Sanırım cesur olmak için yanlış bir zamandı. Herkes bana şaşkınca bakarken üzerimde çok büyük bir baskı hissediyordum. Bir anlık yersiz cesaretle yaptığım şeyin pişmanlığından başka hiçbir şeydi hissettiğim.
"Açıklamak ister misin Jaemin-ah?"
Açıklanacak bir şey yoktu ki, her şey ortaydı zaten.
"Ne diyebilirim ki?"
Sabahtan beri kahkaha seslerinin eksik olmadığı evde şu an kimseden çıt çıkmıyordu.
"Biz kalkalım o zaman, sizde rahatça konuşursunuz hem."
Herkes Kunhang'ı onaylayınca beş dakika içinde herkes toparlanıp gitmişti.
"Neden gittiler ki bir anda. Daha biz konuşacaktık Chenle ile."
"Jisung hadi abiciğim sen üstünü falan değiştir sonra da yatarsın. Biz Jaemin hyungunla bir şey konuşacağız."
"Tamam abi, iyi geceler."
Jisung ikimizin yanağına da "iyi geceler öpücüğü" bıraktıktan sonra sekerek üstünü değiştirmeye gitmişti.
"Evet Jaemin bey, şimdi konuşalım bakalım."
Koltuğa oturduktan sonra elimi narince tutup beni de yanına oturtmuştu. Şu an yaptığı şey umut vermekten başka hiçbir şey değildi.
"Ne zamandır benden hoşlanıyorsun?"
"Bilmiyorum ama senden hoşlanmaya başladığımı beş gün önce falan fark ettim."
"Jaemin bak direkt konuya gireceğim."
Jeno konuya bu şekilde girince olumsuz bir yanıt alacağımdan korkmaya başlamıştım.
"Ben de sana karşı bir şeyler hissediyorum diyebilirim ama korkuyorum Jaemin-ah. Çünkü, biliyorsun işte. Benim yaşımda olan birine göre gereğinden fazla sorumluluk var üzerimde. Birde bunların yanında aşık olmak, bilemiyorum..."
Ne saçmalıyordu? Ona daha fazla dert, daha fazla sorumluluk olacağımı mı söylemek istiyordu?
"Ne yani, sorumlulukların var diye hiç sevdiğin, hayatını birleştirmek istediğin biri olmayacak mı Jeno-ah? Ben zaten biliyorum senin yaşadığın zorlukları, göze alıyorum olabilecek bütün şeyleri! Sana destek olmak istiyorum ben, üzüldüğünde yanında olayım istiyorum; sana daha fazla dert olmak değil, dertlerine ortak olacak biri olmak istiyorum. Ama sen karşımda saçmalıyorsun! Eğer beni reddetmek için bahaneyse bunlar, ihtiyacım yok. Sadece istemiyorum demen yeterli!"
"Hayır Jaemin-ah, yanlış anlıyorsun demek istediklerimi!"
"O zaman düzgün ifade et kendini Jeno!"
"Bak Jaemin-ah," benim yüksek sesime karşı sakin sakin konuşmaya devam etmesi hiç de iyi gelmiyordu şu an bana.
"Bana daha fazla sorumluluk yüklemenden veya başıma dert açacağından değil bu korkum. Sadece sana bir şey olacak diye korkuyorum. Elimde seni koruyacak veya mutlu edecek çok bir şeyim yok ki benim. Sana verebileceğim sadece kalbim var. İçinde bolca kırıklık barındıran bir kalp."
Usul usul konuşması ve dolu dolu bakan gözleri de hiç iyi hissettirmiyordu bana şu an. Her an ağlayacak gibiydim.
"Ben senden başka bir şey istemem ki Jeno. Kırık kalbini de elimden geldiğince onarırım hem, iyi gelmeye çalışırım sana. Böyle mutlu olurum ben, fazla bir şeye ihtiyacım yok ki benim."
Gözyaşlarım yavaş yavaş akmaya başladığında ellerini nazikçe yanağıma koymuş ve akan yaşları silmeye başlamıştı.
"Söyle o zaman benim pembe saçlı prensim, aşkından başka verecek hiçbir şeyi olmayan bu adamın sevgilisi olur musun?"
Şaşkınlık içinde gülümseyen suratıma karşılık daha da hızlanan gözyaşlarımla saçma sapan bir görüntüye sahip olduğuma emindim şu an.
"Olurum Jeno-ah, ihtiyacım olan her şeye sahip bu adamın sevgilisi olurum."
Usul usul yaklaşmaya başlamış ardından da dudaklarımızı birleştirmesiyle kalbim hiç hayra alamet atmıyordu şu an.
Kısa bir bölüm oldu bu 👉👈
Bu bölüm bangleten için UwU💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvarların Sağlam, Yıkılmaz Sanıyorsun - NoMin
FanficMinik ellerimin, elleri arasında kaybolmasını seviyordum.