Abelle vakit kaybetmeden Camille'in odasına ilerledi. Camille'nin yanından kahve döküp ayrılmadan önce yedek kıyafet istediğini duymuştu. Ama sekreteri maalesef bütün kıyafetlerinin kuru temizlemede olduğunu söylemişti. Abelle de onun için şöföründen kıyafet getirmesini istemişti. Doğru bedeni tahmin ettiğini umarak - ki bu konuda asla yanılmazdı- ve bu günün artık bir şekilde mutlu bitmesini dileyerek derin bir nefes aldı. Kapıyı tıklatmasına rağmen cevap gelmesini beklemeden heyecanla içeri girdi. Kapıdan girince gördüğü manzara heyecanının bir anda sönmesine neden oldu. Camille kıyafetini çıkarmış bornozuyla ve elinde bir bardak şarapla gözleri kızarmış ve çökmüş bir halde oturuyordu. Abelle o an sorunun ne olduğunu anladı. Sorun kendisi değildi. Camille'in belli ki bir problemi vardı ve bu şans eseri Abelle'e yansımıştı ve bir süre daha belli ki böyle devam edecekti. O süre zarfında Abelle suçsuz yere birkaç azar daha işitecekti belli ki ama yine de vazgeçmeycekti. Bu moda evinde bir gelecek görüyordu ve elinden geldiğince bu insanlara özellikle Camille'e yardım edecekti. Camille'e karşı içinde garip bir koruma ve yardım iç güdüsü vardı. Nedenini bilmese de sorgulamayı bırakmıştı. Tai chi ona akışta kalmayı öğretmişti ve öyle yapacaktı.
Düşüncelerinden sıyrılıp karşısında yine öfkeyle ve nefretle ona bakan kadına doğru ilerledi. '' Kıyafetinizin olmadığını öğrendim. İzninizle kendimi affettirmek isterim'' diyip elindeki uzun siyah elbise çantasının fermuarını açıp içindeki lacivert elbiseyi çıkardı. Güzel bir tepki bekleyerek Camille'e döndüğünde öfkesi daha daha artmış olan bakışlar bulmayı beklemiyordu. Deli gibi neden ona böyle yaptığını neden böyle baktığını sormak istesede Camille konuşana kadar ağzını açamadı.
Camille'in ağzından çıkanlar ise onun kafasını daha çok karıştırıp yine başarısızlık hissini iliklerine kadar hissetmesine neden oldu. '' Neden buradasın bilmiyorum, moda evinde maalesef sana ihtiyaç olduğu için sesimi çıkaramıyorum. Ama benimle muhatap olmaktan vazgeç. Başkasını bulduğumuzda da çık git hayatımdan. Yüzünü bile görmek istemiyorum.''
Abelle olduğu yerde buz kesmiş gibi bekledi. Sonunda konuşabildiğinde karşısındaki ona göre nedensiz öfkeyle sesi titredi. Sesinin titremesine alışkın olmadığından özgüveninin bir anda ellerinden kayıp gittiğini hissetti. '' Ben size ne yaptığımı anlamıyorum öfkenizi neden benim üstüme yöneltip duruyorsunuz ? Sadece yardım etmek istedim.'' Camille, Abelle'in sözleriyle hırsla yerinden kalkıp şarap bardağını odanın bir köşesine fırlattı. Kırılıp yere kan kırmızı şarap dağılırken Abelle bardak sanki kendisine atılmış gibi hissetti. Burada ne halt dönüyor diye düşündü. Böyle saçmalıklara asla katlanmazdı. Neden şimdi bu kadına ağzının payını verip gidemiyordu bilmiyordu. Camille konuşunca bakışlarını kırık bardak parçalarından öfkesi daha da kabarmış kadına çevirdi. '' Yardım edemezsin! Hiçbir şeyi düzeltemezsin! Lanet olsun defol odamdan! Yüzünü bile görmek istemiyorum neden anlamıyorsun!'' Camille'in sözleriyle daha da berbat bir halde hissetti kendini. Nedenini bilmediği kederiyle baş başa kalmak istediğine ve daha fazla bu kadını sinirlendirmek istemediğine karar verip elbiseyi koltuğa bırakıp hızla odanın kapısına yöneldi.
Kapıyı açınca Rebel ve Herbert dahil bir sürü çalışanın kapının etrafında toplanmış merak ve endişeyle baktıklarını gördü. Sesleri duymuş olmalılar diye düşündü. Hiçbir şey demeden Rebel'ın yanına gidip kulağına '' Camille'e baksan iyi olur. '' dedi ve Herbert'ın meraklı bakışlarına sadece başını iki yana sallayıp cevap vererek odasına gitti.
Eşyalarını hızlıca toplayıp moda evinden hemen çıktı. Burası onu boğuyormuş gibi hissettirirken dışarı çıkmasıyla derin bir nefes aldı. Ciğerleri sıkışıyor, göğsü büyük bir ağrıyla zonkluyordu. 2 yıldır kayıp olan hafızası bile onu bu kadar zorlamamıştı. Deli gibi çarpan kalbi başının dönmesine neden oluyordu. Bu sarsılmış halinden kurtulmak için yürümeye ve düşünmeye başladı. Daha önce hiç tanımadığı bu kadından yediği azarlar yüreğini delip geçiyor ve onu çıkmaz sokaklara sokuyordu. Normalde o kadından söke söke cevaplar alır ve bir güzel cevaplarını verip oradan hemen ayrılırdı. Suçsuz halde bir sürü azar yemiş ve susmuştu. Bu hiç ona göre değildi.
Ne kadar yürüdüğünü bilmiyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp kafasını kaldırım taşlarından kaldırdığında kendini Queen Pub'ın önünde buldu. Kazadan önce partilemek için geldiği yerdi burası. Kafası bu kadar doluyken bir içkinin çok iyi geleceğini düşündü. Hakim'in mekanı ona daha uygun olsa da buradan oraya gitmeye üşendi ve Queen Pub'dan içeri girdi. Yoğun ışık ve insanlardan dolayı neredeyse vaz geçmek üzereyken kendini zorlayıp bar kısmına doğru ilerledi. Sandalyeye oturup hiç yapmadığı bir şekilde kendine bir viski söyledi. Biraz kafasının uyuşmasına ihtiyacı vardı ve bunu kesinlikle şarapla yapamazdı.
Bir süre orada oturup alkolün yavaş yavaş beynini uyuşturduğunu hissedince fazlasının gerekli olmadığına kanaat getirip oturduğu sandalyeden kalktı. Artan insan kalabalığının etrafından dolaşmaktansan içlerinden geçip hızlıca çıkışa varmaya karar verdi. İnsan kalabalığının daha yarısını geçebilmişken birden sırtına birinin çarpmasıyla arkasına döndü. Dönmesiyle beraber birden başına ağrılar girdi ve gözlerini kapatıp elini başına götürdü. Gözlerinin önünde birden bir anı canlandı.
2 yıl önceki partide yine bu şekilde dans pistinin ortasında en yakın arkadaşıyla ve elinde içkiyle dans ederken birden ona birinin çarpmasıyla arkasını dönmüştü. Karşısında bir kadın vardı ama Abelle anılarında kadının yüzünü seçemiyordu. Kadın Abelle'e afedersiniz demişti ama sesi sanki uzaklardan geliyormuşmiş gibi boğuktu. Abelle gözlerini daha sıkı kapatıp devamının gelmesini bekledi ama olmadı. Baş ağrısı daha da şiddetlenirken anı burada takılı kalıp daha fazla devam etmedi. Sonra aklına barda tanıştığı alman adamın sözleri geldi. Yaşadığı şeyleri tekrar ederse belki anılarını geri kazanabilirdi. Az önce yaşadıkları bunu kanıtlıyordu. Başındaki ağrıyı umursamadan gözlerini tekrar kapatıp daha sonrasında neler olduğunu hatırlamaya çalıştı. İpin ucunu bir kere yakalamıştı ve bırakmaya niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Me Quitte Pas ( Beni Terketme) GXG
RomancePardon bakar mısınız, tanışmış mıydık? Sevmiş miydim ben sizi hiç, sevişmiş miydik? Pardon daha önce konuşmuş muyduk? Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk? Yüzünüz ne kadar da aşina Avcumun içine alıp öpmüş olabilirim Gözünüz öyle uzak bakmasa Sizi t...