Jungkook çalışma odasında sözleşmelerin kontrollerini yaparken bir nevi işine dalmış gibiydi. Uzun süre şirketten uzak kalmıştı ve yapması gerekenler epeyce birikmişti.
Acı kahvesinden bir yudum daha aldı, elindeki kalemi birkaç kez döndürdü. Taa ki Jimin'in çığlığını duyana kadar.
Gözleri fal taşı gibi açıldı, öyle hızlı kalktıki deri sandalye arkadaki çekmecelere çarptıktan sonra düşmüştü. Siyah tonlarının hakim olduğu odadan koşa koşa çıktı ve hızlıca Jimin'in odasına girdi.
Odanın ortasındaki omegayı kendine çektikten sonra kollarıyla sarmalamış etrafı incelemişti. Jimin ise çığlıklarını kesmedi, ağlamıyordu yalnızca tüm malikaneyi titretecek kadar tiz çığlıklar atıyordu.
Odada bir tehlike olmadığına kanaat getirerek vücudunu incelemeye koyuldu endişeyle. Minik ellerinin yumruk halini aldığını gördüğünde avuçlarında yara olduğunu düşünerek omeganın sımsıkı parmaklarını açtı ama avucundada bir şey yoktu.
Aniden zihninde şimşekler çaktı. Ya bebeğine bir şey olduysa? Hiçbir şey hissedemeyeceğini bilsede eli Jimin'in henüz düz olan karnını buldu. Bodrum kattaki sağlık odasına götürmek için kucaklayacağındaysa yumruk ve tokatların hedefi olmuştu.
"Bırak beni!" Diye çığlık attı Jimin, çırpınarak etrafındaki kollardan uzaklaşmaya çalışıyordu.
Jungkook daha Jimin'e ne olduğunu anlayamadan kapı bir kez daha sertçe açılmış, içeriye Jimin'i korumakla yükümlü olan eli silahlı adamlar doluşmuştu.
Jungkook, Jimin'in bunları görüp dahada korkmaması için başını göğsüne yasladı ve geniş cüssesiyle omeganın görüş alanını kısıtladı. Bir yandanda korumalara gitmeleri için işaret veriyordu.
"Ne oldu!" Dedi Jungkook artık öfkelenmeye başlayarak.
Jimin son kez çırpınıp kollardan kurtuldu ve geriye bir adım attı.
"Sanane!" Az önceki gibi tiz bir çığlıkla söylemişti "Ben istediğim zaman çığlık atamayacak mıyım?!"
Vücudundaki aşırı öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Onu bu kadar öfkelendiren ilk şey havanın güneşli olmasıydı, hava durumu bu günü bulutlu gösterince yağmur altında oturmak için heyecanla beklemişti. İkincisi kahküllerinin yamuk uzamasıydı, alışveriş merkezinde kendisi kestikten sonra kimse kahküllerini düzeltmemişti. Jimin'de saçlarını düzeltmek istiyor ama kesilmesini istemiyordu.
Aslında sebep saymasına bile gerek yoktu, sadece çığlık atmak istiyordu işte. O Jeon Jimin'di yaptığı hiçbir şey için açıklamaya gerek duymazdı.
"Ne oldu bıktın mı benden!" Diye sözlerini sürdürdü omega "Ne kadar gürültülü keşke evden gitse mi diyorsun?!"
Bağırmaya devam edecektiki bir an duraksadı "Jungkook sen şampuanını mı değiştirdin?" Derin derin soludu bir kedi gibi burnunun ucu hareketlendi "Oh çok güzel kokuyorsun..."Çığlıklarıda, az önceki öfkeli halide tamamen geçmişti. Eşine yaklaşıp göğsüne sokuldu, burnunu boyun girintisine yaklaştırıp kokladı.
Jungkook ne olduğunu çözemedi ama sakinleşmişken fırsatı hızlı değerlendirdi ve eşini kucağına aldı.
"Hmm güzel mi kokuyorum?" Diye dikkatini dağıtmayı sürdürdü.
Jimin olumlu anlamda kafasını salladı, aklı uçmuş gibiydi eşinin kokusu başını döndürmüştü. Jungkook koridorun sonundaki asansöre ilerledi, Kucağındaki Jimin ise asansörde olduğunu fark etsede sesini çıkarmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİKOOK/SAVAGE
FanfictionOmega Jimin'in etrafında dolaşan, Safkan Alfa Jeon Jungkook Feminen Jimin Dom Jungkook Mpreg Angst değil