve dönerken, arabadaysa onunla evlenmeyeceğimi söylemiştim. Bu onu fazlasıyla kızdırmıştı.
"Sana bunları yaşatamam öyle mi? Ne yaşatıyormuşum sana güzelim?" O korktuğum ses tonuyla üstüme gelirken sağ tarafımda duran masadan destek alarak ayağa kalktım. "Dokunma bana!"
Bir iki adım gerilediğinde ayağıma kadar gelmiş olan kaçma şansını kullanabilmek için koşmak istemiştim. Sadece istemiştim. Çünkü daha ilk adımımı bile atamadan Ji Won büyük elleriyle saçlarımdan yakalamıştı.
"Seni orospu.. Kimden kaçıyorsun lan sen?!"
Bedenimi kucağına alarak yatağa bıraktığında sağ elini ısırdım, belki kaçabileceğimi düşünmüştüm.
Fakat bu sadece onu daha fazla sinirlendirmişti. İki elimi de tek eliyle başımın üstünde sabitleyerek o iğrenç dudaklarını dudaklarıma değdirdi ve kendini geri çekti. "Evlenene kadar bekleyemeyeceğim."
İma ettiği şey kafa dank ettiğinde tüm gücümde o iri cüssesini abandığı üstümden ittirerek yataktan devrilmesini sağlamıştım. Birkaç saniye gücüme şaşarak olduğum yerde kaldım.
Sonra bulunduğum durumu hatırladım. Yataktan çıktım ve odanın kapısını açarak ardıma bile bakmadan evden kaçmıştım.
Fakat unuttuğum bir şey vardı.
Burası dağ eviydi, anayola en yakın mesafe bile kim bilir kaç kilometre ilerideydi..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.