s'il vous plaît( silvuple) - lütfen
Merci (megsi hafif gırtlaktan okunuyor g harfi) - teşekkür ederim
Charlotte anıları en iyi hatırladığı şekilde Abelle'e aktarmaya çalışırken yıldızlar göğü süslemek için harekete geçti. Saat gece yarısını geçerken iki kadın ikinci şişelerini açmak için bir süre derin sohbetlerine ara verdiler. Charlotte şarabını tekrar överken Abelle 2007 rekoltesinin zorluğuna rağmen, meyvemsi yapısı korunmuş şarabından büyük bir yudum almadan önce bardağı burnuna yaklaştırıp kokusunu içine çekti. Burnunda çok hoş tütün, hatta puro aromaları, arkadan gelen baharat (yoğunlukla biber) aromalarıyla bütünleşmiş haldeydi. İçindeki bir şeylerin harekete geçitiğini hissetti. Şaraptan büyük bir yudum aldı. Şarap boğazından kayarken bardağı ne zaman bitirdiğini fark etmedi. Bitiminde meyvemsi aromaları daha yoğun hissederken rekoltesine göre başarılı bir şarap olmuş diye düşündü. İki dost, Paris gecesi ılıklığını yitirip üşümelerine neden olduğunda kendilerine battaniye alarak şezlonglarına tekrar yerleştiler. Anılar ardı ardına tekrar edilirken gecelerinin yarısı çoktan bitmişti. Charlotte dudaklarını yalayıp tekrar konuşmadan önce küçük bir sessizlik oldu.'' Ve geldik son geceye.'' Abelle boşalan bardağını tekrar doldururken yerinde dikleşti. Charlotte anıları anlatırken birazda olsa hatırlamıştı, en azından anıları eskisi kadar büyük bir boşluk içerisinde yüzmüyordu. Boşluklarda artık doldurulabilir hale gelmişlerdi. Sabırla arkadaşının konuşmaya başlamasını bekledi. Charlotte derin bir nefes alınca bakışlarını yoğun bir ilgiyle ona dikti.
'' Olaydan bir gün önce sabah şirkette odana gelip akşama dışarı çıkıp partilemek istediğimi söyledim. Sen sakin bir yere gitmek istedin ama ben David Guetta'nın, Quenn Nightclub'a geleceğini oraya gitmemiz gerektiğini söyledim. İlk başta itiraz ettin ama sonra kabul ettin.'' Abelle cümlesi bitince Charlotte'un sözünü kesti. '' Sen orayı pek sevmezdin. Oradaki Fransız erkeklerinin hepsinin gay olmasından yakınıp gece eve eli boş döneceğini söylerdin. '' Charlotte kafasıyla arkadaşını onayladı. '' Bu doğru lakin o sabah bir bilgi erişimim olmuştu. Biliyorsun orada çalışan bir arkadaşım vardı, İtalyadan gelen 20 kişilik bir erkek grubu otelden burayı aratıp gece için yer olup olmadığını sormuş. Ve barista arkadaşımın söylediğine göre erkekler kesinlikle gay değillermiş. Ayrıca Queen de son zamanlarda fazlaca çeşitlilik mevcuttu. Biliyorsun eskiden kadınların bile girmesi yasaktı ama artık her çeşit insan var.( Eskiden gay barmış sonradan yavaş yavaş diğer insanlara açılmış. Kaliteli müziği olan bir mekan.)'' Abelle anladığına dair mırıltılar çıkartırken Charlotte konuşmasına devam etti. '' Neyse işte, iş çıkışı evlere gittik sonra hazırlandık gece yarısı Queen'e geçtik. Gece güzel başladı birkaç kişi ile tanışıp güzel bir ortam yakaladık. O yakışıklı İtalyanlar gay çıktı-'' Charlotte'un somurtarak söylediği şey üzerine Abelle kahkaha attı. Charlotte hüzünle başını iki yana sallayıp arkadaşının kahkahasının sonlanmasını bekledi. '' ama kendime çok tatlı bir Fransız buldum, sonra sen içki alacağını söyledin ve gittin. Bir süre etrafa bakındım ama seni göremedim. Sonra beni arayıp gideceğini söyledin ve bir sonraki gün şirkete gelene kadar seni görmedim. Olayın olduğu gün geceden kalmasındır diye seni rahatsız etmeyi planlamıyordum ama derginin kapağıyla ilgili reklam bölümü son dakika problem çıkarınca sekreterine seni arayıp çağırmasını söyledim. Üstünde hala dünden kalma kıyafetler vardı. Şirkete yüzünde mükemmel bir gülümsemeyle geldin. Tanrım seni daha önce o kadar mutlu sadece bir kere görmüştüm. Derginin ilk sayısı basıldığında. Seninle konuşmaya çalıştığımda neler olduğunu daha sonra anlatacağını ama şuan işlerini halledip hemen gitmen gerektiğini. Çok önemli bir yere yetişmen gerektiğini söyledin. Apar topar reklam bölümündeki işleri halledip benim seni bir daha görmeme izin vermeden şirketten ayrıldın. Sonrada işte şey oldu...'' Charlotte cümlenin devamını getirmek istemedi. O olay kalbini derinden yaralamıştı. Abelle onun yerine cümleyi tamamladı '' vuruldum.'' Charlotte neredeyse farkedilmeyecek bir yavaşlıkla arkadaşını onayladı.
Abelle bakışlarını elindeki kadehe çevirdi. '' O gün orada ne işim olduğunu bilmek isterdim. Neden o kadar mutluydum acaba?'' Charlotte hevesle kafasını kaldırıp cevap verdi '' Belki biriyle tanıştın o gece, ilkler her zaman heyecanlıdır bilirsin. Belki o yüzden o kadar heyecanlıydın.'' Abelle kafasını iki yana salladı '' Sanmam. Dergiyle ilgili önemli bir şey falan bulmuş olmalıyım. Biriyle birlikte olduğum için heyecanlanacağımı sanmıyorum.'' Charlotte bakışlarını göğe çevirdi. '' Bence heyecanlanırdın. Kalbini çarptıracak kişiyi bulduğunda heyecanlanırdın. Yüzündeki gülümseme basit bir mutluluğu temsil etmiyordu. O gece senin için çok önemli bir şey oldu '' Abelle sadece omuz silkti. Hatırlayamadığı önemli anıların peşinden koşmayı uzun zaman önce bırakmıştı. Gün doğumuna yakın iki arkadaş uykusuzluktan yorgun düşüp kendilerini uykuya teslim ettiler.
Öğlenden sonra uyandığı için günün yarısını boş geçirmiş gibi hissediyordu Abelle. Yatağından kalktığında önce koridorun sonundaki misafir odasına gidip ( evde 7 tane yatak odası 5 tanede salon var fotoğraflarda tam belli olmuyor) arkadaşına bir göz attı. Kafasını yastığa gömmüş sadece kıvırcık saçları gözüküyordu. Abelle o kıvırcıkları görünce gülümsemeden edemedi. Odasına geri dönüp üzerindeki bluzu beyaz bir atlet ile değiştirdi. Altına ispanyol paça gri bir eşofman altı geçirip yalın ayak aşağı indi. Salonda Estee ile karşılaştı. Hizmetlisi ona güzel bir gülümseme gönderip '' Günaydın Madam'' dedi. '' Günaydın Estee. Benim için kapının önüne bir terlik bırakır mısın, s'il vous plaît.'' Estee kafasıyla onaylayıp '' Tabi madam.'' Dedi. Abelle "Merci" dedi ve bahçeye çıktı. Çimenlere bastığı anda içini huzur kapladı. Yoğun bakımdan çıkıp eve geldiğinde panik atakları ve ağrıları vardı. Kayıp anıları bir görünüp bir kayboluyor vücut direncini düşürüyordu. Abelle yogayı pek sevemediği için Tai Chi yapmaya karar vermişti. Tai Chi nasıl dengeli bir hayat yaşamanız gerektiğini, kendinizi nasıl akışına bırakacağınızı size çok iyi öğretiyordu. Abelle bunu anıları için kullandı. Beynine bir anda hücüm eden anılarından etkilenmek yerine kendini onların akışına bıraktı. Bahçenin ortasına gelince kendini sakinleştirip zihnini boşalttı. Dün gece ve tepesindeki güneş yüzünden bunda biraz zorlansada en sonunda başardı. Normalde sabah erken kalkar ve güneş doğmadan bahçeye iner, güneş binaların arasından kendini yavaş yavaş gösterirken güne başlardı. Bu seferlik bir istisna göstermek zorunda kalmıştı. Tai chi nin birçok farklı şekli vardı. Bazıları bir eşyanın yardımı ile bu sporu yapardı. Örneğin bir yelpaze kullanırdı. Bazıları sert hücum içeren hamlelerden keyif alırdı. Abelle daha sakindi. Bir meltem gibi narin, bir su gibi akışkan. Hareketlere devam ederken fark etmeden gözlerini kapattı. Huzurlu, sabırlı ve dengeli hareketleri son bulduğunda derin bir nefes alıp kuş seslerine odaklandı. Yumuşak adımlarla çimenler üzerinden geçip eve ilerledi. Evin kapısına onun için konulmuş terlikleri giyip içeri adımladı. Merdivenlere yönelirken onu tekrar Estee karşıladı. '' Kahvaltı yapacak mısınız madam ?'' Abelle memnuniyetle başını salladı. '' Bir saat sonra çok iyi olur Estee. Merci'' Estee bir baş selamı ve gülümsemeyle yanından ayrıldı. Banyoya doğru ilerleyip küveti kendisi için hazırladı. Kıyafetlerinden kurtulup sıcak suya girerken iyice mayıştığını hissetti. Her zaman yaptığı gibi derin bir nefes alıp kendini suyun içine bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Me Quitte Pas ( Beni Terketme) GXG
RomancePardon bakar mısınız, tanışmış mıydık? Sevmiş miydim ben sizi hiç, sevişmiş miydik? Pardon daha önce konuşmuş muyduk? Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk? Yüzünüz ne kadar da aşina Avcumun içine alıp öpmüş olabilirim Gözünüz öyle uzak bakmasa Sizi t...