Sağım Solum Karıştı Sonunda, Kaldım Ortada

193 29 12
                                    


Hocanın söylediklerini yazmaya çalışırken kafama çarpan sert şeyle bir anlık olarak duraksasamda hemen yazmaya devam etmiştim. Hoca o kadar hızlı söylüyordu ki cümleleri, asla yetişemiyordum. Bir kez daha kafama o sert şeyden çarptığında yine aldırmadım ama üçüncüye tekrarlandığında sinirle elimdeki kalemi bırakıp etrafa bakındım. Çoğunluk hocanın söylediklerini yazmaya çalışıyor, iki - üç kişi uyukluyordu. Bizimkilere baktığımda Yangyang hocanın söylediklerini yazanlara katılıyorken, Hyuck uyuyan gruptaydı. Renjun ise sırıtarak bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde yüzü şükreder gibi bir hal almıştı. Demek ki kafama ne olduğunu bilmediğim küçük ama sert olan şeyleri atan oydu. 

Yüzünden gülüşünü silmeden uzattığı kağıdı, yüzümdeki bıkkın ifadeyi silmeyerek hocaya çaktırmadan almayı başarmıştım. Kağıtta "Yangyang'ın neden morali bozuk biliyor musun?" yazıyordu. 

Yangyang'ın morali mi bozuktu?

Kafamı hızla kağıttan kaldırıp Yangyang'a daha dikkatli baktığımda, sandığımın aksine hocanın dediklerini yazmıyor, defterinin bir kenarını karalıyor olduğunu fark ettim. Tam kağıda "bilmiyorum" yazmış Renjun'e verecekken teneffüs zili çalmasıyla kağıdı buruşturup cebime attım. Sıramdan kalktığımda Renjun çoktan Yangyang'ın başına geçmişti bile. Bende sanki tüm gece beşik sallamış gibi uyuyan Donghyuck'u uyandırmak için onun yanına gitmiştim. Başta sadece adıyla seslenirken gözünü bile açmamasıyla yavaşça dürtüklemeye başlamıştım ama uyumakta o kadar ısrarcıydı ki bana mısın demiyordu. En sonunda dürtmeyi bırakıp hızlıca bir - iki kez sarstığımda korkarak açmıştı gözlerini.

"Ne oluyor ya? Jaemin ne yapıyorsun abiciğim, böyle mi uyandırılır insan?"

"Kusura bakmayın Donghyuck Bey seslendiğimde ve yavaşça dürttüğümde uyanmadınız başka ne yapabilirdim acaba?"

"Şimdi mükemmel bir alternatif sunacağım size Jaemin Bey. Uyandırmayabilirdiniz mesela, hm?

"Boş yapma Hyuck. Kalk da Yangyang'ın yanına gidelim, belli ki canı bir şeye sıkılmış."

Hyuck'u bin bir zorlukla yerinden kaldırdıktan sonra diğerlerinin yanına gitmiştik. Yangyang bir süre moral bozukluğunun sebebini söylememekte ısrar etsede sonunda öğrenebilmiştik. Minik bebeğim, her ne kadar sabah özür dilemiş olsa da hala Kunhang'a bağırdığı için kendini kötü hissediyormuş. Yangyang gerçekten saf, temiz kalpli bir melekti resmen. Bizim küçük meleğimizdi. O teneffüs, öğle arası Kunhanglar ile buluşmaya karar verdik ve Donghyuck'un sevgilisi Mark ile onlara haber gönderdik.


Yangyang

Öğle arası geldiğinde dördümüz birlikte kantine inip bir masaya geçmiş, onların gelmesini bekliyorduk. Sabah Kunhang'a her ne kadar haklı olsam da bağırdığım için için kendimi hala üzgün hissediyordum. Bende böyle bir değişiktim işte. Haklı olsamda haksızlığa uğrasamda kimseye bir şey diyemiyor , onlar beni kırsada onları kıramıyordum. Bu yüzden Jaemin, Renjun ve Donghyuck bana "sen bizim bebeğimizsin" diyorlardı hep.

 Kısa bir süre daha bekledikten sonra onlar da gelmiş ve yanımıza oturmuşlardı. Kunhang yanında Chenle'yu da getirmişti ve elini asla bırakmıyordu. Daha yeni tanışmış olmalarına rağmen direkt Kunhang ve Jeno'yla kaynaşmış olan Mark da hemen biricik sevgilisin yanındaki yerini almıştı. Herkes bir konu başlatması için birbirine bakıyordu.

"Özür dilerim Kunhang!" 

Toplanmayı isteyen kişi ben olduğum için konu başlatma görevini üstlenmiştim fakat kelimenin tam anlamıyla bodoslama bir giriş olmuş olacak ki başta Kunhang olmak üzere herkes şaşkınca bana bakıyordu.

"N-ne için?"

"Sabah biraz fazla çıkıştım sanırım sana , o yüzden kendimi hala kötü hissediyorum."

Jaemin

Yangyang'ın bir anda konuya dalmasıyla hepimiz şaşırmıştık. Açıklamaya devam etmesiyle yüzümdeki gülümsemeyle onu dinliyordum. Yan tarafımdan birinin omzumu dürtmesiyle kafamı o tarafa çevirdim. Bugün ne kadar da çok  rahatsız edilmiştim öyle! 

Bana gülümseyerek bakan Jeno'yu gördüğümde, yüzümdeki gülümsememi silmeden "ne oluyor" anlamında kafamı salladım. Bana yaklaşıp sessizce "Arkadaşın hep böyle saf düşünceli midir? Çünkü Kunhang ona asla kırılmamıştı ve haklı olduğunu söylemişti. Hem zaten Yangyang özür dilemişti."

"Aslında evet öyledir. O bizim minik bebeğimizdir. Küçücük, saf, temiz kalpli, melek gi-" 

"Tamam, tamam anladım." 

Bebeğimi överken sanırım ipin ucunu kaçırmış olmalıyım ki Jeno'nun beni bölmesiyle susmak zorunda kalmıştım. Tekrar Yangyang'a baktığımda yanaklarının Kunhang tarafından sıkıldığını gördüm. Bu olaya el atmanın vakti gelmişti artık. O yanaklar bana aitti sonuçta!

"Bana bak Kunhang, çek ellerini bebeğimin yanaklarından. Kıpkırmızı yapmışsın çocuğumun yanaklarını!"

"Ama çok sevimli ne yapabilirim Jaemin-ah? Sabahki ile birlikte üç kez özür diledi, hemde önemli değil dememe rağmen. Minicik resmen!"

"Haklısında şimdi, bir şey diyemem yani."

"Bende senin yanaklarını sıkayım mı biraz Bal Peteğim?"

Evet, artık kimse Hyuck'un bu ani yükselişlerine şaşırmıyordu. Mark yavaşça kafasını sallayınca, Donghyuck beklenenin aksine yumuşak bir şekilde Mark'ın yanağını sıkmış, sıktıktan sonra ise alışılmış yapışkanlığının tersine yavaş ve minik bir öpücük kondurmuştu sıktığı yanağına. İşte buna, en çokta Mark olmak üzere hepimiz şaşırmıştık. 

"Ne bakıyorsunuz öyle? Sevgilimi öptüm, garip mi?" deyip tekrar nazik bir şekilde Mark'ın yanağını öptüğünde, Donghyuck'un bütün şımarık, sert ve yılışık sevme şekline utanmayın Mark'ın yanaklarında hafif kırmızılıklar belirmişti. 

"ee Mark eridin hemen oğlum!"

Jeno'nun sözleriyle hepimiz kahkaha atarken, Mark masada bulunan ve içinde hiçbir zaman peçete olmayan plastik peçeteliği fazla sert olmayan bir şekilde Jeno'ya doğru fırlatmış fakat ıskalamıştı. Hepimiz yüzlerimizdeki tebessümler ile sakince, evet yanlış okumadınız sakince dedim, konuşurken Kunhang'ın muhabbet ortasında "Jeno, kardeşin değil mi o?" diye telaşla sorduğunda hepimiz onun baktığı yöne bakmıştık. Daha bu sabah tanıştığım minik dostum yüzü kan içinde kalmış bir şekilde buradaydı. Jeno onu görünce hızla yerinden kalkmış ve yanına koşmuştu. Bu demek oluyordu ki sabah tanıştığım minik dostum, Jeno'nun kardeşiydi. 

Jeno, Jisung'u kolları arasına almasıyla ağlamaya başlayan minik dostum ile içimde bir şeyler koptuğunu hissetmiştim.

Duvarların Sağlam, Yıkılmaz Sanıyorsun - NoMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin