Une Nouvelle Erreur Et Herbert

101 12 7
                                    

Bu sırlar pek bir meşgul olduğumdan affınıza sığınarak bölümleri ancak müsait olduğumda atacağımı söylemek zorundayım çünkü hazır hiç bölümüm yok ve yazmam gerekiyor, yeterli zamana da şuan sahip değilim ne yazık ki. Bölümlerin gelişi sizin kitaba verdiğiniz desteklerle değişebilir. Gazla çalıştığımı memnuniyetle söyleyebilirim. Okuyan, beğenen, beğenmeyen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Keyifli vakit geçirmeniz dileğiyle. 🌹
_____________________________________

Rebel ve Abelle şirkete varmadan kahve almaya karar verdiler. Girdikleri dükkanda Rebel yine kasiyer çocukla flörtleşirken, Abelle onu gülümseyerek izliyordu. Rebel çocuğun numarasını zorla aldığında, sonunda kafeden çıkabilmişlerdi. Moda evinden içeri girdiklerinde, Rebel, " Sen benim odama geç, ben Camille' in kahvesini verip geliyorum" Dedi. Abelle onu durdurup kahveyi elinden aldı. " Bugünlük ben götüreyim, belki aramızdaki buzları eritiriz" dedi. Rebel sinsice sırıtıp kafasını salladı. "Tabi tabi" dedi. Abelle onun hareketlerine gözlerini devirip, Camille'in odasına yöneldi.
Abelle odanın kapısını tıklatıp gireceği sırada, odadan apar topar çıkan Camille ile çarpıştı ve kahveyi Camille'in üzerine döktü. Camille sinirle soluyup "Yine mi sen!" Dedi. Abelle telaşla Camille' e yaklaşıp özür dilerken, Camille sertçe ellerini itti. Abelle bu şiddetli öfkeye yine şaşırıp kalırken, etraftaki çalışanların telaşla Camille' e yaklaşmasıyla geri plana çekildi. Camille sekreteriyle konuşurken duyduklarının bari bu sefer işe yaraması umuduyla oradan ayrıldı. Hemen kendi odasına geçip telefonunu ararken, neden bu kadar çok hata yaptığını sorgulamaya başladı. Camille in yanındayken özgüvenli, sert mizacından eser kalmıyordu. Telefonunu bulup şoförünü aradı. Ona gerekli direktifleri verip, tam telefonu kapatıyorken odaya Rebel ve Herbert girdi. Rebel her zamanki şakacı kişiliğiyle Camille'in artık onu hiçbir şekilde sevemeyeceğini, ağzıyla kuş tutsa yaranamayacağını bol detaylı bir şekilde anlatırken Herbert sessizce Abelle'i izliyordu. Herbert'ın ciddi bakışlarının farkında olan Abelle çenesini bir türlü kapatmayan enerjik kadına '' Rebel kafam şuan çok dolu, bence sen gidip bir Camille'e bakmalısın.'' dedi. Rebel bu sözlerle haklısın diyerek odadan çıktı. Bir süre sessizlikten sonra Herbert konuşmaya başladı '' Camille'i daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim.'' Abelle derin bir nefes aldı, tam konuşacakken Herbert ona izin vermeden devam etti. '' Camille durduk yere insanlara sinirlenen biri değildir aslında. Geldiğinden beri sana karşı tutumunun bir çok çalışan farkında. Bizde sana neden böyle yaptığını bilmiyoruz. Sana karşı içimde bir yakınlık var Abelle. Zeki ve çalışkan bir kadınsın ve ben böyle insanları severim. Sevdiğim insanlara yardımcı olurum. Sana da yardımcı olmak istiyorum. '' Abelle kafasını sallayarak onu devam etmesi için onaylarken masanın önündeki tekli koltukları gösterdi. '' Ayakta konuşmayalım.'' Dedi. Herbert onaylayınca birlikte koltuklara yöneldiler. Oturduklarında Herbert, Abelle'in ellerine uzandı ve samimiyetle konuşmaya başladı '' Camille'in tavırları hoş değil Abelle. Aslında böyle biri değil ama ne zaman senin hakkında bir şey söylemeye çalışsam konuyu kapatıyor. Sana karşı hareketlerinin ne kadar yanlış olduğunu söylediğimde bana bu işe karışmamamı söylüyor. Konuşmayı daha derinleştirmeden sormak istiyorum Abelle buradan gitmek ister misin? Bu çalışma ortamı herhangi bir insan için çok sağlıksız ve yanlışken kendi arkadaşımı savunamam. Birkaç tanıdığım var bir çok iyi yerde çevirmenlik yapabilirsin, kulaklarına senin adını fısıldarım.'' Abelle düşündü, Herbert ona çok samimi bir konuşma ve güzel bir teklifle gelmişti. Haklıydı da. Bu çalışma ortamı herhangi biri için çok sağlıksızdı. Abelle gibi biri için cehennem olmalıydı ama böyle hissetmiyordu. Evet kendini sorgularken, çabalarken, bir şeyleri düzeltmeye çalışırken buluyordu ama stres, kaygı taşımıyordu. Bir yerlerde aslında nefret etmesi gereken ortamdan memnun olduğunu fark etti. Bir nedenden dolayı bir tarafı huzurluydu. O şuan sadece Camille'i merak ediyoru. Neden ona böyle yaptığını, hiç tanımadığı, daha önce görmediği bir kadını bu kadar kızdırıcak ne yapmış olabilirdiki.

Sessizlik dolu birkaç dakikanın ardından Abelle samimi bir gülümsemeyle Herbert'a bakıp kararlaştırdığı cevabı verdi. '' Gitmek istemiyorum, burayı seviyorum. İhtiyacım olan tek şey Camille'e dair cevaplar. Kaçıp gitmek hiç bana göre değil. '' Herbert gülümseyip geri çekildi. Bacak bacak üstüne atıp rahat bir pozisyon aldı. '' O zaman Abelle bir numaralı destekçin olarak refah seviyeni arttırmak için elimden geleni yapacağım. Ama bunu yaparken hiçbir şekilde sen ve Camille'in arasına giremem. Aslında daha önce böyle bir durum yaşamadığımdan tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Camille bu moda evini ilk açtığında- ki bu çok zordu, sektör çok acımasız- dünyanın en neşeli, enerjik insanıydı ama yaklaşık 2 yıldır değişti. İlk önce gülümsemesi gitti sonra kendini tamamen işine verdi . Hala bütün çalışanları çok sever ve hepsine nazik davranır.'' Cümlenin sonunda mahcup bir bakış atıp devam etti. '' Ama birden hepimize karşı ördüğü bir duvar var. Sanırım sen burada bu duvarlara en çok toslayan kişisin Abelle. '' Abelle önce omuzlarını düşürdü. Kafası karışıktı. Tanımadığı biri için neden bu kadar çırpınıyordu hiçbir fikri yoktu. Yine de silkindi ve kendine geldi. Hiçbir şeyden vazgeçmezdi o. Ne bu işten ne de bu kadından vaz geçecekti.

İkili bir süre daha sohbete devam ederken Abelle'in telefonu çaldı. Sohbete daha sonra devam etmeye söz verip birbirlerinden ayrıldılar. Herbert çalışma odasına doğru yol alırken Abelle hızlı adımlarla moda evinden çıkıp karşısındaki parka adımladı. Gözleri beklediği kişiyi ararken onu bir banka yakın ayakta bulunca hemen yanına gitti. Şoförü Fredrick'in elinden siyah fermuarlı kıyafet çantasını alıp teşekkür etti ve aynı hızlı adımlarla moda evine geri döndü.

Ne Me Quitte Pas ( Beni Terketme) GXGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin