10

389 61 52
                                    

güneş henüz doğmadı. hava hala karanlık, ancak aydınlanmak için acele ediyor. uyuyamıyorum. içimde kıpırdanan bazı şeyler izin vermiyor buna. nefesim kesilecek gibi hissediyorum, ölecekmişim gibi. yanaklarım kızarıyor, evet diyorum. bu şey öldürecek beni. aklım başımda değil. yastığın bir sağına bir soluna dönüyorum, gözlerimi kapayıp uykuyu bekliyorum ancak o gelmemek için o kadar ısrarcı o kadar ısrarcı ki bıkkın nefesler verdiriyor bana. son bir saattir bardak bardak su içip pencerenin önündeki soğuk havanın beni sakinleştirmesini bekliyorum. bardağı tutan elim titriyor, içindeki su titriyor aynı yüreğim gibi. majesteleri diyorum, kendimi itirafımı hatırlamayacağına inandırmaya çalışıyorum ama bunu hiç istemiyorum. artık beni bilsin istiyorum, beni görsün, benim farkıma varsın. artık onun gözünde yalnızca bir komutan olarak kalmak istemiyorum. beni sevsin istiyorum, haddim değil biliyorum ama istiyorum işte. sıradışı, görülmemiş belki de yanlış bu istek ama istiyorum; onu, sevgisini, onunla ilgili her şeyi istiyorum. bana gelsin istiyorum, bana sarılsın, beni sevsin, onun için tek olayım. bencilce ama onun için bencil olayım, o da benim için bencil olsun istiyorum.

kuruyan boğazımdan birkaç yudum daha su geçirip gökyüzüne baktım. yavaş yavaş rengi açılıyordu, gecenin karanlığından kurtuluşunu izlerken içimdeki bu karmaşadan da kurtulacağımı ummuştum ancak bir sonuç vermiyordu. hala aynı korkuyu duyuyordum. sabah ne yapacaktım ki? buraya gelir miydi? hatırlıyor muydu? hatırlamıyorsa eskisi gibi davranmayı deneyebilirdim, başarılı da olurdum ancak benim için her şey değişmiş olacaktı. eğer hatırlıyorsa gerçek karmaşa o zaman başlayacaktı. beni himayesinden çıkarır mıydı acaba? ya da yeniden sürgüne mi gönderirdi bilmiyorum.

belirsizlik, korku, heyecan, endişe... bütün bu duyguların hepsini aynı anda aynı yoğunlukta yaşıyordum, bunaltıcı bir durumdu. her şeyden kaçmak istiyordum tam şu an. yanımda kimse olmadan tek başıma kaçmak, geride bırakmak ve geri dönmemek. elimdeki bardağı bir kenara bırakıp başımı ovmaya başladım. düşünmek çok fazla geliyordu bana. en sonunda güneş ufukta belirdiğinde esnemeye başlamıştım. gerinerek yatağa doğru ilerlerken hiç kimsenin beni rahatız etmemesini umarak kendimi uykuya teslim ettim.

uyandığımda yanımda kimse yoktu, saat öğleden sonra ikiyi gösteriyordu. hava artık tamamen aydınlanmıştı. majestelerinin yanına talim için gitmemiştim, zaten vakit de çok geçmişti. üniformamı üzerime geçirip hizmetkarlardan kahvaltı istedim. yavaşça sakince yemeğe çalıştığım yemeğin ardından birkaç saat öylece oturdum. ne yapacağımı ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, üzerimde aşılmaz bir gerginlik vardı. bu böyle olmayacak diyip tam dışarıya çıkacağım sırada içeriye giren hizmetkar jisoo'nun geldiğini haber verdi. onu içeriye almasını söyleyip yanı başımdaki sandalyeye oturdum. içeri girmez selam verdikten sonra gülümsedi. uzunca bir süre benim sürgündeki hayatımdan onunda buraya gelişinden bahsettik. birdenbire konuşurken eğdiği başını kaldırıp doğrudan yüzüme baktı.

"garip buluyorsun eminim bundan, sungchan'la evliliğimden bahsediyorum. beni yargılamadan önce sana bir soru sormak istiyorum yalnızca bir soru. sevgi ne demek biliyor musun doyoung, daha önce sevdin mi? bir insan ya da bir iş bir nesne hiç fark etmez. sevgi ne demek biliyor musun?"

o kelimeyi söylediği an majestelerinin siması belirdi gözlerimin önünde. biliyorsun doyoung diye fısıldadı bir ses. zaten dün ona itiraf etmedin mi? onu seviyorsun, bundan eminsin, inkara lüzum yok. başımı kaldırıp jisoo'ya bakarak hafifçe salladım. gülümsemesi daha da genişleyerek yeniden konuşmaya başladı.

"o halde beni anlayabilirsin."

başımı sallayıp onu onayladım.

"kimi seveceğimizi seçemiyoruz, kime bağlanacağımızı, kimi arzulayacağımızı. hislerimizi seçemiyoruz doyoung, kimse yapamaz bunu. onları kabullenebilir ya da çürütebiliriz yalnızca. her ikisi de cesaret istiyor, hem de çok. istemediğin hisleri çürüt, kalbine göm bırak yok olsunlar. istediklerini kabullen, kalbinde büyüt ve doyasıya yaşa onları. sevdiğin kişiye itirafta gecikme, ondan ve onun hislerinden korkma sakın."

desireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin