00.04

790 88 39
                                    

Min@: Hana iyi misin

Min@: neredesin

Min@: Sana ağladığını söyledi

Cevapsız sesli arama

Min@: Cevap ver endişeleniyorum

***
[SABAH]

Gözlerimi ağır ağır açarken elimi ağzıma götürüp esnedim. Mırıldanarak diğer tarafıma dönüp komodinin üzerinden telefonumu aldım ve kısılmış gözlerimle saate baktım. Okula geç kalacağımı fark ettiğimde üzerimdeki uyuşukluk bir anda kaybolup yerine telaşı sürükledi.

Ayağı fırlayıp banyoya koştum yüzümü yıkayıp dişimi fırçaladım. Aklıma dün gece olanlar geldi. Elimi belime koyup gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim. Çok utanıyordum. Aklıma geldikçe yerin dibine giriyordum. Her şey çok karışıktı ve bu duygusal olarak beni uçuruma sürüklüyordu. Tuvaletteki olanları düşündükçe içimde saf bir öfke filizleniyor, barın üst katındaki yaşadıklarımı düşününce kalbim tüm vücudumu uyarıp kan akışımı hızlandırıyordu. Her yönden berbat bir gündü. Hiçbir ayrıntısını hatırlamak istemeyeceğim bir gündü.

Daha fazla dikilmeden giyinip aşağı indim. Mutfkta sadece annem vardı. Meyveli çay içip telefondan bir şeyler okuyordu. Beni fark ettiğinde gülümsedi. " Geç kalktın. "

" Neden acaba, " diye mırıldanıp dolabı açtım ve ağzıma bir şeyler tıkmaya başladım.

" Seni görmedi değil mi? " Elimdeki meyve suyu şişesini sıktım istemeden.

" Hayır, " dedim düz bir sesle. İçimde sakladığım öfke ve kırgınlık kısa süreliğine gün yüzüne çıkmıştı.

" Güzel, eğlendin mi bakalım? " Tek kaşını kaldırıp gülümsedi. Tipik anne tavırları işte. Omuz silkip başımı olumsuz anlamda salladım. Yaslandığım tezgahta, " Bir dahakine Taehyung oppayı dinlesem daha iyi olacak sanırım, " diyiverdim. Telefonumdan saatime baktım.

" Ben çıkıyorum, hoşçakal. " Onu yanağından öptüm ve dış kapıya koşuşturdum.

" Dikkatli ol. "

Otobüs durağına doğru yürürken dün geceden beri ilk defa telefonumu kurcalyabilmiştim. Mina'dan gelenleri görünce büyük bir suçluluk duygusu hissettim. Onlara hiçbir şey söylemeden eve gitmiştim. Taehyung'un beni göreceği korkusu ve Jungkook'la olanlardan sonra erken ayrılmak zorunda kalmıştım.

özür dilerim birazdan okuldayım konuşuruz yazıp gönderdim ve
otobüse binip kafamı cama yaslandım. İlkbahardaydık. Hava güneşliydi ve kiraz ağaçları yolları renklendiriyordu. Film şeridi gibi geçen ağaçları, insanları, dükkanları seyrettim. Kiraz ağaçları sayesinden her şey bulanık pembe gibi görünüyordu. Gözlerimi ağır ağır kırparken Jungkook'la olan konuşmalarımızı düşündüm. O anlık verdiğim kararın başıma neler açacağından bihaberdim, kötü bir şey olduğunu biliyordum. Bugün onunla konuşup böyle bir şeyi yapamayacağımı söylemeliydim.

Bu aptalcaydı.

Okula vardığımda dersin başlamasına beş dakika vardı. Eminim kahvaltı zamanımdan kesmeseydim yetişemezdim. Bahçeden hızlıca girişe yöneldim. Adımlarım küçük takırtılar halinde kulağımda yankılanıyordu. Etrafta neredeyse öğrenci yoktu. Çok geç olmadan sınıfıma yöneldim.

***
Korkan gözlerle bahçede onu aradım ama yoktu ve sınıfı karşı binada olduğu için oraya gidemezdim Taehyung'u görmek hiç ama hiç istemiyordum. Geç kalıp okula onunla gelmediğime şükrediyordum. Jungkook'la çıkışta konuşmaya karar verdim böylelikle Mina ve Sana'yla kafeteryadaydım. Dirseklerim masanın üzerinde, başım da kollarımın üzerindeydi. Üzerimde inanılmaz bir hantallık vardı, esnedim.

CLASSIC LOVE || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin