Bir hafta içine koreye geri dönmüştük. Beni uğurlayan onlarca insanla vedalaşıp asıl evime gelmiştim. Burada ise işler farklı değildi.
Beni karşılamaya gelen büyük bir gurup vardı ve eve geldiğim ilk an kendimi yatağa bırakmıştım. Los angelesa göre kore daha yeni yeni ısınıyordu ve evden çıkmaya hiç niyetim yoktu.
Lucas ve Will den ayrılmak biraz zor olmuştu. Aslında uyandığımda jungkooku yanımda görmeyi bekliyordum ama burası koreydi. Herkesin bir işi vardı ve ben uyandığımda saat 10 geliyordu.
Buraya geldiğimizde at çiftliğine değilde başka bir eve gelmiştik. Jungkookun Dediğine göre burası yeni evimizdi. At çiftliğini tabiki bırakmadık ama jungkook için gidip gelmek fazlasıyla zor oluyordu.
Karşı dairemizde tae ile Jennie kalıyordu ve iki evin bahçeleri birleşikti. Kendime atıştırmalık bir şeyler hazırlarken Jennie kafasını içeri soktu.
"günaydın şampiyon"
"ayy Jennie... Ödümü kopardın"
"telefonuna bakmadın mı?"
"neden?"
"çocukların şirketine gidecektik, seni bekliyoruz"
"daha kahvaltı bile yapmadım"
"beklememizi ister misin?"
"hayır hayır siz önden gidin, ben size yetişirim."Öpücük atıp bahçeden kendi evine geçtiğin de hazırladığım yiyecekleri televizyonda bulduğum programı izleyerek mideye indiriyordum.
Bi süre sonra saate baktığımda saat 11e geliyordu ve ben unutmuştum. Apar topar üzerime geçirdiğim kıyafetlerle garaja indim.
Araba kullanmayalı gerçekten uzun zaman olmuştu ve arabayı çalıştırıp yola koyuldum. Trafiğe çıktığımda telefonum çalmaya başladı. Haporlere alıp cevapladım.
"efendim jen"
"neredesin seni bekliyoruz"
"yoldayım 10 dakikaya oradayım"Telefonu kapatmaya çalışırken birden arabanın önünde gördüğüm şeyle ani fren yaptım.
Önüme gelen saçları arkaya itiklerken arabanın önüne bakmaya çalışıyordum.
"vurdum mu ben? Ayy"
Kemerimi çıkarıp hızla arabanın önüne gittiğimde yerde yatan birisi vardı. Etrafta bulunan insanlar yardım etmeye toplandığında adam gözlerini açıp arabaya yaslandı.
"iyi misiniz, çok üzgünüm"
"iyiyim iyiyim"
"kıpırdamayın lütfen ben ambulansı arayacağım"
"yok, gerçekten gerek yok. Ben iyiyim sadece kafamı çarptım biraz"
"kafa önemli önemli"Adamı yerden kaldırdığım da arabaya bindirmeme yardım ettiler.
"hastaneye gidelim, böyle olmaz"
"gerçekten gerek yok, ben iyi olurum"
"itiraz etmeyin lütfen"
"sadece başımı çarptım"
"olsun olsun"Arabanın kapısını kapatıp direkt hastane doğru sürdüm. Kıvırcık sarı saçları vardı ve ben arabayı kullanırken tek bir kelime bile etmemişti.
Kısa sürede hastaneye geldiğimizde hasta yatağında kafasına buz tutuyordu.
"neyse ki röntgen sonuçların temiz çıktı"
Derin bir nefes alıp karşısında ki sandalyeye oturdum.
"doktor sadece sizi biraz daha göz önünde tutmak istiyor"
"çok teşekkür ederim, gerçekten sizi uğraştırdım ben"
"yok olur mu öyle şey ya... Benim yüzümden buradayız zaten...hatta beni şikayet bile edebilirsiniz"
"şikayet mi? Yook yani bu olayda suçlu olan benim. Taksi görünce yola atladım. Siz isterseniz gidebilirsiniz, işinizden alıkoymmayayım"
"olsun, ben kendimi yine sağlama alayım da"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One of the Ring - Liskook
FanfictionAdım Lalisa Manoban, sessiz bir kadın olduğumu söylerler. Halbuki ben sessiz bir kadın değilim. Ağzım susar, yumruklarım konuşur...