Okula geldiğimde çoktan ikinci derse başladıklarını için derse hiç giresim gelmemişti. Ben de kantinden poğaça ve meyve suyu aldım. Masalardan birine oturup onları tıkındım. Teneffüs zili çalınca tüm alt sınıflar koşarak inerken, benim kankalarım cool bir şekilde kantine geldiler.
Kimin kankaları...
Sandalye çekip yanıma oturdular.
"Kızım sen nerdesin?" dedi Burçak.
"Junior Güneş dişini kırdı da." diyerek geçiştirdim.
Kalkıp çöpe atmaya üşendiğim için yanımdan geçen veledin birini durdurdum.
"Şşt Ozan. Şunu atıver be..." diyip tüm çöpleri eline tutuşturdum. Çocuk bir şey demeden çöpleri aldı ve gitti.
"Bu ders kimin ya?" diyerek döndüm tekrardan bizimkilere.
"Kimin olsa beğenirsin? Osuruklu Meryem!" dedi Kerem suratını buruşturarak.
Kerem aramızda en komiğimizdi. Emir en çok insana benzeyenimiz, Burçak ise en ruh hastası olanımızdı.
"Ay bunun osuruğunu çekemeyeceğim Emir. Hadi biz evimize gidelim aşkım." dedi Kerem alayla Emir'in koluna sarılıp. Bu haline hepimiz güldük, Emir dışında.
"Lan oğlum siktir git! Duyan da gay sanacak bizi!"
Biz yine gülerken yanıma Yiğit geldi. Yiğit, okuldaki sağ kolum gibiydi. Tüm dersleri mükemmeldi. Okuldaki herkesi tanırdı ve çoğu kişinin saygı duyduğu biriydi. Yine de onunla dalga geçip üstüne yürüyen salaklar da vardı.
Ben ise onun yanında olur, ona bulaşanları Emir'e şikayet ederdim. Yiğit de beni okuldaki her olaydan haberdar ederdi.
"Başkan, bugün matematik hocası Meryem hoca gelmemiş. Öğrendiğime göre oğlunun ateşi çıkmış." dedi.
Evet, Başkan. O ben oluyordum. Uzun zamandır okulun öğrenci başkanı, öğretmenlerin deyimiyle temsilcisi, olduğum için herkes bana böyle seslenmeye alışmıştı.
Kafamla onaylayıp teşekkür ettim.
"Gençler, ilk iki ders boşmuş. Ne yapsak?" derken zil çaldı. Bizim sınıf hariç herkes içeri girdi.
"Hadi birini işletelim!" dedi Burçak gözlerinden kalp fışkırırken.
"Kızım sen de yeter be! İşimiz gücümüz yok bir de adam mı işleteceğiz?"
Kerem bunu diyince hepimiz ifadesizce baktık ona.
"Var mı?" dedim.
Gerçekten bir işimiz gücümüz var mı?
Biraz düşündü. "Hadi yapalım." dedi.
Telefonumu çıkardım. Gizli numaraya alıp kafamdan numara salladım. Arama tuşuna basıp hoparlöre aldım.
Biraz çaldıktan sonra yaşlı bir adam sesi duyuldu. "Alo?"
Sessizce boğazımı temizledikten sonra konuşmaya başlayacaklen Kerem araya daldı. "Sipariş ettiğiniz ürünler elinize ulaştı mı efendim?"
Ya ben karınız elimizde falan diyecektim!
"Ne ürünü?"
"Ne ürünü olacak beyefendi? 4 paket uyuşturucu sipariş ettiniz ya?" dedi ve yanaklarını ısırdı.
"Hıııı. Evladım onların yarın gelmesi gerekiyordu. 3 gün sonra gelecek, dediler bana."
Oha... Yaşından utan amca!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüylü Şeftali
Ficção Adolescente•••• "Her şeyi öğrendim. Belli ki eski sevgiliden daha fazlası. Hala onu mu seviyorsun?" "Bora yapma..." dedim yalvarır gibi bir sesle. "Öyle, değil mi?.." Elimin altındaki elini çekti hemen. Boşluğa düşmüş gibi, elime bakakaldım. "Ben neyim peki...