"Jungkook lütfen..." dedim bıkkınca
"Yeter artık lütfen. Kavga ederek bir yere varamıyoruz, kalbinide kırmak istemiyorum lütfen git buradan." Kavga ederek, bağırarak ilerleyemeyeceğimizi fark ettiğimde elimden geldiğince huyuna gitmeye çalışıyordum ama nafileydi.
"Onda ne vardı?" Dediğinde anlamayarak ona döndüm.
"O betada ne vardı? Neden onunla nişanlıydın? Baskınlık hoşuna gitmiyor mu? bir betayı mı tercih edersin, ya da çok mu yakışıklıydı? hangi özelliğinden hoşlandın neden onunla nişanlandın?"
İnanamayarak kafamı iki yana salladım "Jungkook daha ne kadar saçmalamaya devam edeceksin?"
"Sen bana..." öfkeli ifadesi yüzünden bir an eksilmiyordu, aramıza koyduğum mesafeyi kapattı ve tekrar üzerime eğildi "tatmin edici bir cevap verene kadar durmayacağım."
Üstüme eğildiği an nefesimi tuttum ve arkamı dönüp salona ilerleyene kadar bırakmadım.
"Kızgınlık başlangıcında sarhoş bir alfa olduğunu varsayarak yaptığın evlenme teklifini görmezden geliyorum."
Salonda bıraktığı telefonunu ve araba anahtarını alarak yüzüne bakmadan ona uzattım.
"Seni öpmek istiyorum."
"Siktir, Jungkook sus artık." Az önce öfkeyle hırıldayan kendisi değilmiş gibi masumca sorduğu soruyla gülmeme engel olamadım. İkimizde dengesizdik.
"Az önce bana tuvaletin önünde, ben senin yağlı ellerini yıkarken evlenme teklifi ettin. Şimdide seni elimden geldiğince kovmaya çalışırken beni öpmek isteğini söylüyorsun." Sonunda bakışlarımı yüzüne çıkardım ama kıkırdamam devam ediyordu.
Suratı hala ifadesiz olsada elimde tuttuğum eşyalarını almak için yaklaşmıştı, ama almak yerine kaldırdığı ellerini belimin iki yanına sarıp, sertçe dudaklarıma yapıştı.
İlk saniye beklemediğim bu hareketle duraksasamda, ikinci saniyede ellerimdeki telefon ve anahtar yerle buluşmuş sanki her seferinde onu reddeden ben değilmişim gibi ensesindeki kısa saçları bulmuştu ellerim.
Bu hareketimi hızlı değerlendirdi, aldığı karşılıkla öpüşü vahşileşmiş sivri dişleri girmişti araya. Elleri belimden kalçama kadar okşayarak inmiş daha sonra kalçalarımdan tutarak havaya kaldırmıştı beni. Bacaklarımı beline sarıp hızına yetişmeye çalışsamda kendini kaybetmiş gibi görünüyordu.
Soluklanmak için biraz çekilmeye çalıştığımda hırıldayarak hala dışarıda olan dilimi yakalamış dişlerini geçirerek kendine çekmişti.
"A-ah..."
Hafif kan tadı ağzıma yayıldığında saçlarındaki ellerim şiddetini arttırmıştı. Dilimi hafifçe emdi.
Gözü bir saniye benden ayrılmış arkamda bir yere takılmıştı, sonra tekrar bana bakarak oraya ilerledi. Çeşitli biblolar koyduğum konsolun üstündeki her şeyi tek eliyle etrafa saçıp beni üstüne oturttu, ayrılan bacaklarımın arasına girdi, omuzlarımdan ittiğinde tamamen duvara yaslanmıştım sırtımda duvara astığım tablolardan birinin köşesini hissetsemde umursamadım.
Sonunda beni oturtacak bir yer bulduğunda elleri kalçalarımı son kez sıkmış, kazağımın uçlarını tutmuştu. Onun duraksamasıyla sonunda soluklanacak fırsatı bulmuş, dudaklarımızı ayırarak alınlarımızı birleştirmiştim.
Ellerim hala onun omuzlarındayken "Durmalıyız" diye fısıldadım. Söylediklerim ve yaptıklarım birbirlerinin tam zıttıydı ama ona karşı koymak bazen beni o kadar zorluyorduki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİKOOK/SAVAGE
FanfictionOmega Jimin'in etrafında dolaşan, Safkan Alfa Jeon Jungkook Feminen Jimin Dom Jungkook Mpreg Angst değil