Küçüğüm

1.3K 47 63
                                    

Aynı sokakta oturuyorduk onunla. Genelde yalnızdı. Ama nadiren kızlarla takılırdı. Tam bir gizli muammaydı. Adını kimse bilmezdi. Onun konusu açıldığında herkes farklı şeyler söylerdi. Fakat kimse gerçeği bilemezdi.

Toprak renginde gözleri vardı. Kimine yaşam kimine mezar olurdu. Sakalları vardı yüzünde. Biraz farklıydı sakalları. Mahallenin kızlarından tut erkekleri bile hayrandı ona. Bense hep nefret ederdim.

Mahalleden kimseyle takılmazdı. Daha doğrusu getirdiği kızlarla bile konuştuğunu görmedim. İçine kapanıktı biraz. O güzel gözleri hep boş bakardı etrafa. Yalnız başına geçerdi bu sokakları genelde. Dedim ya... Kızlarla takılırdı ama bu nadir olurdu. Genel olarak yalnız biriydi o.

Bir gün yolda karşılaştık onunla. Aşırı güzel yüzü vardı. Bana bakıp içtenlikle gülümsemişti. Bense şaşırıp kalmıştım orada. İlk defa birine gülümsediğini görmüştüm çünkü. Yine de nefret ediyordum ondan. Ya da öyle olduğunu sanıyordum. Bilmiyorum.

Farklıydı o. Tanıdığım herkesten farklıydı. Evet, nefret ediyordum ama merakta ediyordum onu. Tanımak istiyor, ondan neden nefret ettiğimi öğrenmek için deliriyordum.

Geceleri lambası hep açık olurdu. Bende uyumak yerine onun odasını izlerdim. Onu sevmediğim halde her şeyiyle ilgileniyordum. Bunun sebebini bir türlü anlayamıyordum o zamanlar.

Sonra yavaş yavaş onu gözlemlemeye başladım. Sonra anladım ki ona karşı hissettiğim şey nefret değil sevgiymiş. Artık o eve gelmeden, ışığını yakmadan uyuyamıyordum. Nadirende gelseler, gelen kızları hep kıskanmaya başlamıştım. Oysa ben erkektim.

İşte o zaman tam anlamıyla anladım sevgimi. Arkadaş olarak değil aptal bir aşık olarak seviyordum onu ben. Bir ortamda ne zaman onu kötülemeye başlasalar hemen onu savunurdum. Çünkü o kötü biri değildi. Sevgiye muhtaç yalnız biriydi sadece.

Akşamları onu görmek için hep kapının önünde dururdum. Bir gün yine kapının önünde dururken karşılaştık. Ben ona baktım, o bana baktı. En sonunda konuşamayacağımı anlamış olacak ki göz kırparak yanımdan geçti.

Fazla uzaklaşmadan arkasından seslendim. Adını bile bilmiyordum ama seviyordum işte. O güzel toprak rengindeki bambi gözlere biraz daha bakmak için her şeyi yapardım.

Arkasını döndü.

"Acelem var küçüğüm." dedi ve gitti.

Anlamıştı. Anlamıştı ve bana aramızdaki yaş farkını hatırlatmıştı. O gün kalbimin kırıldığını çok net hatırlıyorum. Hatta öyle bir kırılmıştı ki bu güne kadar yaşadığım her kalp kırıklığının üstünü çizerim. Geriye sadece o an kalır.

Eve gidip saatlerce ağladığımı hatırlıyorum. O kadar çok ağlamıştım ki gözlerim yorgunluktan kapanmış ve uyuyakalmıştım.

Ama kararımı vermiştim. Ne olursa olsun, canımı ne kadar yakarsa yaksın gidip ona onu sevdiğimi sesli bir şekilde söyleyecektim. Günlerce yolunu gözledim. Bazen umutsuzluğa kapıldım ama hiç vazgeçmedim.

Bir gün karşılaştık yine. Göz ucuyla bana baktı ama durmadan yanımdan geçti gitti evine doğru. Cesaretim kırılsada vazgeçmeyecektim. Peşine düştüm. Evine kadar gittim sessizce. O ise çoktan girmiş ve evin kapısını kapatmıştı.

Çaldım kapısını. Dedim ya... Ne olursa olsun söyleyecektim ona. İçimde kalmayacaktı en azından. Kapıyı açınca göz göze geldik. Beklemiyordu belli ki. Hafif şaşkınlık vardı gözlerinde. Benden büyüktü. Bu gerek tipinden gerekse hareketlerinden çok belliydi. Bu yüzden erkenden toparlamıştı kendini.

Yüzünü 'ne oldu' gibisinden ekşitti biraz. Önce cevap vermeye utandım. Onu sevdiğimi nasıl diyeceğimi bilemedim. Oda anlamıştı zaten. Kapıyı tam kapatacaktı ki elimle durdurdum. Tek kaşı havaya kalktı hemen.

"Ne oldu küçüğüm?"

Bir çırpıda söyleyiverdim bende.

"Seni seviyorum."

"Biliyorum" dedi. Sustu. Konuşmadı.

"Bir şey demeyecek misin?" diye sordum. Sadece gülümsemişti. Bende koşarak kendi evime dönmüştüm. 1 ay. Koskoca 1 ay dışarı çıkmamıştım. Kendimi toplamam gerekiyordu. Pencereye bile çıkmamıştım hiç.

Ama o gün... O gün pencereden onun evine bakasım gelmişti. Kalkıp baktım. Belki saatlerce pencereden onun evine baktım. Sonra ambulans sesi yayıldı kulaklarıma. Onun evinin önünde durdu. Koşarak evin içine girdi ambulanstakiler. Hemen evden çıkıp onun evinin önüne gittiğimi hatırlıyorum.

O sırada sedyeyle onu evden çıkarıyorlardı. Gözleri bana kaydı. Ufak bir tebessümle konuştu bana doğru.

"Bende seni küçüğüm." dedi.

Herkes bana bakmaya başladı sonra. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu anlamıştım çünkü sıcak basmıştı bana. Sonra fazla oyalanmadan ambulansa bindirip götürdüler onu.

Bende fark etmeden ağlamaya başlamıştım bile. Koşmaya başladım. İçimdekini atabilmek için koşuyordum. Çünkü o garip duyguyu sevmemiştim hiç. Ama olmadı. Aksine dahada büyüdü içimdeki his. Sokak sokak gezdim durdum o gün akşama kadar.

Ama ne o içimdeki kötü his geçmişti ne de ağlamam durmuştu.

Bir müddet sonra eve döndüm. Annemler ondan bahsediyordu. Bir kız sevmiş vakti zamanında. Ailesine anlatmış. Ama kızın ailesi izin vermemiş evlenmelerine. Bunun üzerine kız evden kaçmış. Ama sokak serserileri onu öldürmüş. Hani bahsetmiştim ya size. Nadirende olsa takıldığı kızlar vardı diye. Onlar aslında sokakta yaşayan, kimi kimsesi olmayan kızlarmış. Onlara yardım ediyormuş aslında.

Çok acı çekmiş bugüne kadar. Sevdiği herkesi koparmışlar ondan. Öldürmüşler kimi sevdiyse. Bunları öğrenince içim burkulmuştu. Zaten ağlıyordum. Daha da şiddetli ağlamaya başlamıştım. En sonunda dayanamamış. İntihar etmeden önce ambulansı aramış. Sonra da bileklerini kesmiş.

Ama geç kalınmıştı. Benim sevdiğim adam kendi canına kıymıştı. Polisler evi incelemek için geldiklerinde duvarda 'küçüğüm' yazısını görmüşler. Tam olarak şöyle yazıyormuş duvarda:

"Küçüğüm sende ölme! Bende seni sevdim. Ama sevdiklerim hep öldü. Sen ölme istedim. Sen ölme diye kendim öldüm küçüğüm."

Ben Steven Grant Rogers. Sevdiğim adam Anthony Edward Stark. Mezarına gittiğimde öğrenmiştim adını. Ne kadarda acı. Sevdiğim adamın adını onun mezarından öğrenmiştim. O günden sonra kimseyi sevemedim. Sevmeyi bırak kimseyle görüşemedim. Sadece o olsun hayatımda, bir tek onu hatırlayayım istedim.

Ama artık dayanamıyordum. Bir elimdeki cama birde bileklerime baktım. Onun kendini öldürdüğü gibi öldürmek istiyordum kendimi. Hiç düşünmeden kestim bileğimi. Son sözlerim çıktı dudaklarımdan.

"Sonumda sevgilim, sonunda kavuşuyoruz."

Geriye kalansa yaşanmayan aşkları ve yanana duran iki mezarlarıydı. Bu dünyada kavuşamadılar ama artık sonsuzdu onların aşkları.

Anthony ve Steven artık sonsuzluk olmuştular...







Bölüm Sonu.

One Shots/stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin