Liu Yangyang
Harika!
Anne ve babamı iş için şehir dışına gitmek üzere evden ayrılırken geçirdikten sonra rahat duramayıp Kunhang'ı aramış ve içtiğimiz gecenin pişmanlığıyla ona bir özür, aynı zamanda teşekkür borçlu olduğumu dile getirerek eve davet etmiştim. O ise başta itiraz etmiş ama sonrasında ısrarlarıma dayanamayıp kabul etmişti. Şu an ise ne halt yiyeceğimi düşünüyordum. Neden herhangi bir kafede, parkta oturmak varken eve çağırmıştım ki? Gereksiz yere aşırı rezil hissediyordum.
Kendime söylene söylene oturduğum yerden kalkıp uyuşuk uyuşuk etraftaki çok fazla olmayan ama yine de dikkat çeken dağınıklığı toplamaya başladım. Bitirir bitirmez hemen çalan zil ile şaşırmıştım. Ne bu hız canım, yıllardır bu anı mı bekliyordun?
"Hoşgeldiiin!" diye neşeyle kapıyı açtığımda karşımdaki kişi, kesinlikle beklediğim kişi değildi.
"Jaemin?"
"Yangyang? Ne oldu?"
"Bir şey yok canım, ne olsun?"
"O zaman içeri davet etmeyecek misin beni?"
"Yok hayır." Yuh Yangyang bir de füze at istersen dostunun üstüne, o nasıl cevap?
"Nasıl yani? Kovuyor musun şimdi beni?"
"Evet, hadi git." Yuh Yangyang bir de füze at istersen dostunun üstüne, o nasıl cevap?
"Yani hadi git dediysem de şeyden dolayı işte! Ben biraz kaşındım, sonra Kunhang falan oh neler neler! Ne diyorum ben, iyice saçmaladım! Ya Jaemin sen şimdi gitsen de ben sana daha sonra anlatsam olmaz mı?"
Jaemin'in karşısında kıvranmaya başlamamla kahkaha atmıştı ve kesinlikle ne olduğunu anlayamamıştı. O sırada yolun karşısından gelen Kunhang'ı görüp "Eyvah geldi!" diye bağırmam ile Jaemin'in o tarafa bakıp gelen Kunhang'ı görmesi de tuzu biberi olmuştu.
"Yangyang beye bakın hele, ne yere bakan yürek yakanmış!"
"Jaemin-ah hadi git, çabuk çabuk!"
Kunhang'ın görmesine fırsat vermeden Jaemin'i kolundan yakaladığım gibi arka taraftaki bahçe kapısından yaka paça atıp ön tarafa geri döndüm. Benim Jaemin'i kelimenin tam anlamıyla attığım, ya da kovduğum hangisi kulağa daha kibar geliyorsa, sırada o da kapının önüne gelmişti. Tam zile basacakken gereğinden fazla heyecanlı bir şekilde "Kunhang, geldin mi?" diye bağırdım.
"Yok birazdan geleceğim, henüz yoldayım. Bunu haber vermek için uğramıştım." deyip güldü. Öyle soruya, böyle cevap işte Liu Yangyang.
"Hadi içeri geçelim o zaman."
"Geçelim tabii ama kapıyı açman gerek önce."
Kapıyı açamazdım ki...
"Yangyang?"
"Şey Kunhang ben bir miktar anahtarı evde bıraktım sanırım."
"Ne yaptın?"
"Off niye böyle oldu ki? Çok üzgünüm, özür dilerim gerçekten! Bir iş yapayım dedim elime yüzüme bulaştırdım!"
"Tamam, sorun yok. Ayrıca özür dilemene gerek de yok, olabilir böyle şeyler. Bahçede otururz bizde."
Ama ben durur muyum? Durmam! İçimdeki pişmanlık ve rezillik hissiyle hoşlandığım çocuğun karşısında söylenmeye devam ettim.
"Ama olmaz ki öyle. Hem bahçede nereye oturacağız? Ne bir sandalye, koltuk var ne de örtü! Off cidden neden böyleyi-"
Cümlemi tamamlamadan sustum
Hayır susmadım, susturuldum.
Kunhang tarafından, Kunhang'ın dudakları tarafından.
Başta şaşkınlıkla karşılık veremesem de şaşkınlığı üstümden atınca gözlerimi kapatıp becerebildiğim kadar karşılık verdim. Kalbinin hızlı ve gürültülü atışını hissedebiliyordum ve onunda benim kalp atışlarımı hissedebildiğine emindim.
Ayrıldığımızda bir süre utançla gözlerimi açamamıştım ama nereye kadar böyle kalacaktım değil mi? Gözlerimi kocaman açtığımda ilk gördüğüm yüzünde hafif bir tebessüm olan Kunhang'dı.
"Beni öptün." Hadi canım sen de! Kunhang hiç farkında değildi zaten beni öptüğünün!
"Sen de karşılık verdin."
"Evet, karşılık verdim. Peki bu neydi şimdi?" Lütfen saçma sapan bir şey deme! Lütfen kalbimi kıracak bir şey deme. Lütfen Kunhang, lütfen duymaktan korktuğum bir şey söyleme bana.
"Bu bir anlık cesaretle yaptığım şey artık dayanamıyorum, sana seni seviyorum diye itiraf yapacak kadar bile dayanamıyorum bu yüzden beni tersleyecek, hislerime karşılık vermeyecek bile olsan da aşkımı böyle itiraf ediyorum demek Yangyang. Peki ya senin karşılık vermen, o ne demek?"
"Benim karşılık vermem de korkma, düşündüğün gibi kötü bir şey olmayacak çünkü ben de seni seviyorum demek. Sorma sırası bende, peki şimdi ne olacak?"
"Sen ne olmasını istiyorsan öyle devam edeceğiz. Söyle bakalım güzelim, ne olalım biz şimdi?"
"Ben hep senin güzelin olarak kalayım o zaman Kunhang. Kısa sürede benim bütün çekingenliğimi yıkıp kendine aşık ettiysen hep senin güzelin olayım, olur mu? Sen de benim bir tanem olursun, hm?"
"Hiç olmaz olur mu? Sen iste biz Edi ve Büdü gibi bile oluruz güzelim benim!"
"Edi ve Büdü ne Kunhang!"
Çok uzun aralıklarla bölüm atıyorum n'olur dövmeyin beni
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvarların Sağlam, Yıkılmaz Sanıyorsun - NoMin
FanfictionMinik ellerimin, elleri arasında kaybolmasını seviyordum.