11.

474 33 42
                                    

Sabah işe beraber gideceğimiz için kızlar da ben de dün gece Azranın evinde kaldık. Sabah kalkıp hepimiz hazırlanmaya başladık. Azraya dinlenmesini söylememe rağmen o da hazırlanıyordu. Hazır olduktan sonra hepimiz çıkıp Azranın arabasına bindik. Azranın beni yine şirkete yakın bir yerde bırakmasını bekliyordum ama öyle yapmadı. Arabayı şirketin önünda durdurduğunda arabadan indik.

"Azra sen şimdi bizden biraz önde git bizde senden arkada. Şirkete havalı bir giriş yapalım herkes dönsün bize baksın" Hevesin söylediğine hepimiz gülerken şirkete giriş yaptık. Derya ve Heves işe başlamak için Melisle konuşmaya giderken bende kendi odama geçtim. Kapıyı kapatmak istediğimde Azra izin vermeyip benimle beraber odaya girdi.

"Boncuk ben senden bir şey isticem"

"Tabiki söyle"

"Bu odada iki tane daha boş masa olduğu için Hevesle Deryanın burada çalışmalarını söylicem. Hem sen sıkılmazsın hem de onlara dikkat eder misin? Az çok tanıyorsun nasıl biri olduklarını"

"Gözüm üzerlerinde olucak merak etme. Hem bu odada olmaları iyi olur sıkılmam ben de"

"Tamam teşekkür ederim. Görüşürüz"

"Görüşürüz" Azra odadan çıktıktan bir süre sonra Hevesle Derya odaya geldi.

"Deniz gerçekten gıcık olmakta haklısın. Kadın ilk dakikadan sinir etti bizi"

"Sizi neden sinir etti?"

"Sevgilisiyle konuşacak diye iki saatdir bizi bekletiyo kadın. Tabi Heves biz patronun arkadaşıyız diye bağırana kadar. " Sevgilisi mi? Ben Melisin Azradan hoşlandığını sanıyordum.  Demek ki niyeti şirketin patronuna daha yakın olmakmış. Umarım Azra Melisten hoşlanmıyordur. Yoksa üzülecekti. Kızlarla biraz konuştuktan sonra işe başladık. Öğlene kadar çalıştıktan sonra kahve içmek için odadan çıktık. Kızlar kahvelerini alıp bir masaya oturduktan sonra ben de masaya taraf gideceğim sırada yine Murat beyin seslendiğini duydum.

"Deniz hanım merhaba. Rahatsız etmiyorumdur umarım" Azranın konuşması işe yaramış gibi duruyordu.

"Merhaba Murat bey. Hayır buyrun"

"Size soru soracaktım. Oturalım mı şuraya?" Ne soracağını merak ettiğim için kızlara bakıp geleceğimi söyledim.

"Dinliyorum"

"Sabah Azra hanımla birlikte gelmişsiniz. Herkes bunu konuşuyo"

"Evet birlikte geldik ama neden herkes bunu konuşuyo?"

"Ben sizin iyiliğinizi istiyorum. Eğer diğerleri gibi sizde kovulmak istemiyorsanız Azra hanımla fazla yakın olmayın." Diğerleri mi? Patronla birlikte işe gelince neden kovulayım ki. Söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Kafamı kaldırıp kızlara baktığımda Azranın kızlarla aynı masaya oturup sinirle buraya baktığını gördüm. Bende daha fazla konuşmak istemediğim için masadan kalkacağım sırada Murat kolumdan tuttu.

"Lütfen dediklerimi düşünün ne söylemek istediğimi anlayacaksınız" Anlayacağımı sanmıyordum ama kafa sallayıp masaya gideceğim zaman Azranın sesli bir şekilde sandalyeyi itip gittiğini gördüm. Başta gitmek istemedim ama sonra peşinden gitmeye karar verdim. Öğlen arası olduğu için etrafta kimse yoktu. Azraya seslensem de durmadığı için bende peşinden odasına girdim.

"Azra noluyo? Duymuyo musun beni?" Sinirle bana dönüp baktı. Neden öyle baktığını bilmesem de bu bakışlarını hiç sevmemiştim. Sanki Azra değil de başka biri bakıyordu şu an.

"Sen niye geldin ki otursaydın ya Muratla. Çok güzel muhabbet ediyordunuz"

"Azra ne diyosun ne muhabbeti. Adam bir şey söyledi sadece. Sinirlisin şu an sinirini ne benden ne de Murattan çıkarma"

"Murat mı? Murat beye noldu? Ya aslında ne var biliyo musun. Umrumda değilsin. Gidin ne halt ediyorsanız edin. Seni düşünende kabahat. Şimdi işim var lütfen çık odadan" Şu an bana bunları söyleyen kişinin Azra olduğunu inanamıyordum. Kalbim hiç olmadığı kadar çok kırılmıştı. Buna Azranın sebep olması beni daha çok üzüyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde bir şey söylemeden odadan çıktım. Kendi odama geçtiğimde kızların geldiğini gördüm. Onlara bir şey belli etmemeye çalıştım ama tabiki başaramadım.

"Deniz ne bu halin noldu?"

"Kim üzdü seni söyle gideyim döveyim hemen. Melis mi yoksa zaten gıcık oluyorum gider döverim sonra da kovulmadan istifamı yazar giderim" Şu an Hevesin söylediklerine gülemeyecek kadar moralim bozuktu.

"Azrayla kavga ettik"

"Ne?! O mu üzdü seni? Azra hayatta üzmez ki seni" Beni de en çok üzen buydu. Asla beni kırmayan birinin bir anda bu kadar kaba davranması. Bakışları bile değişmişti.

"Neyse konuşmayalım bu konuyu" Onlar da daha fazla üzerime gelmeden konuyu kapattılar. Azranın söyledikleri aklımdan çıkmadığı için yine de hiçbir şey yapamıyordum. Akşam olduğunda gitmek için hazırlanırken Azranın kapısı açıldığında çaktırmadan bakmaya çalıştım. O dışarı çıkınca Meliste hemen yanına gelip bir şeyler söylüyordu. Azranın gülerek onunla konuşması moralimin daha da bozulmasına neden olmuştu. Kavga etmemize hiç mi üzülmemişti yani? Melisin yanından ayrılıp buraya gelirken kafamı kaldırmadan ona bakmamaya çalıştım.

"Kızlar sizi bırakamicam kusura bakmayın"

"Yok sorun değil de bir şey mi oldu?" Sesimi çıkarmayıp sadece onları dinlerken Derya sormak istediğim soruyu sormuştu.

"Ya Melise yemek sözüm vardı. Onunla gidicem o yüzden" Nedenini bilmiyorum ama bu söylediği canımı yakmıştı. Ben bu haldeyken bir de Melisle eğlenmeye gidiyordu. Daha fazla aynı ortamda kalmamak için çantamı alıp bir şey söylemeden odadan çıktım. Dışarı çıkıp bir taksiye oturduktan sonra kısa süre sonra eve vardım. Canım istemediği için yemek yemeden yatak odasına gittim. Hiçbir şey düşünmeden uyumaya çalıştım.

Kapının durmadan çaldığını duyduğumda uyandım. Her yer karanlık olduğu için telefonumu zar zor bulup saate baktım. 2:58 olduğunu gördüğümde bu saatde kim ola bilir diye korkmadım desem yalan olur. Ama hala çalmaya devam ettiği için korkarak kapıya yaklaşıp kim olduğuna baktım. Azra olduğunu gördüğümde şaşırıp bir süre öylece baktıktan sonra kapıyı açtım. Ama elinde şişeyle sarhoş bir şekilde olacağını tahmin etmemiştim.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin