10.

501 36 47
                                    

Benim ismimi mi sayıklıyodu o? Heralde benden başka Deniz yoktur diye düşünüyorum. Onu bırakmamdan korkuyordu. Ailesi bile onu bırakınca şimdi benim de onlar gibi yapmam onu korkutuyo ola bilirdi. Ama benim Azra yine beni bırakmadığı sürece onu bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Çünkü bu hayatta bana onun kadar iyi gelen kimse yoktu. Eskiden de böyleydi ama sanki şimdi bir birimize daha çok bağlanmıştık. Daha fazla bunları düşünmeden onu uyandırdım. Uykusu çok hafif olduğu için hemen uyandı.

"Azra çorba yaptım sana. İç şunu daha iyi olucaksın" Bana gülümseyip kafasını salladı. Ama çok halsiz olduğu için içemiyordu.

"Azra izin ver yardım edeyim işte içemiyorsun"

"Boncuk senin de amacın beni iyileştirmek mi kalp krizinden öldürmek mi anlamadım"

"Ne? Anlamadım"

"Hi-hiç bir şey. Ateşten ne söylediğimi bilmiyorum ki boşver sen" Azra çorbasını içtikten sonra mutfağa gittiğimde kapı çaldı. Melis olma ihtimali olduğu için önce duymamazlıktan gelmeyi düşündüm ama sonra saçma olduğuna karar verip kim geldiğine bakmak için kapıya taraf gittim.

"Ya Azra açsana şu kapıyı iki saatdir ağaç olduk şurda" Hevesin sesini duyduğumda hemen kapıyı açtım. Beni gördüklerinde sinirli yüz ifadelerini hemen değişip gülmeye başladılar.

"Aa Deniz sen de mi burdaydın? Biz gidelim o zaman" Heves arkasını dönüp giderken Derya kolundan tutup içeri saldı.

"Hayatım nereye gidiyorsun?"

"Ama sevgilim yalnız kalsalardı biz gidelim en iyisi" Sevgilim kelimesine odaklandığım için sonra ne dediğini duyamamıştım.

"Siz sevgili misiniz?" İkisi de evet diye bağırınca bu hallerine güldüm. Çok tatlılardı.

"Çok yakışıyorsunuz"

"Teşekkür ederim Deniz darısı siz- ah koluma niye vuruyorsun Derya?"

"Pardon canım elim çarptı. Neyse Azra nerede?"

"İçerde yatıyor. Biraz rahatsızdı işten çıktımızda. Yalnız bırakmak istemedim" Kızlar içeri geçip Azranın yanına oturdular. Elimle ateşini kontrol ettiğimde daha iyi olduğunu  fark ettim. 

"Azra ne yaptı boncuğun sana? Hemen iyileşmişsin" Hevesin boncuğun demesi beni güldürmüştü. Azraya baktığımda o yine Hevese sinirli sinirli bakıyordu. Neden hep Hevese sinirli baktığını anlamıyordum.

"Ya Azra sen niye sürekli Hevese sinirli bakıyorsun?"

"Evet Deniz bu hep böyle. Hep bana kızar. Sen bir şey söyle bari. Seni kıramaz o"

"Öyle mi Azra? Kıramaz mısın?"

"Kıramam tabi boncuk. Ne zaman kırdım ben seni" Doğru hiç kırmazdı beni. Hatta annesini, babasını bile kırardı beni kıramazdı. Eskiden bazı günler oluyordu. Selimle eve geldiğimde annesi Azranın saatlerdir odadan çıkmadığını söylüyordu. Herkes ikna etmeye çalışıyordu ama kapıyı açmıyordu. Ben aile meselesi olduğu için çok karışmak istemiyordum ama en sonunda belki beni kırmaz diye şansımı denemek istemiştim. Sesimi duyduğunda hemen kapıyı açmıştı. Beni hiç kırmazdı.

"Doğru hiç kırmadın. Bu yüzden lütfen Hevese öyle sinirli bakma" Heves kahramanıymışım gibi bana bakıp gelip sarıldı. Gerçekten çocuk gibiydi ama bu hallerine alışıyordum. Kahve yapmak için kalktığımda kapıdan çıkarken aklıma gelen şeyle gülüp Azraya baktım.

"Azra madem beni kıramıyorsun o zaman lütfen şu Melis denen kadından uzak dur" Bir şey demesini beklemeden mutfağa gittim. Kahveleri yaptıktan sonra odaya geldiğimde bu sefer sadece Azra değil üçü de sırıtarak bana bakıyordu.

"Ne sırıtıyorsunuz noluyo?" Üçü de hiç dediklerinde tabiki inanmamıştım.

"Azra biz bir karar verdik" Hevesin ciddi bir şekilde konuya girdiğinde hepimiz ona taraf baktık.

"Evleniyor musunuz yoksa?"

"Ya dur ne evlenmesi daha. Biz diyoruz ki zaten ne zamandır iş arıyorduk. Senin şirkette işe başlasak olmaz mı?" Aslında çok iyi olurdu. Tüm gün yalnız kalmazdım.

"Hem şu Melis denen kadınla da tanışmış oluruz" Bana bakarak söylediği cümleden sonra gülüp Azraya baktı.

"Aslında bir kaç çalışana ihtiyacım vardı. Tamam kabul ediyorum. Ama tek bir şartla. Oraya eğlenmeye gelmiceksin Heves. Anlaştık mı?"

"Ya anlaştık tabiki Azra hanım. Ne zaman işe başlıyoruz o zaman?"

"Selim gelene kadar gelseniz çok iyi olur. Çünkü o geldikten sonra kararları sadece ben vermicem. O yüzden yarın gelin şu Melis denen kadınla konuşun başlayın" Son söylediğine gülüp ona baktım. Gülerek kızlarla bir şey konuşuyordu. Mutlu olduğunu görmek beni de mutlu ediyordu. Azra sayesinde sanki yeniden doğmuş gibi hissediyordum kendimi. Ve bu sefer yanlış hatalar yapmicaktım.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin