Beğenin lütfen
Yorum da atın 🔪
"Ben bir tuvalete gidip geleyim." Yuji masadan kalkıp tuvaletlerin olduğu kısma doğru gitmeye başladığında masada Kuroo ile tek kalmıştım.
Dirseğini masaya dayadı ve yumruk yaptığı elini de çenesinin altına koydu. "Söyle bakalım."
Elimdeki içeceğin pipeti ile oynarken başımı kaldırıp ona baktım. "Neyi?"
"Bilmiyormuş gibi davranmasana be. Teru ile aranda ne oldu? Bir garipsin kaç saattir."
Yuji'den bahsettiği an gözüm tuvaletlerin olduğu kısma kaydı. Daha sonra tekrar ona döndüm. "Bir şey olmadı ki."
"Aynen canım, ben de voleybolcu değilim." boştaki elini ileri geri salladı, "Hadi, hadi. Söyle. Kaç yıldır arkadaşız biz."
İç çekerek elimdeki dolu bardağı masaya bıraktım ve oturuşumu düzelttim. "Bugün sabah Yuji bana şey dedi."
"Ne dedi?" resmen meraklı Melahat gibiydi. Hayatımda bu kadar dedikoducu birini görmemiştim. Hadi biz onun yakın arkadaşıydık ama başka olaylara karşı da bu kadar ilgiliydi.
"Beni fark etsene dedi, okula yürürken."
"Aşık sana."
"Of Kuroo! Dur bir ya!"
Güldü ve başını devam et anlamında salladı.
"Geçen gün okulda bir kızla tartışmıştım. Bugün bahçede Yuji onunla konuşuyordu. Daha sonra beni gördü ve yanıma geldi. Ben de sinirlenmiştim biraz. Kıskandın mı falan dedi..."
"Sen ne dedin?"
"Bir şey demedim. Zil çaldı zaten sonra."
Geriye doğru yaslandı, "Yani kıskandın."
"Yani..."
"Seni seviyor." gözüm hâlâ tuvaletlerin olduğu bölgedeydi. Her an gelebilir diye tetikteydim.
"Sana o mu söyledi?"
Sesli bir biçimde güldü, "O salak bunu söylemez. Sence de sana olan ilgisi belli değil mi? Sizi lisenin ilk yılı hazırlık maçındayken gördüğümde sevgili sanmıştım."
Gülmeye başladım. O sırada Yuji'nin tuvaletten çıkıp bize doğru geldiğini görmem ile kendimi düzelttim.
Yanıma oturup içeceğimden bir yudum alırken gözleri ikimiz arasında gidip geliyordu. "Ne konuşuyordunuz lan?"
Tehditkar gözlerimi Kuroo'ya çevirdiğimde o da içeceğinden bir yudum aldı, "Senin ne kadar yavşak olduğundan bahsediyorduk hayatım. Bilirsin, favori konumuzdur."
Telefonundan saate baktı ve ayağa kalkarak hırkasını giydi. "Ben gideyim artık. Takımla akşam koşusu saatimiz yaklaşıyor."
Bize veda edip gittiğinde biz de kafede çok durmadık. 5-10 dakika daha oturup eşyalarımızı alarak kafeden çıktık.
Saat akşam 8'e geliyordu. Hava artık kararmıştı. Sokak lambaları ile aydınlatılmış evin yolunda yürürken Yuji'nin durduğunu fark ettim ve durup omuz üstünden ona baktım.
"Yuji?"
Elleri cebinde, hemen yandaki parka bakıyordu. Ben de başımı bir şey mi var acaba diye parka çevirdim ve incelemeye başladım.
"Ortaokuldayken bu parkta oynuyorduk hep. Hatırlıyor musun?"
Gözüm direkt salıncaklara yöneldi. Onunla ilk orada tanışmıştım. Annem bana bağırıp çağırdığı için evden çıkıp bu parka gelmiştim. Yuji'de sokaktan geçerken beni yalnız görünce gelip yanıma oturmuştu.
O anıların aklıma gelmesiyle buruk bir şekilde gülümsedim, "Hatırlıyorum."
Parka doğru yürümeye başladığında ben de peşinden gitmeye başladım. Çimlerin üstünden geçerek kum olan oyun alanına girdik ve salıncaklara ilerledik.
O yine mavi olan salıncağa, ben de yine kırmızı olan salıncağa oturdum.
Ayaklarımla yerden destek alıp kendimi yavaş yavaş ileri geri sallarken o ise sabit duruyordu.
"Seni bu parkta ilk gördüğüm zaman çok ilgimi çekmiştin."
Başımı ona çevirdim. Kafasını yukarı kaldırmış ve gökyüzüne bakıyordu. Sanki benimle değil de kendi kendine konuşuyordu.
"Ergenliğe girmiş aptal bir çocuğun tekiydim. Ve gerçekten çok güzeldin." dediği şeye karşı güldüğümde kendisi de güldü ve bu sefer de başını yere eğdi.
Ayağını kumda hareket ettirerek desenler çiziyordu.
"Sonra arkadaş olduk, ailenin durumunu öğrendim. İlk birkaç ay sadece selamlaşıp nasıl olduğumuzu sorarken sonraki aylar her günümüz birlikte geçmeye başlamıştı."
Onu dinlerken aynı zamanda parkı inceliyordum. Parkın her tarafında anılarımız vardı.
"Neredeyse 1 yıl sonra artık arkadaşlığın farklı bir tanımı falan sayılırdık. O kadar yakındık ki... Bir de şu anki hâlimize bak. 18 yaşında her gün başımıza bir bela alan gençler olduk." Son cümlesini bitirdiğinde bir kahkaha daha patlattım.
O da sesli bir şekilde güldü ve bana döndü. "Seni tanıdığım için çok şanslıyım. İyi ki o gün açım diye seni görmezden gelip eve koşturmamışım."
Sadece gülerek onu dinliyordum. Neden bunları diyordu bilmiyordum. Ama ona çok değer veriyordum ve şu an karşımda evrene küfür etse bunu bile dikkatle dinlerdim.
Gülmesi durduktan sonra önüne döndü ve derin bir iç çekti. Salıncaktan kalkıp yere bıraktığı çantasını tek omzuna taktı.
"Annem yemek için bekliyordur. Gidelim artık." çoktan yürümeye başladığında birkaç saniye arkasından baktım ve hızlıca kalkıp çantamla birlikte peşinden koşmaya başladım.
Sol eli cebindeydi ama sağ eli boştaydı. Yanına gelip elini tuttum, yürümeye de o şekilde devam ettim.
İlk tuttuğum an ellerimize baktığını fark ettim. Ama bir şey demedi, tekrardan önüne döndü.
Sadece, sıcak eli elimi daha da sıkı sardı. Ve bu da bana yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terushima x Reader (Haikyuu x Reader)
FanfictionTerushima ile çocukluk arkadaşı olan Lassie, liseden beri onların evinde kalıyordur. Teru ile aralarında kopmaz bir bağ varken, bu bağ başka bir şeye dönüşecek midir?