"Steve dokunma, bozacaksın makinayı."
Tanrım, Steve anlamadığı halde neden her şeye merakla dokunuyor? En sonunda bir kaza çıkacak, hepimiz patlayacağız burada.
"Yah! Steve yeter ama. Dikkatimi dağıtıyorsun."
''Tony, ne makinası demiştin buna sen?"
"Zaman makinası Steve. Merakını giderebildiysem eğer çekil şunun yanından. Bir şey olacak sonunda."
Steve dönüp bana baktı. Sanırım gerçekten bu sefer sinirlendiğimi anlamıştı.
"Tony-"
"Steve. Bir daha uyarmayacağım. Lütfen sus ve otur ya da burayı terk et."
"Umm, pekala. Ama sana söylemem gereken bir şey var."
"Tamam, söyle ve lütfen artık sus."
"Sanırım ben bir şey yaptım. Ama gerçekten yanlışlıkla oldu Tony."
"Ne oldu Steve?"
Eliyle makinanın açma düğmesini gösterdi ve konuşmaya başladı.
"Eee, yanlışlıkla buraya bastım ve bu düğme kırmızı renginde yanmaya başladı. Sonra sen kızma diye birkaç düğmeye daha bastım hemen kapanması için ama bir türlü kapatamadım."
"Ne yaptım dedin!?"
"Tony-"
Makinadan çıkmaya başlayan seslerle Steve'i dinlemeden ona doğru koştum ve onu hemen kenara ittim. Onu kurtarmasına kurtarmıştım ama sanırım kendimi kurtarmak için biraz geç kalmıştım.
Karşımda babamı görüyor olmamın başka bir açıklaması olamazdı çünkü.
Steve'den devamke:
Tony'nin beni dinlemeden üstüme doğru gelip beni kenara itmesiyle ne yapacağımı şaşırdım. Ayağa kalkıp etrafa bakındım ama Tony'yi göremedim.
Yavaş yavaş temkinli bir şekilde laboratuvarda yürümeye başladım. Aynı zamanda da Tony'ye sesleniyordum.
"Tony?"
"Tony hadi ama. Bir oyunsa bu inan hiç komik değil. Bil istiyorum."
"Tony, korkmaya başladım ama."
Hiçbir şekilde Tony'den ses gelmezken bacağıma bir şeyin yapışmasıyla yere doğru baktım.
Bana kocaman bambi gözleriyle bakan ve elleriyle bacağımı saran tatlımı tatlı bir bebek görmeyi inanın hiç planlamıyordum.
Tanrım! Ne halt oluyordu burada?
Bebeğin bana ellerini kaldırarak uzatmasıyla kucak istediğini anlamıştım. Onu hemen kucağıma aldım. Aynı zamanda da düşünüyordum. Her şey makinanın değişik sesler çıkarmasıyla başlamıştı.
Tanrım! Nasıl çözeceğim ben şimdi bunu? Tony gibi zekide değilim ki. Ayrıca Tony aşkına bilimden falan anlamam hiç ben. Ehehe bunu Tony bilmiyor. Yani kendisini sevdiğimi bilmiyor. Lütfen ağzınızdan kaçırmayınız.
Düşün Steve. Düşün Steve. Düşün Ste-
"Ah, tabi yaa! Bruce."
Bi' anda sinirli bir homurtu duyunca sesin geldiği yöne bakmıştım. Doğru ya, bebeği unuttum ben.
Çok tatlı bebekti. Birazda Tony'yi andırıyordu sanki. Bön bön suratına bakmamdan sinirlenmiş olmali ki yüzünü buruşturdu. Ama gel de mıncırma suratını şimdi.
