Bölüm 16

435 49 245
                                    

O kadar çok hayalet okuyucu var ki gerçekten yazma isteğim kırılıyor o yüzden bölümler geç geliyor :( Sınırı arttırdım.
Sınır: +35 oy, +130 yorum

"Artık konuşmamız lazım." beklemediğim cümlesiyle suratına bakakaldım. Kolumdan tutu ve beni odasına doğru götürdü. İçeri girdik ve kapıyı arkamızdan kapattı. Heyecanlanmıştım.

"Yaşadığımız şeyleri hatırlıyorum." diye söze başladı. Duvara yaslandım ve kollarımı önümde birleştirdim.

"Yüzüme gelip söylediğin iyi oldu." Umarım ne kadar saçma bir hareket yaptığının farkındadır.

"Hadi ama Twitter'ı silmediğini biliyorum. Gerçekten kötü bir yalancısın." dedi ukalaca. Konumuz bu değildi.

"Konuyu dağıtma. O gece söylediğin şeyleri hatırlıyor musun?" diye sordum. "Birkaç tanesini evet. Yaptığımız şeyleri de hatırlıyorum." dedi ve gözü boynuma indi. Garip bir sessizlik oldu.

"Yani dediklerinde ciddi miydin?" diye sordum. Sabrım taşıyordu. Hem beni konuşmak için çağırmıştı hem de karşımda susuyordu.

Dudağını yaladı. "Evet." gözlerini kaçırarak söylemişti. Oldukça zorlandığı belliydi. Kalbimin atışı artmıştı. "Bir süredir düşüncelerim anlam veremediğim bir hal aldı, artık sana arkadaşım gibi bakamıyorum. Sana karşı koyamıyorum, seni gördüğümde yumuşak tenine dokunmadan duramıyorum." Ellerini kollarımda gezdirerek söyledi. Nefesim kesiliyordu. Harry'den böyle şeyler duymayı hiç beklememiştim. Dudaklarını yaladı ve devam etti. "Seni başkalarıyla görmeye dayanamıyorum. Vücudumu anlam veremediğim bir kıskançlık hissi kaplıyor."

Ne diyeceğimi bilememiştim. Sadece gözlerine bakmaya devam ediyordum.

"Peki sen? Odama girip parfümlerimi kokladığına göre benden oldukça hoşlanıyor olmalısın." Tanıdığım haline döndüğünde derin bir nefes aldım. Suratındaki ciddi ifade yerini bilmiş ifadeye bırakmıştı. Parfümlerini karıştırdığımı anlamıştı. Bana ne olduğunu bilmiyordum ama donup kalmıştım. Ona cevap veremiyordum, gözlerimi ondan kaçırarak duvara bakmaya başladım.

"Hey." çenemden tutarak ona dönmemi sağladı. Yeşil gözleri bana kenetlenirken sordu "Benden hoşlanıyor musun?" Eli hala çenemdeydi, tutuşu hafiflemişti. Tanrım, strese girmiştim. Hadi ama cevabı zaten biliyordu.

"Gerçekten çok fazla inatçısın." dedi. Ufak bir sırıtmayla bana bakıyordu. Daha fazla dayanamadım. "Evet." Kelimenin üstüne bastırarak söyledim. "Ne evet?" diye sordu oyuncu bir edayla. "Sorduğun soruya evet." dedim.

Elini çenemden tutup enseme koydu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Aramızda hiçbir mesafe kalmamıştı. Dudaklarımız hafifçe birbirine değiyordu. Sikeyim kalp atışım artmıştı.

"Ben de öyle düşünmüştüm." boğuk sesiyle mırıldandı. Dudağımın önünde nefesini hissetmem işkence gibiydi. Aniden dudağıma yapıştı. İlk önce hafifçe öptü. Geçen sefer ki gibi aceleci değildi. Ona karşılık verdim. Dudakları.. O kadar güzel bir yumuşaklığı vardı ki. Dili dudaklarıma sürtünce ona izin vererek kendi dilimi onunkiyle buluşturdum. Mükemmel akışkanlıktaki hareketleri bu işte ne kadar iyi olduğunu bana bir kez daha hatırlatıyordu. Yavaş dil hareketleriyle beni çıldırtıyordu.

Dayanamayıp alt dudağını dişlerimin arasına alıp çekiştirdim. Boğazından hafif bir inilti yükseldi. Elleri tişörtümün altına ilerledi ve parmaklarını tenime bastırdı. Dokunduğu yerler alev alıyordu. Alt dudağını bıraktım ve onu öpmeye devam ettim. En sonunda nefessiz kaldığımızda ayrıldık.

Gotta Be You- Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin