Ölüme aşık bir kadını Yaşama hayran bırakan adam...🪐
Eve şarkı söyleyerek girdiğimde tüm gözler beni buldu. Çok nadir yaptığım şeylerden birini yapıyordum.
"Hayırdır kuzum ne bu mutluluk?"
Esma Teyze'nin yanına giderek yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Bi nedeni yok Esma Sultan."
Gülerek başını salladığında gözlerim Sedat Abi'yi bulmuştu. Tek kaşını kaldırmış, hareketlerimi garipsemiş bir şekilde beni izliyordu. Niye bu kadar garipsemişlerdi ki? Alt tarafı mutluydum.
Yukarıya çıkmak için merdivenlere yöneldiğimde kapının hızlıca açıldığını duyarak irkildim ve gözlerim kapıya yöneldi. Babamın sinirli bakışlarıyla bana yaklaştığını gördüğümle kolumdan tutup sürüklenmem bir oldu.
Çıkmak istediğim merdivenleri bana zahmet vermeden çıkarmak ister gibiydi adeta. Sıkıca kavramış olduğu sağ kolumu hızlı bir şekilde bıraktığında sendeledim. Beni odanın içine sürükleyip ardından kendi girdi ve hızlıca kapıyı kapattı.
"Sen bize, soyumuza laf mı getirmeye çalışıyorsun?"
Gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünde olayları anlamaya çalışıyordum.
"B-ben bir şey yapmadım."
"Ne demek bir şey yapmadın lan. Bizden habersiz İstanbul'a gidiyorsun, herkesin haberi var ama bizim yok! Ve bunu marifetmiş gibi insanlara anlatıyorsun. Söyle lan hangi orospu çocuğu için gittin?"
İstanbul'a bir erkek için gittiğimi düşünüyordu. Son kullandığı cümle beynimin içinde yankılanıp dururken ayağa kalktım ve var gücümle bağırdım.
" Düzgün konuş, haddini aşma! "
Sol yanağımda hissettiğim tokatla elim dudağımın kenarına gitmişti. Elime bulaşan kanla hızlıca babamı ittirdim ve çantamı da alarak odadan çıktım. Sedat Abi dışarıya çıkacağım sırada kolumu tuttu ve benimle konuşmaya çalıştı.
" Yalnız kalmak istiyorum"
Buz gibi olmuş sesimle kolumu ondan kurtardım ve ardıma bile bakmadan terkettim o evi. Şimdi bir başıma ne yapacağımı nereye gideceğimi bile bilmeden yürüyordum. Gerekirse sokakta kalırdım ama bir daha o adamın evine dönmezdim. Ben bunları hakedecek ne yapmıştım ki, iyi de olsa kötü de olsa ben onun kızıydım. Ama anladım ki onun soyu her şeyden daha önemli ve değerliydi... Benden bile.
Yanağımda süzülen yaşlarla, dudağımdaki kanın donduğunu hissedebiliyordum. Hoş. Hissedebiliyorsam hala yaşıyorum demek ki. Daha fazla yürüyecek, kendimi taşıyacak gücü kendimde bulamıyordum. Bir evin merdivenlerine oturarak bundan sonrasında ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Bir gece Cerenlerde kalıp sonrasında başımın çaresine bakabilirdim fakat ailesi kabul eder miydi? Kendi kendime gülerek sesli bir şekilde konuştum.
"Lan Ezgi seni kendi ailen bile kabul etmiyor değil ki başka bir aile."
O sırada önümden geçen sarı saçları, mavi gözleri olan çocuk durdu ve gülerek bana baktı.
"Bana mı söylediniz?"
Bu ne alakaydı şimdi? İnsanlar kendi kendine konuşamaz mıydı yani?
"Hayır. Ben kendime söyledim."
Kahkaha atarak bana baktı ve tekrar kahkaha attı. Ne olduğunu sorarcasına baktığımda cebindeki telefonu çıkardı ve fotoğrafımı çekip bana gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNADAKİ GÖZLER
ChickLitAşk nedir bilir misin ufaklık? Kimisi aşkı insan türünü sürdürmek için bireye kurulmuş tuzak diye tanımlar , kimisi ise bir çeşit bağımlılık olarak düşünür aşkı. Oysa aşk var olmayandır, farklıdır. Kelimelerle ifade edildiğinde basitleşir özelliği k...