00.15

446 40 13
                                    

Vücudundaki hiçbir şey hareket edemedi başta ama sonra bilinci yerine geldi.  Dünyada en çok arzuladığı şeye kavuşmanın  tutkusuyla ağır ağır hareket ettirdi dudaklarını.
Artık utanç yoktu sadece arzuladığı şeyin kıvılcımı vardı. Ellerini boynuna götürdü yüzünü daha çok bastırdı ağır ağır zevkini tada tada karşılık verdi yavaş ama sert. Taehyung tam anlamıyla üstündeydi o da ne yaptığının veya ileride ne yapacağının farkında mıydı orası muamma. O kısaca öpüp geri çekilmeyi planlamıştı ama Hana'nın yıllardı içinde biriktirdiği yoğun duyguları iyice katmamıştı hesaba.

Hana ellerini yumuşacık  koyu kahve saçlarında gezdirdi. Onca hayal edişin ardından gerçek olmuştu. Bu sefer gerçekten onun saçlarıydı. Onun saçları.  Az önce utancından küçülen bu minik  kızın  nasıl oluyor da zevkle saçlarını çekiştirip dudaklarını morartana kadar onu öpen bir canavara dönüştüğünü hayretler içinde kendine soruyordu Taehyung. Ama kimse ikisinin yeteri kadar memnun olmadığını söyleyemezdi. Taehyung istese geri çekilebilirdi Hana'nın aksine ama çekilmedi, ağırlığını daha çok verdi.

Vücutları birbirini daha fazla tanımaya başlamıştı ki Hana ters köşe yapıp aklını ilk kullanan kişi oldu. Duygularından arınmış ne yaptığını sorgular halde geri çekilmeyi başardı. Nefes nefese, şaşkınlık içinde.

" Oppa- Taehyung. " Bu haldeyken oppa demek ağzında acı bir tat bırakmıştı, iğrenmişti. İsmiyle hitap etmek daha normal kalıyordu şimdi. " Y-yeter bu kadar. " Elleriyle yatağa tutundu oturur pozisyona geçti Taehyung yana kaydı.  Mimiklerini görecek kadar iyi göremiyordu onu. Ne düşünüyor, nereye bakıyor, ne hissediyor? Yaptığı şeyden pişman mı acaba diye Hana'nın içine bir korku düştü. Çünkü hiçbir şey söylemiyordu belki de kendine içinden küfürler ediyordu şimdi Taehyung.

Sesinde uyusal bir korku vardı.  " Bunu yapmamalıydın. " Suçun kendisinde olmadığını dile getirmeye çalışıyordu. Onu öpen Taehyung'du.

Hala ses yok. Hana gittikçe korkuyordu. Sonunda bir şeyler demesi gerektiğini yeni fark etmiş gibiydi Taehyung. " Ben... Özür dilerim. İyi geceler, özür dilerim. Bunu yapmamalıydım, " diyerek bir şeyler geveledi. Kapıdan kilit sesi duyuldu ardından Hana yalnız kaldı. Böyle bir durumda kim olsa şimdi Hana'nın yaptığı gibi sessizce ağlardı.

***
Saat yediyi kırk beş geçiyordu.
Jungkook kapının önünde durdu soluk soluğaydı. Kapıyı çaldı. Ellerini dizlerine koymuştu. Kapı açıldı. Heyecanla başını kaldırdı. " Hana, " diyebildi sadece. Göğüsü hızlıca inip kalkıyordu.

" Gitti, geç kaldın. " dedi Taehyung umursamaz bir tavırla. Hana çoktan gitmişti Jungkook'a haber vermeden.

Jungkook'un yüzü hayal kırıklığına bulandı adeta. Birkaç küfür savurdu arkasını döndü. Onunla konuşmalıydı ne olursa olsun konuşmalıydı. Ona kırgın gitmemeliydi. Günlerdir planlıyordu bunu ama gideceğini daha erken öğrenseydi belki de gitmesine engel bile olabilirdi. " Hepsi senin yüzünden. "  Baştaki ağlamaklı tavrı gittikçe sert bir öfkeye bıraktı kendini. Taehyung tek kaşını kaldırdı. " Senin de yüzünden. Yeri bana her şeyi anlattı. "

" Tabii Yeri söyledi. " Başını salladı sinirle vücudunu dikleştirdi.
" Hana senin yüzünden o kadar göz yaşı döktü ki. Bir gitme diyemedin mi? Ah, niye diyeceksin ki sen zaten başından beri ondan kurtulmak istiyordun değil mi? " Sesi tüm sokağı dolduruyordu. Sinirden köpürüyordu adeta. Şanslıydılar ki Taehyung'un annesi Hana'ya uçağa kadar eşlik etmeye gitmişti.

Taehyung başını sinirle salladı, gözlerini devirdi tam kapıyı suratına kapatacaktı ki Jungkook eliyle durdurdu. " Hana'nın seni sevdiğini bile Yeri'den öğrendin. Sen gördüğüm en aptal insansın!" Geri çekildi Taehyung da kapıyı kapatmadı. Jungkook seyrek geçen arabalı yola baktı. Sanki başkasıyla konuşuyordu. " Her yanıma gelişinde en az bir kere senin hakkında konuşup onu nasıl üzdüğünü, nasıl kırdığını anlattı hep. Nasıl bu kadar acımasız olabiliyor- "

" Kes sesini artık! Hana ne kadar acı çekiyorsa ben de o kadar acı çekiyorum. Hana'yı ne kadar kırdıysam on katı kadar Yeri kırdı beni! Ne yapayım, söyle ne yapayım. Siz Yeri'yle gözümün önündeyken nasıl acımasız olmayayım ha? Aynısını yapmak istiyorum, aynı acıyı başkası da çeksin istiyorum! Oldu mu? Şimdi siktir git buradan! "

Kapı sertçe yüzüne kapandı. Sokak bu sesle yankılandı adeta. Jungkook ne yapacağını bilemedi kapıya sinirle bir tekme geçirdi.  Orada öylece kaldı, baştan aşağıya evi süzdü  ellerini beline koydu. Hana kendisine  kırgın gitmemeliydi hatta hiç gitmemeliydi. Telefonlarını da bir kez bile açmamıştı. Gideceğini bile söylememişti kendisine. Onun eksikliğinin bu kadar canını yakacağını anlamamıştı Jungkook. Sinirle, dolu gözleriyle ağır ağır evine yürüdü.

***
Yeri ellerini Jungkook'un omzuna koydu. Jungkook ona bakamayacak kadar yorgun ve mutsuzdu. Gideceğiniz kendisine söylememesi onu çok üzmüştü. Hâlâ omunla nasıl iletişime geçebileceğini düşünüyordu.

" Kook? İyi misin? "  Onun gülüşüne, konuşurken ara ara çıkarttığı tiz, küçük kahkahalarına kimse kayıtsız kalamazdı. Hele ki Jungkook hiç kayıtsız kalmazdı ama şu anki olağanüstü  durum için  Yeri'yi gerçekten gözleriyle görememesi gerekiyordu. Yeri'nin en sevdiği şeylerden ilgi göstermeyen bir erkeğin  ilgisini üzerine çekmeti. Şu an Jungkook'u bu yüzden daha çok istiyordu ya.

Yeri'ye döndü Jungkook, gülümsemeye çalıştı. Yeri dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildi. Gözlerine baktı Jungkook'un, Gözlerinde bir şey arıyordu.  Bir kedinin  yakalayıp yiyeceği  fareyi arıyormuş gibi bir şey arıyordu gözlerinde. Ve ne yazık ki bulamadı. Bulamaması onu üzmemişti aksine heyecanladırmıştı, tam elinden kayıp giden bir şeyi tekrar sımsıkı tutmak, tekrar ona sahip olmak. Yeri bunun için yaşıyordu.

" Jungk~ook! Neyin var diyorum sana? " Yakasını çekiştirdi hafifçe.

" Yorgunum sadece Yerim. "

" Ben mi yoruyorum seni? " Gözlerinin içine bakıp gülümsedi, Jungkook da aynı şekilde. Başını hayır anlamında salladı az sonra gerçekten yorgun olduğunu belirtir bir şekilde başını geriye, yatağının bir köşesine yasladı. Donuk gözleriyle tavana baktı. Yeri de başını omzuna koydu. Jungkook omzundan yüzüne dökülen kahverengi saçları yavaşça öptü. Öptü, öptü, sonunda Yerinin yüzüne yaklaştı. Belinden tutup dudaklarına yapıştı. Yatağın tam ortasına geldiler nazikçe yatağa bıraktı Yeri'yi.
Jungkook Yeri'yle birçok kez sevişmişti ama bugün ilk kez farklı bir şey denemeye karar verdi. Gömleğinin düğmelerini teker teker açan kızın dudaklarından ayrıldı boynuna küçük bir öpücük kondurdu ardından kulağına yaklaştı.

" Işıkları kapatalım mı? "








CLASSIC LOVE || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin