Sonunda eve geldiğimde üstümü değiştirme gereği duymadan salondaki büyük koltuğa attım kendimi. Sehpanın üstündeki kumandaya zar zor ulaşıp evin sıcaklığını ayarladım, üstümü değiştirmem gerektiğini biliyordum ama odama kadar bile gidemeyecek kadar yorgundum.
Ofisimin tam ortadaki duvarına asılı saatin akrebi, gece 23.00 sularını gösterdiğinde fark etmiştim zamanın ne kadar çabuk geçtiğini. Sabırsızdım, iş yerim çabucak eski haline dönsün istiyordum, çoğunluğu taşınmış olan ofis işime gelmişti bir nevi, fazla kafa yormamıştım safkan alfa kadına.
Şimdide memnundum bedensel yorgunluğumdan, zihnimi meşgul ediyordum ve fazla zorlanmadan uykuya dalacağımı biliyordum, bu benim sorunlarımdan kaçma yöntemimdi.
Yine aynı kumandadan ışıkları biraz kısıp bir kenara fırlattım. Koltuğa tamamen yayılıp iç çektim ve gözlerimi kapattım.
Gözlerimi kapatmam çok olmamıştıki kapımın çalınmasıyla yerimden huzursuzca kıpırdandım ama görmezden geldim. Hiç misafiri olmayan birine göre kapım gereğinden çok çalınıyordu. Soyeon zaten şifreyi biliyordu, yakın arkadaşım veya akrabam yoktu, kargolarımda güvenliğe bırakılırdı, soğuk yapımdan dolayı komşularlada muhattap olmazdım. Bazen iki hatta üç hafta boyunca hiç zil sesini duymadığım olurdu.
Kapı zili tekrar kulağıma dolduğunda bunun Jungkook olmadığını çoktan anlamıştım, o kapıyı yumruklamayı tercih ediyordu. Yan daire iki haftadır boştu ve bugün içeri girerken kapı önünde gördüğüm kutularla yeni birilerinin taşındığını anlamıştım.
"Uhm... evde k-kimse var mı?"
Duyduğum çocuk sesiyle gözlerim aniden açılmıştı. Pekala, çocuk sesi mi?
Yorgunluğuma rağmen yerimden anında doğruldum. Ayaklarımı tembelce zeminde süründürdüm ve kapıya doğru ilerledim, çok geçmeden ağır demir kapıyı açarak dışarıya bakmıştım.
Tam karşıya bakan kafamı yere doğru indirip, ufak tefek bir çocukla karşılaştım.
"Merhaba" dedim diz çökerek, onun boylarına geldiğimde samimi bir şekilde gülümsemiştim. Yüzünü inceleme fırsatı bulduğumda ise oldukça tanıdık geldiğini fark etmiştim.
"M-merhaba"
Zihnimi biraz yokladığımda, zaten çok fazla çocukla muhattap olmadığımdan kim olduğunu hatırlamıştım. Alışveriş merkezinin önündeki çocuktu bu.
"Ne tesadüf, beni hatırladın mı?" Dedikten sonra koridora bakmış babasını aramıştım ama koridorda onu tek başına görmem kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Soruma karşılık Çekingence başını aşağı yukarı sallayıp dudaklarını ısırdı.
"Belki kitabım bu kutularda kalmıştır diye dışarı çıktım." Dedi minik eliyle karşı dairenin önündeki kutuları gösterirken "ama kapı kapandı bende dışarıda kaldım."
Çatılan kaşlarım düzeltmeden konuştum "Baban seni evde yalnız mı bıraktı?"
Başını telaşla iki yana salladı "hayır, babam uyudu. Şifreyi girecektim ama boyum yetişmedi." Kapıların yanındaki şifre kısımlarına baktım "Eğer kapıyı çalarsam ona haber vermediğim için bana kızabilir"
Kendime engel olamadan ellerimi saçlarına çıkarıp okşadım, gerçekten çok şirin bir çocuktu.
"Sana söylesem evin şifresini girer misin lütfen?" Biraz düşündüm, elbette ona yardım edebilirdim ama babasına söyleyip söylememek konusunda kararsız kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JİKOOK/SAVAGE
FanficOmega Jimin'in etrafında dolaşan, Safkan Alfa Jeon Jungkook Feminen Jimin Dom Jungkook Mpreg Angst değil