49|Suçüstü

433 45 23
                                    

Yavaş ama sürekli çalınan kapı sesiyle suratımı buruşturup gözlerimi araladım. Sabah sabah her kim tıklatıyorsa önemli olmamalıydı ki ısrarcı olmayıp gitmişti.

Uykumun açılmasına izin vermeden tekrar gözlerimi kapattım. Bulunduğum pozisyonda aşırı rahattım.

Yüzüstü yatarak kollarımı yastığımın üstüne uzatmıştım. Bora'nın ise gövdesinin yarısı benim üzerimde, aynı benim gibi yüzüstü uzanmış ve başını sırtıma koymuştu. Kollarını iki yanıma uzatarak beni sarmalamıştı.

Tekrar uykuya dalamasam da var olan uykusuzluğum ve yorgunluğum yüzünden gözlerimi açmak istemiyordum. Şu şekil kılımı kıpırdatmadan yatsam bile yeterdi bana.

Odanın uzak köşesinde bir telefon çalmaya başladığında Bora huzursuzca kıpırdandı. Aynı anda benim telefonumun da sesi yükseldiğinde göz kapaklarımı ağır ağır kaldırmaya çalıştım. Sadece uyumak istiyordum. Kıyamet kopmadığına göre neden sabahın bu saatinde ısrarla arıyorlardı?!

Bora kafasını belime kaydırıp uyanmamakta direndi. Boğuk bir sesle bir şeyler mırıldandığında dudaklarının bel boşluğuma sürtünmesini hissedebiliyordum.

Aramalar art arda bitip tekrar başladıklarında pes edip başımı yastıktan biraz kaldırarak duvardaki saate baktım.

10:12

Burnumdan sinirli bir nefes vererek yastığa gömüldüm. Yahu tatildeydim ben tatilde! Sabahın onunda ne gibi bir derdim olabilirdi ki uyanmamı bekliyorlardı?

Aramaları büyük bir zevkle duymazlıktan gelecektim.

Birimizin telefonu çalmaya devam ederken diğer telefon mesaj yağmuruna tutulmaya başlanmıştı.

"Hay sikeyim ya." diye söylenerek kafasını kaldırdı.

Onun üzerimdeki ağırlığı gidince ben de yatakta sırtüstü döndüm. Bakışlarım alışık olmadığım odanın içinde gezinirken kafamda bir şeylerin dank etmesiyle gözlerim kocaman açıldı.

"Saat on olmuş!"

Aynı şekilde yanımda yatmaya devam eden sevgilim kolunu belime attı. "Boşver."

Kolunun altından kurtulup uyanması için sarstım. "Bora kalk ve telefonuna bak!" dedim.

Sinirle soluyup yataktan çıktı ve elini dağınık saçlarının arasından geçirerek telefonunu aldı. Tişörtünün olmadığını yeni fark etmiştim. Gece ne ara soyunmuştu bu çocuk?

Neredeyse yerde olan yorganı biraz daha ittirip ben de kalktım. Ayağa dikildiğimde eşofmanın dizlerimin altında olduğunu görünce panikle tutup belime çektim. Resmen ayak bileklerime kadar sıyrılmış bir eşofmanla uyumuştum. O kadar deli yatıyordum ki, bunun olacağını tahmin etmem gerekirdi.

Tişörtün uzunluğunun malum yerleri gece boyu kapattığını umarak Bora'nın yanına gittim ve telefonumu aldım. Neyse ki o az önce ayağa kalktığımdaki yarı çıplak halimi görmemişti. Gerçi görmesi için az önceye ihtiyacı olduğunu sanmıyordum. Birlikte uyumuştuk!

"Ne var ne?" dedi telefonu kulağına götürdükten sonra. "Bir uyutmadınız."

Onu dinlemeyip gelen mesajları okumaya başladım. İdil herkesin nişan hazırlıkları için erkenden kalktığını ve Bora'yla benim nerede olduğumu sorup durduklarını yazmıştı. Yutkundum.

Güneş: Neredesiniz?

Güneş: Annemle babama bir yalan uydurmuşsundur umarım??

Tüylü Şeftali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin