Bahçe kapısından girer girmez gözümle Yiğit'i aradım. Bugün bizimkileri beklemeden yarım saat öncesinden gelmiştim okula. Dünkü okuduğum not beni korkutmamıştı ama sinirlendirmişti. Ve ben onun hakkında daha çok şey öğrenmeliydim.
Yiğit'i bahçede göremeyince olabileceği tek yere, yani kütüphaneye gittim. İçeri girdiğimde ders çalışan veya kitap okuyan iki üç kişi vardı. Yiğit en arka masada tek başınaydı.
"Gençler! Hadi boşaltıyoruz burayı! Hadi!" dedim ve kapıyı sonuna kadar açtım. Alt sınıflar oldukları için şanslıydım. Fazla üstelemeden çıktılar. Bana en yakın masaya oturdum. Yiğit de kitaplarını alıp karşıma oturdu.
"Seni dinliyorum." dedim ve arkama yaslandım. Telefonunu çıkarıp bulduklarını okudu.
"Bora, Begüm ve Arda. Arda Bora'nın en yakın arkadaşı. Begüm ise Bora'nın kendisinden 2 yaş küçük kız kardeşi. Bora resimde, Arda basketbolda, Begüm ise piyanoda yetenekli. Arda'nın babası yok. Vefat etmiş. Annesinin ise ticaret şirketi var. Ayrıca Arda ve Bora'nın annesi çok yakın dostlar. Bora'nın babası bildiğin gibi araba markasının sahibi. Annesinin ise moda ile ilgili şirketi var. Bir dönem 3 ayda bir defile yapıyorlarmış hatta ama bırakmışlar."
Kafamı anlamışcasına salladım. 'Devam et' dercesine işaret yaptım. Bir süre telefon ekranında gözlerini gezdirdi.
"İşine yarar mı bilmem ama, Bora'nın..."
Gözlerini kıstı ve telefon ekranına biraz daha odaklandı.
"Şeftalilere fobisi varmış." dedi. "Annesi bir röportajda açıklamış."
İşte şimdi her şey anlaşılıyordu. Telefonda o kadar sinirlenmesinin sebebi belli olmuştu. Bana seni bulurum demişti. Ve bulmuştu. Şimdi ise intikam almak gibi salakça bir amacı vardı.
"Salak ergen." diye mırıldandım.
Şaşırdığımı belli etmeden Yiğit'e devam etmesini söyledim.
"Son olarak ders notları da gayet iyi. Özellikle Arda'nın." dedi.
Ayağa kalktım. Sırtına bir tane vurdum.
"Teşekkür ederim." dedim.
'Teveccühün' dercesine kafa salladı. Kütüphaneden çıkar çıkmaz zil çaldı. Ben de sınıfa çıktım. İçeri girince bizimkileri gördüm. Her sabahki hallerinde, her zamanki yerde oturuyorlardı.
"Ya abi ya!"
Sesin geldiği yöne baktığımda isminin Begüm olduğunu yeni öğrendiğim kızın abisine yalvardığını gördüm. Bora ise onu takmamak için büyük bir çaba sarf ediyor gibiydi.
"Begüm, sinirlerim isim verecek kıvama geldi abiciğim. Yeter artık. Son kez söylüyorum. Gi- de- mez- sin!" dedi.
Begüm arkasına yaslandı ve kollarını birbirine bağladı.
"Sen anca bir kızla uğraş! Begüm kim ki?"
Sanırım, oradaki 'kız' ben oluyordum.
Herkes ayakta olduğu için beni fark etmeden yerime geçtim. Bizimkilerle günaydınlaşıp sohbete dahil olmadan onları dinlemeye devam ettim. Begüm, Bora'nın söylediğine aldırmadığını görünce devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüylü Şeftali
Fiksi Remaja•••• "Her şeyi öğrendim. Belli ki eski sevgiliden daha fazlası. Hala onu mu seviyorsun?" "Bora yapma..." dedim yalvarır gibi bir sesle. "Öyle, değil mi?.." Elimin altındaki elini çekti hemen. Boşluğa düşmüş gibi, elime bakakaldım. "Ben neyim peki...