27|Maç

6K 389 403
                                    

Eski bölümleri okudukça kusasım geliyor ajahahwajdnd
***

Çarşamba
Maç, ikinci yarıyı bitirmek üzereydi artık. Bora'nın, Cihan'a taktığı çelmeler ve omuz atmaları sayesinde çocuğun tüm gol atma çabaları ya da pasları boşa gidiyordu. Bora 2 kez uyarı almasına rağmen durmuyordu. Cihan da sinirlerini aldırmış gibi tepkisizdi.

3-2 biz yeniyorduk. Golün birini Emir, birini Bora diğerini ise Hakan atmıştı. Ben maçı dikkatle izlerken Burçak kolumu dürttü. "Ha?" diyerek ona döndüm. Ama cevap vermesini beklemeden maçı kaçırmamak için sahaya geri çevirdim bakışlarımı.

"Bana bak şu çocuk nasıl?" diyerek kaşlarını oynatarak karşı takımın tarafını gösterdi. O tarafa döndüğümde kaledeki sarışına dikkat kesildim.

"Hıı, fena değilmiş." diyip biraz daha süzdüm. "Şirin çocuk."

O sırada biz ne olduğunu anlamadan gelen top sarışın kalecinin anlına çarptı ve çocuk yere yığıldı. Gözlerimiz kocaman açılırken "Sendeki de ne gözmüş kızım..." dedi Burçak. Sınıfındaki kızlar çocuğu alıp sahadan çıkarttılar. O sırada hakem de 10 dakika ara verdi. Kerem ile Emir takımıyla ve kaptanlarıyla kısa bir süre konuştuktan sonra yanımıza oturdular.

"Sakın o terli halinle bana daha fazla yaklaşma!" İşaret parmağımı Kerem'e doğrultup biraz daha Burçak'a yaklaştım. Sinsi bir şekilde sırıttı.

"Ama kanka!" diye 'a'yı uzatarak kollarını açtı.

"Kerem hayı-"

Tam bana sarılacakken Hakan Kerem'in sırtına atladı. Ben de fırsattan istifade yerimden kalkıp ayakta durdum.

"Haqan yavaş! Ciğerimi söktün!"

Herkes kahkaha atarken Hakan gülerek Kerem'den ayrılıp benim eski yerime geçti. "Oğlum o attığım gol neydi lan?"

"Asıl benimki harikaydı." dedi Emir ona bakan kızlara bakış atıp bize dönerken. Ben de kızlara öldürücü bakışlar atıp sohbete geri döndüm.

"Yok abi yok. Benimki bir ayrıydı. Öyle güzel attım ki Yıldız Tilbe'yle bile evlense çocuğu Francisco Lachowski gibi olurdu."

Hepimiz gülerek göz devirdik. Ardından erkekler karşı takımın erkekleri ile ilgili koyu bir sohbete daldılar. Ben de Burçak'ın yanına yaklaşıp sahaya sırtımı dönerek yere oturdum.

"Kınkı şı çıcık sını kısıyır."

Neredeyse dudağını hiç oynatmadan söylediği şeye kaşlarımı çattım. "Ne?"

Biraz yüksek sesle söylemiş olmalıyım ki Emirlerin bakışları 1 saniyeliğine bize döndü. Onlar tekrar önlerine dönerken Burçak elini anlına koymuş sabır diliyordu.

Sesimi kısıp "Ne diyorsun ne?" dedim.

"Kanka şu çocuk seni kesiyor diyorum." dedikten sonra hızla ekledi. "Ama sakın dönme şimdi."

Kısa bir süre bakışları oraya gidip geldikten sonra başka yere bakarak konuştu.

"Şimdi yavaşça, çaktırmadan..." diyip durdu ve yüzüme mala bakar gibi baktı. "...diyeceğim ama sen şimdi arkanı dönerken yürüyen birini devirip bir de bağırırsın."

Tüylü Şeftali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin