00.06

986 93 94
                                    

İyi okumalar dilemek ve vote istemek bir de yorum istemek.
&---&

Masada ölü bir sessizlik vardı. Lokmaları ağır ağır çiğneyişim ve Taehyung'a yalvaran bakışlarımla okula gitmek istemediğimi söylemeye çalışıyordum. Bir öpücüğün bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Tamam iki...

" Çıkalım artık. "

Taehyung ayağı kalkıp koltuğa bıraktığı çantasını kaptı. Ben de zoraki hareketlerle çantamı alıp kapıya doğruldum. Çerçeveli gözlüklerinin arkasındaki gözlerini elindeki telefondan çekmeyerek, " İyi dersler, " dediğinde dışarı çıkmıştık bile. Normalde okula yürüyerek gidiyorduk dün geç kaldığım için ilk defa otobüse binme şansım olmuştu ve bence çok daha iyiydi.

Hiçbir şey demeden güneşli havanın altındaki açık yeşil yapraklı ağaçların arasından yürüyorduk. Taehyung düşünceli gibiydi. Kaşları hafif çatık yere bakıyordu. Göz ucuyla ona bakıyordum. Bana kısa bir bakış attıktan sonra cebinden telefonunu çıkardı ardından sırıttı. " Tam dört yüz yorum, " diye mırıldandı.

Gözlerimi devirdim. " Okulda yedi yüz kişi var zaten, " diye tısladım. Sanırım bu haberle ilgilenmeyen tek kısım daha buraya adım atalı birkaç ay olan birinci sınıflardı. Yanına daha çok yaklaşarak telefonuna baktım. Yorumlardan bir şey arıyormuş gibi telefonu yukarı sürükleyip duruyordu. Yerim denen kız hakkında yazılan bir yorumu gördüğünde yukarı kaydırmayı durdurdu birden bire. Yanındaki bana kısa bir bakış attı ve ben de ne yapacağımı bilemeyerekten ondan uzaklaştım. Yine başlamıştı. Karnımdaki sancı...

Sırtıma soğuk su dökülmüş gibi ürperdim. Mutsuzluğumun vücudumdaki yan etkileri bunlardı. Yüzümü asarak başımı sağıma çevirdim. Derin bir nefes verdim. " Sen daha önden git. Ben biraz geç geleceğim okula. "

Başını telefondan çevirmedi hiçbir şey de demedi. Sanki ben orada yokmuşum gibi telefonuyla uğraşmaya devam etti arada bir yola bakıyordu. Hiçbir onay işareti alamayaraktan karşıya geçmeye koyuldum. " Onunla konuşmayı unutma. Bu saçmalığa hemen bir son verin, " dedi gitmeden önce. Dudaklarım tek çizgi halini aldı. O yavaşça benden uzaklaşırken arkasından baktım.
Göğüsüm sinirle inip kalkarken çoktan karşıya geçip bir markete girmiştim bile.

" Bencil. "

İçecek reonunda bir limonata kapıp kasaya yöneldim.
Kendi çıkarı için bunu yapıyordu.  Okulda kendi adının karışmasından rahatsızlık duyuyordu sadece. Ben umrunda bile değildim. Benim hakkımda yazdıkları iğrenç şeyleri sadece okuyup geçiyordu tek derdi kendi ismiyle Yerim denen kızdı. Kasiyere ödeme yaparken gözlerimin dolduğunu hissettim. Marketten seri adımlarla çıkıp kendimi dışarı attım tekrar.

Ben de aptalın tekiyim. İki sarılmaya iki iyi geceler öpücüğüne kanan bir bebektim. Okulun biraz ilerisindeki parka yürüdüm. Bu saatte genelde herekesi işte veya okulda olduğu için sessiz ve sakin olurdu. Kuşların cıvıltısı tek canlılık belirtisiydi adeta. Güneş ışığıyla parıldayan ağaçların yaprakları toprağa sert tabakalar halinde yığılmış yeşil bir halı gibiydi.

Saatime baktım okul başlayana kadar burada duracaktım. Böylelikle okul bahçesinde ve koridorunda hatta sınıftaki gözler üzerimde olmayacaktı. Kısa bir süreliğine... Hem Mina ve Sana'nın beni görünmez M16'larla beklediğine emindim.

Dolan gözyaşlarım sonunda yanaklarıma hücum etmişti. Hiç kimse tek bir sebep varken ağlamazdı  birkaç şeyin birikmesi lazımdı. Bende de bardağı taşıran son damla bu olmuştu sadece. Ağlamama hıçkırıklar da eklenirken göğüsümdeki sarsıntı daha da şiddetlendi. İçimden lanetler okuyor küfürler savuruyordum.

CLASSIC LOVE || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin