5.

513 38 71
                                    

Selimin buraya taşınacağını duyduğum zaman ne tepki vereceğimi bilememiştim. O olaydan sonra bir daha onunla hiç karşılaşmamıştım. Şimdi kendimi yeni toparlamışken bir daha onunla karşılaşamazdım.

Kızların ve Azranın endişeyle bana baktığını gördüğümde onlara bir şey söylemeden masadan kalktım ve dışarı çıkıp ordan uzaklaştım. Nereye gittiğimi bilmiyordum ve nerede olduğumuzu da. Sadece gidiyordum. Arkamdan adım sesleri geldiğinde bunun Azra olduğunu tahmin etmek zor değildi. Bana sesleniyordu ama hiçbirine cevap vermiyordum. En sonunda bana yetişip kolumdan tutup beni durdurdu.

"Nereye gidiyorsun Deniz? İki saatdir sana sesleniyorum duymuyo musun?" Sadece suratına baktığımda cevap vermeyeceğimi anlayıp yine konuştu.

"Deniz bak anlıyor-"

"Azra ben istifa etmek istiyorum" Onunla karşılaşmamak için aklıma daha mantıklı bir sebep gelmediği için istifa etmeye karar verdim.

"Deniz saçmalama. Kabul etmiyorum böyle bir şeyi. Sonsuza kadar kaçamazsın. Selim artık senin hiçbir şeyin değil. Hala hayatını değişmesine izin veremezsin." Sonlara doğru sesini yükselttiğinde ona baktım. İlk defa bana kızmıştı. Hep sinirli biriydi, her kese bağırırdı ama bana şimdiye kadar o yönünü hiç göstermemişti. Şimdi böyle davranması daha kötü hissetmeme neden olmuştu. Hiçbir şey söylemeden yine onu arkamda bırakıp yürümeye devam ettim. Peşimden gelmez sanıyordum ama yanılmışım.

"Deniz yine nereye gidiyorsun bi dur. Sesimi yükseltmek istemedim özür dilerim. Seni anlıyorum çok zor ama-"

"Neyi anlıyorsun ya? Nerden anlıyorsun? Sen benim yıllardır neler yaşadığımı bilmiyorsun. Veda bile etmeden çıktın gittin. Eskiden yakındık diye şimdi gelip bana seni anlıyorum demeye hakkın yok Azra" Susup bir şey söylemeyince söylediklerimden pişman olmuştum. Onu kırmak istemiyordum ama haklıydım. Yine gitmek istediğimde onu orda öylece bırakıp gidemedim. Ona baktığımda suçlu çocuklar gibi kafasını aşağı eğmiş duruyordu. Dayanamadım yanına gittim. Ama bana bakmıyordu.

"Azra bana bakar mısın lütfen" Dememe rağmen hala bakmıyordu. Elimle çenesinden tutup bana bakmasını sağladığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Onu öyle görünce bir kez daha pişman oldum. Bir şey demeden ona sarıldım. O da bana sarıldıktan sonra iki kişinin daha sarıldığını hissettiğimde kim olduklarına bakmak için Azradan uzaklaştım. Hevesle Derya olduğunu gördüğümde şaşırarak onlara baktım.

"Heves siz niye sarılıyosunuz kızım manyak mısınız?"

"Ya Azra ne bileyim çok tatlı görünüyordunuz bizde sarılalım dedik" Azranın güldüğünü gördüğümde bende güldüm. Değişik kızlardı ama belli ki Azraya iyi geliyorlardı.

"Üzgünüm söylediklerim için"

"Bir şartla affederim"

"Neymiş"

"Seni bu halde yalnız bırakmam. Bu gece bende kalıyorsun. İtiraz istemiyorum" Tam itiraz edicektim beni dinlemeden arabaya doğru gitti. Ne kadar inatçı biri olduğunu bildiğim için bir şey söylemeden arabaya gittim. Peşimden kızlar da gelince onlar da arka tarafta oturdular.

"Heves siz nereye geliyorsunuz sora bilir miyim acaba?"

"Nereye olucak sana geliyoruz tabiki. Zaten yemek de yiyemedik. Sen hazırlarsın artık bir şeyler" Hevesin son cümlesinden sonra kendimi tutamayıp kahkaha attım.

"Heves bence hiç böyle bir şeye gerek yok. Çünkü en son Azra mutfağa girdiğinde zehirlendiğimi hatırlıyorum"

"Bakalım yaptığım yemeği yedikten sonra da böyle konuşacak mısınız boncuk hanım"

Bir şey söylemeden gülüp arkama yaslandım. Olanlara rağmen kendimi kötü hissetmiyordum. Mutluydum. Sanırım mutlu olmamın en büyük sebebi Azraydı.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin