Davet

291 19 7
                                    

Gözlerimi karnımdaki sargılara ve yaralara getirdi. Kızgın gibiydi ama değildi de.. Karnımdaki acıyla elimdeki kalemi oynatıp zar zor bir şeyler yazdım tekrar.

"O iyi mi? Yaralı mı?"

Sirius'tan bahsetiyordum ve oda bunu anlamıştı. Yüz ifadesinden onunda bir şey bilmediğini anladım. O kadar salağım ki.. Kendini kontrol edemediği için babasını yaralayan bir zavallıyım ben... Gözümden bir damla düştü. Harry bunu görünce daha da pişman olmuş gibiydi. Eliyle gözyaşlarımı sildi.

Harry;"Hey hey hey! Hayır ağlama. Merak etme Sirius iyi sadece dinleniyor. Daha yeni mektup gönderdi"

İçim biraz daha sakinleşmişti. Ağladığım için ağızımdaki tüple nefes almak çok zordu. Tüpü çıkardım ve derin bir nefes aldım. Sonra tekrar o his... Açlık. Kan isteği. Diğerlerine döndüm. Hepsi buram buram kan kokuyordu. Elimle burnumu kapatıp yüzümü buruşturdum.

Elena(zar zor):"Çıkın!"

Harry:"Ne..?"

Elena:"Buram buram kan kokuyorsunuz!"

Harry:"Hey sakin ol! Snape susama döneminin kolay geçmeyeceğini zaten söyledi. Sadece başka bir şeyin kokusuna odaklan."

Bunu yapmak inanılmaz zordu. Özellikle Harry yanımdayken. İnanılmaz kokuyordu. Kan kokuyordu ama sanki diğerlerine kıyasla büyüleyici kokuyordu. Tekrar nefes alma makinesini takınca koku yok oldu. Uzun uzun öksürdükten sonra boğazımda hala aynı his vardı.

İçeri Profesör Snape girdiğinde hepimiz ona döndük.

Snape:"İzninizle bayan Blackla konuşacağım çocuklar."

Hermione:"Elbette profesör"

Hermione kalkıp Harry'i çekiştirdi. Harry ise öldürmek istermiş ama aynı zamanda da minnet duyuyormuş gibi Snape'e bakıyordu. Eğer bakışlar bi insanı öldürebilseydi, Snape şu an ölmüş olurdu. Harry, Hermione ve diğerleri çıkınca Snape yaralarıma baktı.

Snape:"Nasıl oldu bu? Bu kadar hızlı nasıl dönüştün?"

Cevap vermeyeceğimi anlayıp yazmaya başladığım kağıda baktı.

"Bilmiyorum sanki acıkmış gibi bir his vardı. Sonra hassasiyet başladı en sonunda hiç bir şeyi kontrol edemedim"

Yazdıklarımı okuduktan sonra sanki böyle bir şey olmasını bekliyormuşçasına sakindi ve tekrardan yüzüme baktı.

Snape:"Duyguların mı tetikledi yoksa sadece açlık mı ?"

O sırada durdum. Harry ile tartıştığım için olabilir miydi? Sanırım..

"ikisi birden?"

Snape:"Tanrım. Belkide Sirius seni ormanda bulup sonrasında bana mektup göndermeseydi şu an ölmüş olabilirdin!"

"biliyorum özür dilerim..."

Snape:"Şimdi dinlen haftasonuna kadar derslere girmeyeceksin burada kalacaksın. Madam Pomfrey yaraların iyileşene kadar kalmanı istedi."

Olumlu anlamda başımı salladım ve Snape gitmek için tam dönecekken elimle beklemesi için işaret yaptım.

"Sanırım hala susuyorum. Ama normal bir susuzluk değil."

Snape:"Vücudun ilk dönüşümlerde kan istemesi çok normal. Akşama doğru senin için hazırlarım. Şimdi dinlen."

Arkasını dönüp gitti. Bir kaç dakika sonra sadece Hermione girdi içeri.

Gecenin Tilkisi (Harry Potter FanBook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin