Regards En Colère

194 17 36
                                    

Medya Camille
Herbert↓

Abelle adının Rebel olduğunu öğrendiği sarışın kadın ile şirkete doğru hızlı adımlarla yürüyordu. Rebel'ın anlattıklarına göre şirket birkaç yıldır sektörde olan ama bu sene çok iyi bir şekilde atağa kalkan bir moda eviydi ve şuan yeni yapılacak defile için italyan ortaklarla bir toplantı vardı. Abelle bir moda dergisi sahibi olduğu için bu işin altından rahatlıkla kalkacağını düşündü. Bir moda evi için çevirmenlik yapacağını hiç düşünmezdi lakin hayat her zaman şarşırtır diye düşündü. Moda evinin kapısından içeri girerken etrafa tanıdık bir kaosun hakim olduğunu gördü. Derin bir nefes alıp heyecanla Rebel'ı takip etti. Bir aydır çalışmıyordu bu yüzden şuan kanı kaynıyordu. Asansöre binip 3. kata çıktıklarında bir kadın hızlı adımlarla onlara doğru ilerledi. Abelle, Rebel'ın birkaç adım arkasında olduğundan kadın onu ilk başta fark etmedi. Kadını görünce vücudunun yıldırım çarpmış gibi kasıldığını hissetti ama buna bir anlam veremedi. Kadın tam anlamıyla nefes kesici göründüğünden ona karşı bir çekim hissettiğini düşünmekle yetindi. Kadın konuştuğunda ses tonu Abelle'in bir yıldırım darbesi daha yemesine neden oldu. Başına hafif bir ağrı girdi. " Rebel neredeyse bir saat içinde burda olacaklar. Tam anlamıyla bittik." Rebel kendinden emin bir ifadeyle Abelle'i işaret ederek. " Bana tapman için hala çok geç değil, çünkü ben bir tanrıçayım. İşte çevirmenimiz." Dedi. Abelle yanlarına doğru adımlarken kadının soğuk bakışları Abelle dikilmiş, şaşkınlık ve öfkeyle onu delip geçiyordu. Abelle bu bakışlara bir anlam veremeden kendini tanıtmak için elini uzatıp boğazını temizledi " Abelle De Beauvoir." Kadın uzatılan eli tutmadan donuk suratıyla Abelle' e bakmaya devam etti. Abelle elini geri çekip meraklı bakışlarını Rebel'a çevirdi. Rebel elini kahve saçlı kadını gözlerini önüne getirip şıklattı. " Hey dünyada Camille'e, bütün gece uyumadım mı yoksa yine?" Kadın bakışlarını yumuşatmadan Rebel'a döndü. " Evet biraz uykusuzum." Dedikten sonra sessizce mırıldandı. " Hayal bile görmeye başladım." Rebel kadının omzunu patpatlayıp " Sen bir kahve iç bende Abelle'i Herbert'ın yanına götüreyim." Camille dalgınlıkla kafasını salladı. Gözleri arada Abelle de dolaşıyor ve kısa süre takılı kalıp tekrar başka bir yöne odaklanıyordu. Rebel'ın yönlendirmeleriyle bir odaya doğru ilerlerken ne kadar garip bir kadın diye düşündü Abelle.

Herbert Fransız erkekleri arasında tartışılmaz bir şekilde en naif olanıydı. O kadar nazikti ki karşısında kötü bir kelime kullansanız utancınızdan kendinizi öldürmek zorunda kalabilirdiniz. Herbert naif fransızcası ile toplantı konusunu en azından birazcık bilgi sahibi olması için Abelle'e anlatırken sarışın kadın bütün odağını adama verdi. Rebel İtalyanların geldiğini haber vermek için yanlarına geldiğinde Herbert'ın kıçına sert bir şaplak attı. Herbert irkilerek Rebel'a döndü. " Ah, bu hiç hoş değildi. " Rebel sırıtarak konuştu " Bu yüzden bunu yapmayı seviyorum ya." Sonra heyecanla ellerini çırpıp Abelle'e döndü. " Yavaştan hazırlan 10 dk içinde başlayacağız. " Abelle omuz silkip büyük bir özgüvenle kapıya yöneldi. " Hadi gidelim." Kapıdan çıkarken Herbert' ın arkasından söyledikleriyle gülümsedi " Akıllı ve güzel. Sevdim onu." Rebel'da onu onaylayan mırıltılar çıkarıp Abelle' in yanına yöneldi.

Konu yaptığı iş olduğunda Abelle'in odağı tamamen işine sabitlenirdi. Bu yüzden Abelle perdeler çekilip, ışıklar kapatılıp, sunu ortamı hazırlanırken üstündeki bir çift gözü hiç fark etmemişti. Sadece elindeki sayfalara son bir kez göz atıyordu. Camille sunuya başlarken gözlerini ve zihnini sunu ile meşgul edip Abelle'i hiç düşünmemeye çalıştı. 10 saniyede bir onun İtalyanca konuşan sesini duymasa işi belki de daha kolay olabilirdi. Sununun sonunda İtalyanlar memnuniyetle birbirlerine bakıp kafalarını sallarken Abelle'in tek düşünebildiği, karşısındaki kadının ne kadar garip olursa olsun nefes kesici olduğuydu. Jestleri, mimikleri o kadar harikuladeydi ki... Sunu boyunca Camille'i izlemekten kendini alamamıştı. Toplantı iki tarafında büyük memnuniyet gösterisi ile bitmişti. İtalyanlar şirketten ayrılmak için bir sekreterle beraber asansöre doğru  ilerlediklerinde Rebel'ın sesi sunu odasında yankılandı. " Başardık sürtükler. İşte bu. Yaşa Rebel, yaşa Rebel." İki kadında Rebel'ın bu hareketlerine kahkahalarla gülerken o elindeki kalemi mikrofon gibi tutup şarkı söylemeye başlamıştı.
" I want it, I got it, I want it, I got it
I want it, I got it, I want it, I got it
You like my hair? Gee, thanks, just bought it
I see it, I like it, I want it, I got it"

O dans ederek ve şarkı söyleyerek odadan çıkıp, diğer çalışanları rahatsız etmeye gittiğinde 2 kadın hala gülüyorlardı. Odada yalnız kaldıklarını fark ettikleri anda birden sessizliğe gömüldüler. Abelle sessiz kalmak istemiyordu. Kulakları kadının sesini duymak için can atıyordu. Abelle aşina olmadığı duygularla, içsel bir çatışmaya girdiği sırada Camille eşyalarını alıp kapıya yöneldi. Abelle hızlıca kadının arkasından odadan çıkıp omzuna dokundu. İki kadınında vüdunundan küçük çaplı bir elektrik akımı geçerken nefeslerini tuttular. Abelle sessizliği bastıramadığı heyecanı ile bozdu. " Sunumda çok iyiydiniz. Tebrik ederim. " Camille bu sözcükleri duymayı beklemiyordu. Oyun mu oynayacaktı yani. En azında bir özrü hakediyordum, bu kadar yüzsüz olamaz diye geçirdi içinden. Öfke gözlerini sararken Abelle yine nerde hata yaptım diye düşündü. Rebel'ın yanlarına gelmesiyle Tanrı'ya sessizce teşekkür etti çünkü biraz daha bakışsalardı, gözlerindeki öfkenin onu boğacağını düşünüyordu.
Rebel'ın konuşmasıyla bütün gözler ona döndü. Sonunda uzun süredir tuttuğunun farkında olmadığı nefesini bıraktı. " Abelle, insan kaynakları depertmanı şefinin -ki bu ben oluyorum- bana verdiği yetkilere dayanarak seni yeni çevirmenimiz ilan ediyorum. Kabul etmezsen evini bulup camlarını taşlarım. " Abelle gülümseyip cevap verecekken, yanındaki kadının öfkeli bakışlarıyla yüzü tekrar soldu. Ne kadar güzel olursa olsun kötü bir karaktere sahip diye düşündü. Abelle ona hiçbir şey yapmamış, aksine sunum sırasında ekstra çaba gösterip, en hızlı şeiklde çevirmişti. Herhangi bir kötü söz söylememişti, ukalalık yapmamıştı. Aklına yanlış yaptığı hiçbir şey gelmiyordu. Neden bu tavırlara layık görülmüştü ki? Rebel' a dönüp hiç düşünmeden " Seve seve kabul ediyorum." Dedi. Camille ondan neden hoşlanmamıştı bilmiyordu ama içinden kendine bir söz verdi kendini bu kadına sevdirecekti.

Ne Me Quitte Pas ( Beni Terketme) GXGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin