Beğenin Lütfen
Yorum da atın
"Lassie?" telefondan Kuroo'nun sesini duymamla salonun ortasında dolanmayı bıraktım.
"Kuroo. Yuji yanında mı?" Lütfen evet de.
"Yuji mi? Hayır, neden?"
İç çektim ve elimi alnıma koyup parmaklarımla alnımı ovalamaya başladım. "Arıyorum ama açmıyor. Belki yanındadır diye sormuştum."
"Hey, dinle." arkadan hışırtılar geldi. Sanırım uzanıyordu ve doğrulup oturmuştu. "Geçen gün onunla tartıştığınızı biliyorum, o gün yanımıza geldiğinde birkaç dakika önceki enerjisi yoktu."
Ben aptalın tekiydim, gerçekten.
Cümlesine devam etti. "Konunun ne olduğunu da az çok anladım. Biliyorsun, Yuji her ne kadar rahat biri gibi görünse bile çocuk gibi bir kalbi vardır. Özellikle seninle tartıştığı için böyle. Onu merak etme, eminim yakında eve döner. Ama döndüğünde onunla konuş, duygularını ve hislerini, ne düşündüğünü açıkça söyle."
"Teşekkürler... Naz'a selam söyle."
"Sen de koca bebeğe selam söyle. Hoşçakal!"
Telefonu kapatıp koltuğa fırlattım. Salondan çıkıp mutfağa girdim ve dolaptan soğuk su çıkarıp bir bardağa doldurdum, ardından ise tek dikişte hepsini içtim.
Eğer kendimi kendim gibi hissetmezsem soğuk su içerdim. Kendime gelmemi sağlardı. Çocukluğumdan beri bunu yaptığım için olmalı ki soğuk suya karşı direncim vardı. Boğazıma etki etmezdi.
Kapı kilidinden ses geldiğini fark edince hemen kapıya koştum ve açtım. Yuji, elinde anahtarla bana baktı ve bir şey demeden içeri geçip ayakkabılarını çıkarmaya başladı.
"Neredeydin?" dedim, göz açısına girmek için önüne geçerken.
Üstündeki hırkayı çıkarıp askılığa astı ve mutfağa yöneldi. "Arkadaşlarlaydık."
Peşinden mutfağa girdim ve kapının yanından onu izlemeye başladım. Az önce çıkarıp tezgaha bıraktığım soğuk su dolu şişenin kapağını açtı ve bardağa bile doldurmadan o şekilde içmeye başladı.
"Hangi arkadaşlar?" dedim konuşması için çabalarken.
Suyu içmeyi bırakıp şişenin kapağını geri kapattı ve dolabı açıp içine koydu. Kapağı biraz sert bir şekilde kapattığında hafifçe irkildim.
Bedenini bana çevirdi, gözlerinin beyazı kızarmıştı. "Kuafördeki diğer çalışanlarla." Eşofmanının cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç saniye boyunca telefonda bir şeyler yaptı. Ne yaptığını göstermesi için beklerken telefonu bana çevirdi.
Bir video açıldı. İlk başta Yuji gözüktü, daha sonra da oturdukları masayı kameraya gösterdi. Üstünde birkaç alkol şişesi vardı, karşısında da kuafördeki diğer 2 adam vardı.
Video bittiğinde telefonu kapatıp geri cebine koydu. Neden bunu gösterdiğini sormak için dudaklarımı araladığında kendisi konuştu.
"Seni aldatmadım. Merak etme."
Dudaklarımı ısırdım. Videoyu sırf bunu bana kanıtlamak için çekmişti.
Yanımdan geçip mutfaktan çıktığında ben de peşinden çıktım. Odamıza doğru giderken ona seslendim, "Konuşabilir miyiz?"
Tam odamızın kapısının önünde durdu ve omuz üstünden bana baktı. Birkaç saniye boyunca baktı ve bir şey demeden bana döndü.
Salonda konuşuruz diye düşünmüştüm ama burada diyeceklerimi dememi istediği fark edince yerimde kıpırdandım ve konuşmaya başlamak için derin bir nefes aldım.
"Aptalın tekiyim, farkındayım. Beni aldattığını düşünmek bile çok büyük bir aptallıktı."
"Evet." dedi sadece.
Başımı yere eğdim ve o şekilde konuşmaya devam ettim. Onun yüzüne ve bana bakan kırgın gözlerini görmezsem kendimi daha rahat açıklayabilirdim.
"Özür dilerim." dedim, acı çekiyor gibi. "Ben yemin ederim normalde asla böyle bir şey düşünmezdim. O gün tam da seni 1 saat erkenden göreceğim diye sevinirken kapıda çok güzel bir kızı görünce beynim çalışmayı bıraktı. Kapıyı senin açmanı hayal ediyordum. Ne bileyim, seni öper, koklardım, sarılırdım. Duşa girer çıkardım ve oturur bir şeyler yapardık. Günümüzün nasıl geçtiğini konuşurduk. Ama Naz'ı kapıda görünce tüm hayallerim bir anda suya düştü. Düşünmeyi bıraktım resmen. Daha sonra sen salondan çıktın ve bana şaşkın şaşkın bakıyordun. Sanki... Sanki seni yanlış bir zamanda yakalamışım gibiydin. Daha da korktum.
Gözlerimi sıkıca kapadım. "Biliyorum, senin hakkında böyle düşünmem kalbini kırdı ve haklısın da. Ama sana aslında çok güveniyorum. Sana her zaman güveniyorum. O günü siktir etsen... Olmaz mı?"
Gözlerimin yaşardığını hissettiğimde sıkıca kapalı olan gözlerimi daha da sıktım. "2 gündür bana soğuk yapıyorsun ve ben de aptal gibi kendimi açıklayamadığım için aramızı düzeltemedim. Açıkçası seni hayvan gibi özledim. İlk kez bu kadar uzun süre sana sarılmadan, kokunu almadan durdum ve bok gibi hissettiriyor."
Göz kapaklarımın arasından bir damla yaş süzüldüğünde gözlerimi açtım ve ellerimin tersiyle gözlerimi silmeye başladım. "Özür dilerim... Özür dilerim." sesim titriyordu.
Önce adım seslerini duydum, birkaç saniye sonra da sıcak kollarını bedenime sardı.
Birkaç dakika ikimiz de hiç konuşmadan sadece sarıldık.
Sanırım ikimiz de bu 2 gün içinde buna muhtaç kalmıştık.
"Ağlama daha fazla." dedi, başımı göğsüne yaslarken. "Tamam, barıştık. Sorun yok."
Bu sefer de sevinçten gözlerimden daha fazla yaş süzülmeye başladı ve hıçkırıklarım daha da arttı. Beni, sanki kendisine yapışık değilmişim gibi daha da kendine bastırdı ve bir bebekmişim gibi saçlarımı okşamaya başladı.
"Ben de seni özledim." dedi, beni sakinleştirmeye çalışırcasına. "Sadece kırgındım. Sorun yok, tamam mı?"
Başımı göğsünden çekip ona baktım. Yüzüm, elleri arasındaydı. Onun da yaşaran gözlerini gördüğümde yutkundum. Gözleri, yüzümü ilk kez görüyorcasına inceledi ve bir anda dudaklarıma kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terushima x Reader (Haikyuu x Reader)
FanfictionTerushima ile çocukluk arkadaşı olan Lassie, liseden beri onların evinde kalıyordur. Teru ile aralarında kopmaz bir bağ varken, bu bağ başka bir şeye dönüşecek midir?