"Jaemin rahat dur bir sevgilim!"
"Ama Jeno! Gidiyor muyuz? Ben daha şarkı söyleyecektim, hem sende daha şarkı söyleyecektin!"
"Ben sana söyleyeceğim sonra şarkı güzelim, merak etme sen!
"Gerçekten söyleyecek misin Jeno?"
Jaemin bayık bayık bakan gözlerini açabildiği kadar kocaman açıp sevimli sevimli sorduğunda Jeno gülümseyip çakırkeyif olan sevgilisinin yanağını öptü.
"Ne yaptın Jeno! Öyle öpülmez, ayıp! Evlenmemiz lazım ilk önce!"
Güzel sevgilisinin tatlı tatlı itiraz etmesine karşılık diğer yanağını da öptü Jeno.
"Öpüp duruyorsun ama! Yoksa biz evlendik mi Jeno? Ondan mı öpüp duruyorsun yoksa beni?"
"Evlendik tabii güzelim, baban seni bana vermeyince kaçırdım ya hatta seni!"
Sarhoş sevgiliyse biraz eğlenmek istedi Jeno. Bu anları yarın Jaemin kendine geldiği zaman anlatmak için sabırsızlanıyordu şimdiden.
"Babam beni sana vermedi mi? Kötü adam mısın yoksa sen sevgilim ondan mı vermediler beni sana?"
Kocaman bir kahkaha attı Jeno.
"Tabii, kötü adamlardanım ben Jaem. Yoksa sevmez misin beni kötü adamım diye, hm?"
Biraz da denemek istedi Jeno sevimli sevgilisini.
"İnanmadım ki! Bu gülümsemeyle kötü adam olamazsın sen Jeno! Hangi kötü adam böyle güzel kahkaha atar ki? Kandıramadın bu sefer beni sevgilim!"
Çok cesur konuşuyordu sarhoş Jaemin. E tabii, düşünmeden aklına ilk gelenleri söylemek kolaydı. Hele ki ne dediğinin farkında değilsen.
"Hatırlatırım bu dediklerini yarın bugün. Bakalım o zaman ne diyeceksin Na Jaemin?"
* * * * * *
"Yangyang aç hadi gözlerini, ayılman lazım."
"Geldik mi?"
"Hayır güzelim ama kendine gelmen lazım. Seni eve bu halde götüremeyiz."
"Biraz daha uyusam olmaz mı sonra kendime gelirim, hm?"
Yangyang, Kunhang'ın kucağında uyur - uyanık şekilde konuşurken Kunhang onun bu sevimliliğine dayanamamış olacak ki nasıl olsa yarın hatırlamayacak diye düşünerek alnına ufak bir öpücük kondurmuştu.
"Kunhang, beni yere indir! Hemen yere indir!"
Yangyang'ın yaptığı şeyden rahatsız olduğu için indirmesini söylediğini sandı Kunhang. İçinde göz ardı edilemeyecek kadar üzüntü ve pişmanlık duygusuyla Yangyang'ı yere indirmişti.
Aslında durum bundan çok farklıydı.
Kunhang'ın kucağından iner inmez kendini bulduğu ilk kuytu köşeye atan Yangyang, midesinde ne varsa boşaltmaya başlamıştı. Biraz geçte olsa durumu anlayan Kunhang ise koşar adım yanına gidip rahatlatacağını umarak sırtını sıvazlamaya başlamıştı.
Yangyang sonunda bütün midesi boşaldığında yavaşça Kunhang'a tutunup doğrulduğu yerden kalktı. Şu an ağlamıyordu ama henüz ağladığını belli eden yaşların izleri duruyordu pembeleşmiş yanaklarında.
"Ne oldu, neden ağladın? Canın mı yanıyor?" bir eliyle Yangyang'a destek olup diğer eliyle Yangyang'ın yanağındaki yaş izlerini silerken telaşla sordu.
"Hayır, hayır. Her kustuğumda istemsizce oluyor, iyiyim yani bir şeyim yok."
Rahat bir nefes alan Kunhang diğer yanağını da sildiğinde Yangyang'ın ellerinden tutup kendisiyle birlikte onunda çimenlere oturmasını sağladı.
"Ayıldın sanırım biraz daha. Kendinde misin?
"Evet, çok daha ayığım şu an. Umarım saçmalayıp sana çok zorluk çıkarmamışımdır."
"Yok canım, ne zorluğu."
* * * * * *
"Daha iyi misin Hyuck-ah?"
Bir kusma vakası da bu taraftaydı. Mark'ın kucağından kaçar gibi inip gördüğü ilk çöp kutusuna atmıştı kendini Donghyuck.
"İyiyim, iyiyim."
"Gel oturalım, biraz daha ayıl öyle evlere dağılırız."
Mark sözlerini söyledikten sonra bacaklarını uzatarak oturmuş ve Hyuck'a da oturması için yanını işaret etmişti eliyle. Peki Donghyuck ne yapmıştı?
Tabii ki oturmamıştı, atın o fazla normal olan düşünceyi kafanızdan.
Öce yavaşla çömelmiş, sonra da kendini Mark'ın dizine bırakmıştı. bulmuştu fırsatı, kaçırır mıydı?
"Aman bir fırsatı da kaçırıverirsin falan."
"At o düşünceyi kafandan, bir Lee Donghyuck asla sevgilisine sırnaşma fırsatını kaçırmaz!"
"Kaçırmasın bakalım, şikayetçi olanda yok zaten bu durumdan."
* * * * * *
"Uyan hadi uyuyan güzel. Kahve yaptım içte kendine gel biraz."
Yukhei'nin narince çıkan sesiyle konuşmasıyla asla gözlerini açmak istemese de açmıştı gözlerini. Uykulu gözlerle etrafa saf saf bakınırken Yukhei, onun bu sersemliğinden faydalanıp dudağına minicik bir öpücük kondurmuştu. Bu öpücükten sonra bütün sersemlik halini üzerinden atıp yerini şaşkınlığa bırakmıştı Renjun.
"Al hadi iç kahveni." deyip elindeki içi kahve dolu kupayı Renjun'e uzattığında, Renjun mahcup bir şekilde gülümseyip almıştı kupayı.
"Kahve için çok teşekkür ederim ve umarım sarhoş Renjun sana çok zorluk çıkartmamıştır."
"Yok ne zorluğu, hatta o anlar için teşekkür bile edebilirim sana. Sarhoş bir Renjun gerçekten çok sevimliydi sevgilim."
Yarısı utandığından, yarısı ise içtiğinin etkisiyle kızarmış yanaklarıyla elindeki kahveden yavaş bir yudum aldı Renjun. Yukhei de onun bu haline dayanamayıp al al olan yanaklarını sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvarların Sağlam, Yıkılmaz Sanıyorsun - NoMin
FanficMinik ellerimin, elleri arasında kaybolmasını seviyordum.