Beğenin Lütfen
Yorum da atın
2 yıl sonra:
Evden hızlıca çıkıp kapıyı kilitledim ve merdivenlerden inmeye başladım. Saat akşam 10'a geliyordu ve Yuji'nin eve gelmesini beklerken onun yerine ondan bir mesaj almıştım.
Bana bir konum göndermiş ve oraya gelmemi istemişti. Konum buraya neredeyse 40 dakikalık uzaklıkta olan bir uçurumdu. Oraya genelde turistler giderdi. Japonyanın en yüksek uçurumlarından biri olmakla biliniyordu.
Yuji'ye ne olduğunu sorduğumda "Sadece gel." yazması beni korkutmuştu. Konuşma tarzı bile çok garipti. Çok ciddiydi.
Caddede önüme çıkan ilk taksiyi neredeyse önüne atlayarak durdurdum ve hızla ön koltuğa bindim.
"Nereye gidelim efendi-"
Kemerimi takarken mırıldandım, "Tokyo uçurumu. Hızlı gidin lütfen."
"Tabii." gaza basıp arabayı sürmeye başladığında derin bir nefes alarak başımı koltuğa yasladım.
.
30 dakika sonunda uçurumun bulunduğu dağ yolunun sonunda araba durdu ve şoför bana döndü "Daha ileri gidemem, yol burada bitiyor."
Cüzdanımdan taksimetrede yazan miktar kadar para çıkardım ve ona uzattım, "Teşekkür ederim."
Arabadan inip tam kapıyı kapayacağım sırada şoför benim kapıma doğru uzanıp bana baktı. "Karışmak gibi olmasın ama... Bir şey yapmayacaksınız değil mi?"
Kaşlarım çatıldı, "Anlamadım?"
"Uçurumda bu aralar intihar eden insan sayısı arttı. Bu saatte kimse de olmaz burada. Bir şey yapmayacaksınız değil mi? Yardıma ihtiyacınız varsa yardım ederim." başını arabanın ön camına çevirip karanlık olan toprak yola bakmaya başladı. "Kız kardeşimi bu uçurumda kaybettim. Kaybeden tarafın neler yaşadığını iyi anlarım."
Son 2 cümlesini söylerken sesinin titremesi içimde bir burukluk oluşturmuştu. Gülümsemeye çalıştım, "Bir şey yapmayacağım, merak etmeyin lütfen." Kapıyı kapatıp yarıya kadar olan açık camdan baktım, "Dikkat edin sürerken."
Arkamı dönüp toprak yolda koşmaya başladım.
Adamın dediği şeyler kulaklarımda yankılanıyordu sanki.
İntihar. İntihar edenler arttı. Uçurumda intihar ediyorlar.
Yuji böyle bir şey yapmazdı, yapamazdı ki. O, bir karıncanın canını bile incitemezdi. Hem neden böyle bir şey yapmaya gerek duymuş olsun ki?
Uçurumun olduğu yere geldiğimde uçurumun en ucunda ayakta duran adamı görmemle koşmayı bırakıp durdum ve ellerimi dizlerime koyup soluklanmaya çalıştım.
"Yuji..."
"Lass, gelmişsin."
Başımı kaldırıp ona baktığımda hala arkasının bana dönük olduğunu gördüm. Ona doğru yürümeye başladım, aramızda 4-5 adım kaldığında aniden elini kaldırdı.
"Daha fazla yaklaşma."
Dudaklarım içimde büyüyen korkuyla titredi, "Neden? Ne oluyor?"
"Ay çok güzel, değil mi?"
Gözüm Ay'a kaydı. Güzeldi ama neden şu an bunu söylüyordu?
"Güzel."
"Lass." dedi, titrek bir nefes alarak. "Bu konuşma, sevgilimle olan son konuşmam."
"Ne?" ona ilerlemek istedim ama anın şokundan bunu bile yapamadım. "Yuji, ne saçmalıyorsun?"
"Ayrı kalamam senden."
"Yuji. Buraya gel." elimi ona doğru uzattım.
"Eğer böyle olursa seni her zaman görebilirim, hep yanında olurum."
"Buraya gel!" diye bağırdım gözlerim yaşlarla dolarken. O kadar korkmaya başlamıştım ki onun ne dediğini bile tam olarak anlayamıyordum.
Eli cebine gitti, bir şey çıkardı ama karanalıktan dolayı ne olduğunu net olarak görememiştim. "Lass, senden bir şey isteyeceğim."
"Ne istiyorsun? İste. Buraya gel, hadi. Lütfen."
Yavaşça bana döndüğünde titrek bir nefes aldım.
Elinde tuttuğu şeye bakıyordu ama ben göremiyordum.
"Seni seviyorum." dedi, sakince. "Herkesten çok."
"Ben de seni seviyorum." dedim başımı aşağı yukarı sallarken.
Bana doğru birkaç adım attı ve aramızda bir adım kala durdu. Yavaşça bir dizinin üstüne çöktü ve elindeki şeyi bana çevirdi.
Gözlerim, minik siyah kutunun içindeki bir çift yüzükle buluştuğunda öylece kalakaldım.
"Lass, benimle evlenir misin?"
Gözlerimden yaşlar süzülüp ağlamaya başladığımda hem korkudan hem de mutluluktan ağlıyordum. Başımı aşağı yukarı salladığımda dudağı yana kıvrıldı ve kutunun içindeki bir yüzüğü alıp yüzük parmağıma yerleştirdi.
Elimi yaklaştırıp yüzüğe baktığımda ağlarken gülmeye başladım.
Tektaş ya da herhangi bir mücevheri olan bir yüzük değildi çünkü Yuji, küçüklüğümden beri o yüzükleri asla sevmediğimi biliyordu.
Simsiyah bir yüzüktü, üstünde ise beyaz renkte ikili bir salıncak vardı.
Salıncak... Bizim için en önemli şeydi.
Ayağa kalkıp kendi yüzüğünü eline taktığında hala ağlayarak yüzüğüme bakıyordum.
En sonunda başımı kaldırıp ona baktım, o da gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. Kollarını iki yana açtığında hızla ona sarıldım ve başımı göğsüne yaslayarak kendimi rahatlatmaya çalıştım.
Beni öyle sıkı sardı ki, yemin ederim kendimi en güvende hissettiğim yer onun kollarının arasıydı.
"Evleniyoruz." dedi, inanamıyormuşçasına.
"Evleniyoruz." dedim, ona karşılık olarak.
Kitap bitti, okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bu kitapta karakterlerin birbirlerine olan sevgisini çok iyi aktardığımı düşünüyorum. Tüm kitap boyunca sadece aralarındaki ilişkiye odaklandım. Lisedelerken geleceklerine karşı olan korkuları, gençliklerinin tadını çıkarmaları, birlikte oldukları sürece her şeyi başarabileceklerine inanmaları, arkadaşlık bağları... Umarım içimde hissettiğim her şeyi kitapta size güzelce aktarabilmişimdir.
Özel bölüm gelir mi bilmiyorum. Hoşçakalın, kendinize iyi bakın. Gençliğinizi yaşayın.
Başka bir kitapta görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terushima x Reader (Haikyuu x Reader)
FanfictionTerushima ile çocukluk arkadaşı olan Lassie, liseden beri onların evinde kalıyordur. Teru ile aralarında kopmaz bir bağ varken, bu bağ başka bir şeye dönüşecek midir?